6 Şubat 2010 Cumartesi

Ankara'dan Sonra Karşıyakalı Olabilmek

Tam 14 sene sonraydı..
Umutlarımızın tavan yaptığı yerdeydi Ankara - Yenikent Asaş Stadı. Büyük umutlarla hazırlanmıştık iki hafta boyunca bu stada. Herkes arkadaşlarına ödünç verdiği atkıları topladı çantalarına. Formalarını tek tek yıkayıp ütüledi. 2 Hafta önceden parklarda sabahladı herkes. Duyulan her " ŞEREFE ! " sözü Karşıyaka adınaydı o hafta. 14 Sene sonra belki de süperlige gidiyorduk. 2 Hafta yaşanılan o hayatı, o duyguları anlatmak imkansız kalıyor aslında. Herkes sanki bir saat sonra yola çıkacakmış gibi heyecanlıydı daha 2 hafta varken. Ve işte o gün geldi. Takvim Mayıs 14'ü gösteriyordu. Gece 24:00'da yola çıkacaktık.
Normalde Karşıyaka taraftarları olarak deplasman otobüsüne son dakika yetişiriz genelde. Yapımızda vardır bu. Yarım saat önceden bile Çarşı'da o kadar kişi bulamazsınız. Fakat otobüslerin kalkacağı saat geldiği zaman yüzlerce kişilik Karşıyaka Ordusu Çarşı'da bekler. Fakat Ankara'ya gideceğimiz zaman 4 saat önceden Çarşı tıklım tıklımdı. 40-50 otobüslük adam bekliyordu Çarşı'da. Herkes farkında değildi. Rüyamız gerçek oluyordu sanki. Otobüslere bindikten sonra herkes tebessüm içindeydi. Tebessüm diyorum fakat içimizde yaşadığımız mutluluğu yüzümüze vursak bu tebessüm yerini kahkahalara bırakırdı. Deplasman otobüsünde kimse uyuyamadı sabaha kadar. Tam uyuyacakken önden veya arkadan gelen " OLUUUUM ANKARA'YA PLAY-OFF'A, SÜPERLİGE GİDİYORUZ ULAAAAN " sesi hafif mayışmış olan taraftarı daha çok mutlu ediyordu. Kimsenin gözüne uyku girmedi. Bitirilen paket sigaraların haddi hesabı yoktu. Ve Ankara'ya girdik. En değerlimiz olan Atatürk'ümüzün huzuruna gittik. Bu şampiyonluk için ona da söz verdik.
Otobüsler stada 4 saat önceden gitti. Fakat oradaki duygu gerçekten anlatılmaz. Herkesin ağzındaki tek söz Süperlig'di. Herkes o kadar umutluydu ki. 14 Senedir yağmurda, çamurda söylediğimiz tezahüratlar, yollar kapalıyken yaptığımız deplasmanlar bir sonuca bağlanacaktı. Ve evet. Boluspor maçını penaltılarla yendik. Hatırlayabildiğim tek şey final'e kaldığımızda arkamı döndüğümde binlerce kişilik Karşıyaka ordusunun ağlıyor olmasıydı. Herkes birbirine sarılmış deli gibi ağlıyordu. Mutluluk dedikleri şeyi yaşadık biz orada. " BU TAKIM BU SENE SÜPER LİGE ÇIKACAK " sözleri binlerce kişinin ağzından haykırırcasına çıkıyordu.

Otobüslere bindik semte doğru yola çıktık. Saat 04:00 gibi kutsal topraklardaydık. 2 bin kişiye yakın bir topluluk Ankara'da parklarda, sokaklarda kaldı. 1 gününü Ankara'da geçirdi. Semte döndüğümüzde bayram havasıydı. Heryerde pankartlar, bayraklar vardı. Sokaklar çok canlıydı. Her yoluma çıkan " NASIL TAKIM, FİNALİ DE GEÇER MİYİZ ? " diye soruyordu. Gördüğümüz her iki kişiden birisinde Karşıyaka atkısı vardı hava sıcak olmasına rağmen ve final maçına yola çıkacaktık Ertesi sabah. O gece kimsenin gözüne uyku girmeyeceğinden sokakta sabahladı birçoğumuz. Ve final maçının oynanacağı sabah gelmişti. Derneğe çıktığımda gördüğüm ilk otobüs sayısı 80'lerdeydi. 80 otobüs demek onbinlerce kişi demekti. Bu İzmir'de yapılan en iyi deplasmanlardan olacaktı. Herkes bir asker gibi bekliyordu Çarşı'da. Otobüsler geldi. Açıkta kalan birçok taraftar oldu. Bu taraftarlar Karşıyaka - Şemikler arası çıkan dolmuşları kiraladı. Düşünün nasıl bir sevda ki dolmuşlar kiralanıp o halde gittik. 4 tekerlekli ve motoru olan tüm araçlara ihtiyaç vardı ve hepsi karşılandı. Çarşı'da bir kişiyi bile bırakmadan hepimiz atladık otobüslere. O kadar umutluyduk ki. Sadece bir 90 dakika. Tüm bu emeklerimizin sonu bir 90 dakika kadar uzaktaydı. Ve hakemin düdüğüyle o zorlu 90 dakika başladı. Tribünlerde herkes bir sigarayı yakıp diğerini söndürüyordu. Stresten bağıracak halimiz kalmamıştı. Herkesin gözü sahaya kitlenmişti derken 90 dakika 1-1 bitti. Herkese bir yorgunluk çöktü. Ölüm sessizliği vardı stadda. 15 Dakika boyunca " BERABER YÜRÜDÜK BİZ BU YOLLARDA ! " bestesi söylendi. Maçı veren D-Spor spiker yayınını kesti ve sadece bestemizi dinledi. Ve hiç beklenmedik birşey oldu. 113. dakikada Hüseyin Kartal topu ağlarla buluşturdu. 2-1 yeniliyorduk. Tribünde bir kişi bile küfretmedi takıma. Herkes bulunduğu yere oturdu. Özgür'e verdiğimiz sözü yerine getirememiştik. Bu arma, Bu forma, Bu renkler için canını veren güzel insan'a söz vermiştik ve bu sözü tutamadık. Bu sefer dökülen gözyaşları üzüntüdendi.
Derken maç bitmişti. Otobüslere döndük. 10.000 kişinin bulunduğu bir ortamda bir tek sesin bile çıkmadığı bir andı. Otobüse bindik. 40 kişi susuyordu. Kimseden tek bir çıt çıkmadı. Herkes kafasını koydu tam uyuyacaktı ki arkadan gelen ses herşeyi bize tekrar hatırlattı. " ULAN 113. DAKİKADA GOL MÜ YENİR. YAZIK GÜNAH. ÖZGÜRE VERİLEN SÖZÜ TUTAMADIK BEYLER, GEÇMİŞ OLSUN ! " herkesi darmadağın etti bu söz. Fakat yapabilceğimiz tek şey Kutsal Topraklara gittiğimizde Özgür'ü ziyaret edip ondan özür dilemekti. Gittik mezarına her zamankinden mutsuzdu. Özür diledik. Umuyoruz ki bizi affetmiştir Özgür..

Kutsal topraklarda 2-3 gece boyunca kimse girmedi eve. Herkes sokaklardaydı. Kafa dağıtmaktan başka yapabileceğimiz hiçbirşey kalmamıştı. Ama işte herkesten farklıyız kafsinkaflıyız diyoruz ya. O durumda bile tüm " ŞEREFE ! " sözleri Karşıyaka adınaydı yine..

0 yorum / sen de yaz !:

ÜST TARAFA DÖN