Özerklik
Dönem dönem farklı kesimlerden insanların farklı ortamlarda konuştuğu
ütopik projelerin başındadır özerkliğe kavuşmuş bir Karşıyaka Spor Klubü. En
son da yanlış hatırlamıyorsam 29 Şubat 2012’de yazdığım yazıda değinmiştim,
basketbol şube özelinden yola çıkarak özerklik konusuna. Önümde iki seçenek
olması durumunda her zaman oyumu özerklikten yana kullanacağımı da farklı
platformlarda istikrarlı bir şekilde dile getiriyorum. Bu özerk yapı aynı
zamanda yetki devrini de gerektireceğinden, modern iş idaresi yöntemleriyle de
paralellik sergileyecektir.
Her türlü kupaya ve başarıya tercih ediyorum ben, özerklik, kurumsallaşma
ve altyapı’yı ayağa kaldıracak projeleri. Fakat ne yazık ki Mayıs 2012’deki
kongremizde seçilen Cihan Büyükoral ve ekibi de bu konuda ciddi adımlar atmadı.
Şube gelirinin kulübün amiral gemisi olan futboldan ayrı olması sebebi ile basketbolda
kısmi özerk bir yapımız olduğunu söyleyebiliriz. Fakat Futbol şube özelinde
yaşananlar, yanlış diyaloglara girilmesi ve en önemlisi de maddi
problemlerimizin hiç birine söz verildiği gibi çözüm bulunamaması sonucunda
Ocak’ta tekrar Nikah Dairesi’nde buluşuyoruz, yeni yönetimi seçmek adına.
Özerk yapı neden önemli sorusuna ilk cevabım, her branşın kendi
dinamiklerinin farklı olması ve bu dinamikler sebebi ile farklı hedeflere
farklı yöntemlerle ulaşılabiliyor oluşu. Bu iyi yöneticilik yetisi ile
başarılabilecek bir konu. Bu konunun önemli olmasının bir diğer sebebi ise
gelirlerin ayrışma zorunluluğu.
Kulübümüzün amiral gemisi giderler bakımından futbol şubesi. Borçlarımızın
çoğunluğu futbol şube üzerinden oluşmuş durumda. Fakat gerek ligde aldığı
sonuçlar gerekse de Avrupa’da temsil sebebi ile genel camiaya olan etkisi
bakımından aslında esas amiral geminin basketbol şube olduğunu rahatlıkla
söyleyebiliriz. Basketbol özelinde
konuşayım, federasyon ve iddaa gelirleri kulübümüzün temelde futbol şubesi
sebebi ile sahip olduğu borçlara karşı temlik konulmuş gelirlerimiz, yani
kasamıza girmeden borçlarımıza karşı kesilen gelirler. İşte bu durum basketbol
şube olarak otomatik her sene rakiplerimize göre 1,5-2 Milyon TL civarında bir
gelirden mahrum kalmamıza sebep oluyor. Kalıcı gelirimizin olmaması,
Pınar Grubu dışında sponsorun öyle kolayca bulunamıyor oluşu (30 Mayıs’tan
öncesinden beri onlarca sponsor ismi geçti, 10 Milyon TL’lere kadar yükseldi
bütçemiz ama en nihayetinde baş başa kaldığımızda tek destek Yaşar Holding’den
gelen 4 Milyon TL + 1 Milyon TL’lik destek oldu), borçlarımıza giden bu 1.5-2
Milyon TL’nin önemini daha da arttırıyor. Son olarak ise, özerklik
oluşturulurken altyapıları tek bir çatı altında birleştirmeli ve bu oluşacak
“geniş altyapı” profesyonelce yönetilecek bir oluşuma devredilmeli, tamamı
gerçek Karşıyakalılardan oluşan. Böylece düzenli olarak oyuncu çıkarabilen,
kaynak yaratabilen, tamamen profesyonelce kendi hedefleri ve amaçları ile
işletilen (hatta mümkün mertebe Mehmet Özkan’ın oluşturduğu kulüpten bağımsız
altyapı oluşumuna yakın) bir altyapı oluşturulmuş olacak. Hem kulübün üzerinden
bir gider kalemi azalmış olacak hem de profesyonelce işletilen bir altyapı ile
geleceğimiz garanti altına alınacaktır. Bu konu sezon içerisinde, futbol
özelinde 1912 Derneği ile anılmıştı, içinden geçtiğimiz süreçte mutlaka ciddi
olarak değerlendirilmesi gerekir.
Futbol’da federasyona başvurmuş on civarında futbolcumuz var, maddi
gelirimiz yok, sezonu nasıl tamamlarız bilmiyoruz, basketbol ve voleybol
şubeler için açık bütçelere sahip oldukları bilgileri kulaktan kulağa
dolaşırken, özerk yapılaşmaya nasıl kaynak aktaralım, nasıl öncelik verelim diyebilirsiniz…
Önemli değişikliklerin ancak zorlu zamanlarda yapılabildiğini düşünüyorum
ülkemiz genelinde… Bu sebeple özerk yapıya geçmek için tam doğru zamandayız…
Çoğunluk basketbol şubenin başarılı olduğunu, voleybol’da hedeflerimiz
doğrultusunda giden bir takımımız olduğunu kabul edecektir. Futbolda ise tüm
yaşanılanlara rağmen iyi performans sergilemiş bir takımımız olduğu gerçeği
var. İşte bu noktada özerk yapıyı oluşturmalı, kurulacak kriz yönetimi futbola
odaklanmalı ve basketbol ile voleybol şubeler bugüne geldikleri gibi sezonu
bitirmeliler… Bu kısa süreli oluşacak kriz yönetimi ile tecrübe edilecek özerk
yapı, 2013 Mayıs’ında yapılacak kongre ile tamamen yönetim biçimimiz olarak
kabul edilmeli ve 2015’e kadar göreve gelecek yönetime aktarılmalıdır.
Bu tip önemli adımlar kolay atılmıyor, bu adımları atacak ortamlar çok
sık karşımıza çıkmıyor… Bu sebeple içinde bulunduğumuz durumu “her şerde bir
hayır vardır” şeklinde yorumlamalı ve kulübümüzün ikinci yüz yaşına sağlıklı
girmesi için önemli bir etken olarak gördüğüm özerk yapıya, Ocak’ta yapılacak
kongre ile geçmeliyiz…
1 yorum / sen de yaz !:
arenadaki gods of the arena pankartı niye asılmıyor artık?
Yorum Gönder