15 Ocak 2013 Salı

İlk Devrenin Ardından

Aslında kendi adıma riskli bir konu bu. Daha önceki senelerde elde edilen başarıları yazdıktan sonra, sadece bağcıyı dövelim düşüncesinde olan insanlardan kişisel saldırılara maruz kalmış, ciddi ithamlarda bulunulmuştu. Hoş, onlar hala daha akılları sıra o yazılar sebebi ile laf sokmaya çalışarak kendi çapsızlıklarını ve okuduklarını anlama kabiliyetlerinin olmadığını kanıtlarken ben sadece gülüyorum ama bilincindeyim ki önümüzdeki dönemde de bu yazdığım yazı sebebi ile benzer ithamlara maruz kalabilirim. Dünyada o kadar çok ipe sapa gelmez adam varken bir kısmının bana denk gelmesi normal olmalı herhalde…

Konumuza gelelim. Kulübün idari anlamda çalkantılı geçirdiği döneme inat, basketbol şube biraz da maddi kaynak sıkıntısı çekmemesi sebebi ile bu dalgalı denizde tam yol hedefe doğru gidiyor. Kulaktan kulağa dolaşan 1-1.5 Milyon TL açık ile kapatacağız yılı söylemlerini bir kenara bırakıyorum bu yazı özelinde, sadece sahayı konuşalım.
2 senedir gruplarından çıkamadığımız Türkiye Kupası’nda, yeni bir takım olmamıza rağmen sadece 1 mağlubiyet alarak son 8 takım arasında kaldık ve açıkçası bu heyecanı özlemişim, şimdi önümüzde yarı final için tek engel, savunma anlamında ne yaptığını bilmeyen bir Fenerbahçe Ülker. Maçların Eskişehir’de oynanacak olması da, “çıkartma” ihtimali için avantajlı bir konu.

Avrupa’da ilk gruptan oldukça rahat bir şekilde çıktık. Aldığımız tek mağlubiyet, deplasmanda KRKA’ya karşı idi, Son 8 takıma kaldığımız sezonda ilk grupta 2 mağlubiyet almıştık. Top16 grubumuz kolay bir grup değil, daha önce de ele aldığım gibi saha dışı faktörleri özellikle yorucu. Ama bu akşam başlayacak olan maceramızda gerek Ufuk Hoca’nın gerekse de takımın güveninin yüksek olduğu, hafta sonu oynanan TED Kolej maçında çok net görülüyordu.  Avrupa’da daha önce erişmediğimiz seviyelere erişme ihtimalimiz iyi bir Top16 performansı sonrasında oldukça yüksek.

Ve gelelim TBL’ye. 15 maç tamamlandığında ligin dördüncü sırasındayız. En son ne zaman ligde dördüncülük koltuğundaydık veya daha iyi bir pozisyondaydık baktığımızda, 2009-2010 sezonuna geri gitmemiz gerekiyor. Sezonun açılış maçında Bornova Belediye’yi yenerek ikincilikle başlamıştık sezona, daha sonra üçüncü haftada aldığımız Kepez Belediye galibiyeti ile üçüncülük, akabinde deplasmanda Fenerbahçe Ülker’i yenerek tekrar ikincilik yaşamış, ARENA’da mağlup olduğumuz Galatasaray Cafe Crown maçından sonra dördüncü bitirmiştik haftayı, takvimler 28 Kasım 2009 idi. Ondan sonra o sezon gördüğümüz en yüksek sıralama beşincilik olmuştu. 3 yıllık bir dönemden bahsediyoruz takım olarak bulunmadığımız sıralamalara geri dönmek için.

Şu ana kadar oynadığımız 15 maçta 12 galibiyet aldık, bu 80% gibi oldukça yüksek bir galibiyet oranına denk gelir, hatırlatayım 26 yıllık ortalamamız 47%. Bir sezonun sadece ilk yarısına bakarken, fikstür faktörü de devreye giriyor, mesela bu sene ligin bütçe anlamında büyük abilerinden sadece Anadolu Efes ile deplasmanda oynadık ilk yarı itibariyle. O sebeple rakamsal karşılaştırma çok doğru bir sonuca götürmez bizi fakat yine de belirtmem gerekir ki, 86-87 sezonundan geçtiğimiz sezon sonuna kadar bakarsak, 26 senelik ilk yarı performansımız sadece 49% galibiyet oranı. Hakan Demir’li yıllarda bu oran 60%. Bu sene elde ettiğimiz 80%’lik galibiyet oranına en yakın seneler ise 77% ile 98-99 sezonu ve 73% ile 86-87 sezonu. Dediğim gibi fikstür faktörü de olduğundan net bir karşılaştırma yapmak doğru olmaz fakat oldukça yüksek bir galibiyet yüzdesi ile oynadığımızın da altını çizmek gerekir.

Sene başına hızlı bir geri dönüş yaparsak, Ufuk Sarıca hakkında soru işaretlerim olduğunu söylemiştim. Bu soru işaretleri koç olarak bize katabileceklerinden emin olmamam üzerineydi, fakat genç jenerasyondan bir koç olması sebebi ile Türk basketbolu adına ikinci bir şansı hak ettiğini ifade etmiştim. Açıkçası ilk yarı performansımızı değerlendirdiğimizde, Ufuk Hoca’nın bu şansı çok çok iyi kullandığını söyleyebilirim. Oluşturduğu takım, bu takımın sergilediği basketbol ve aldığı sonuçlar kolay kolay eleştirilecek konu bırakmıyor bizlere. Sadece değinilebilecek bir konu olarak altyapı oyuncularımız Onur Çalban ve Onur Kentli’nin, Serkan Menteşe’yi (son birkaç maçtır kadroda da yok kendisi) ve Mert Celep’i (çok genç bir oyuncu) dışarda bırakıyorum, geçen sene aldığı sürelerden çok da farklı süreler almamış olması, sene başında yapılan altyapıya önem veren açıklamalarla paralel durmuyor. Fakat maçların daha sertleştiği ikinci yarıda, rotasyon için kendilerine daha çok süre verileceğine inanıyorum.

Özetleyecek olursak, gerek basketbol şube yönetimi, gerekse de teknik kadro ve oyuncular, sahadaki performansları ile kendi özerkliklerini ilan etmiş durumdalar. Tarihimizdeki en iyi ilk yarı performansına tanık olduk ve bunu tek kulvarda değil, Türkiye Kupası, Eurochallenge ve TBL gibi zorlu 3 kulvarda yerine getirdik. Bunda en büyük pay tabi ki oyuncularımızın ve ardından Ufuk Hoca ile ekibinin. İnanıyorum ki bu performansı lig sonuna kadar sürdürmek için ellerinden gelenden fazlasını yapacaklar, yönetimsel anlamda yaşanan sıkıntılarla gerilen, üzülen, kahrolan camianın ve taraftarın yüzünün gülmesini sağlayacaklar. Dediğim gibi, sergiledikleri performans ile kendi özerkliklerini ilan eden bu şubeye neden yapılacak ilk kongre ile resmi özerklik tanımayalım ??

Bir kez daha sergiledikleri bu performans için başta oyuncularımıza ve Ufuk Hoca ile ekibine olmak üzere, şube yönetimine kendi adıma teşekkürlerimi sunuyorum. Bu akşam başlayacağımız Top16 serüvenimizde sonsuz başarılar…

Erinç Atilla

P.S. Yazıyı kontrol ederken açıklanan bilgilere göre, TBL All-Star’da Türk Yıldızlar kadrosunun koçu Ufuk Sarıca seçilmiş. Ayrıca Bobby Dixon ile Alade Aminu Yabancı Yıldızlar kadrosunda yer alacak ve Jon Diebler 3’lük yarışmasında boy gösterecek. All-Star hafta sonunda Karşıyaka’mızı temsil edecek oyuncularımıza ve koçumuza bol şans.

0 yorum / sen de yaz !:

ÜST TARAFA DÖN