2 Ekim 2013 Çarşamba

35 1/2 Dakikada Asyadan Avrupaya

Bugün İstanbul Boğazı çok anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Sınırımızın dibinde savaşın kol gezdiği, hatta birçok şehrimizin semtlerinde uyuşturucu çetelerinin halka savaş açtığı bir dönemde "Dünyayı Birleştirmek" adı altında "Barış" temasıyla yollara düşen, yanlış olmasın sulara atlayan bir yüzücünün etkinliği vardı.

İsmi Matias Ola. Arjantinli, 28 yaşında bir yüzücü. Hepimizin bildiği havuz yüzücülerinden değil, açık sularda yüzen birisi. Çocukluğunda astım hastalığının tedavisinde yardımcı olması için doktorunun tavsiyesiyle yüzmeye başlayan birisi ki en azından bu yönüyle bile takdir edilesi bir kişi.

Yaptığı iş gerçekten kolay değil. Denizde, düşük su sıcaklıklarında, koruyucu bir yüzme kıyafeti olmadan yüzmek gerçekten zor. Bizim ülkemizde birçok kişinin adını bildiği ama hiçbir zaman nerde olduğunu bilmediği Arjantin'in Patagonya bölgesinde antrenmanlarını yapıyor. Güney Kutbuna çok yakın bir nokta ve buzulların dibinde, balinaların eşliğinde yüzmek belki kulağa hoş geliyor ama düşünmesi bile gerçekten insanın içini üşütüyor.


Asya yakasından geçiş Kanlıca İskelesinden başladı. Çok kuvvetli bir akıntı olduğu için ilk önce kuzey yönüne doğru 500 metre kadar yüzmek zorunda kaldı. Bu şekilde yüzmeseydi hedeflenen Emirgan İskelesi yerine çok daha aşağısında kalan bir noktaya varacaktı.


Hayatta en çok sevdiğim şeylerden biri yüzmektir ama Boğazda botla bu akıntıya ve soğuğa zor dayanırken suyun içinde ben olmadığıma gerçekten çok sevindim. Matias Ola'nın akıntıya karşı yüzmeye çalışması diyeceğim ama bu tabir çok hafif kalır. Bildiğiniz insanüstü bir gayretle akıntıya karşı savaşıyordu. Bottan takip ederken rahatım yerindeydi ama denizin gücünü yakından izlemek hem korkutucu hem de çok etkileyiciydi.

35½ dakikalık İstanbul Boğazıyla mücalenin ardından Matias Ola Avrupa yakasındaki Emirgan İskelesine varmayı başardı. Emirgan İskelesine çıktığında Türk ve Arjantin bayraklarıyla bir kez daha barış mesajı veren genç yüzücü, titreye titreye de olsa konuşmasını tamamladı. Akıntının kendini zorladığını bizzat gördüm. Zaten kendisi de bu kadar güçlü bir akıntı beklemiyordu. İskelede soğuktan titrediği anda gelen  "Suyun içinde mi? Yoksa karada mı olmayı tercih edersin? sorusuna "Şu an tabii ki suyun içini tercih ederim" diye karşılık verdi.

Ayrıca onun gibi barış amacıyla yüzen bir yüzücüden de bahsetmeden yazımı bitirmek istemiyorum. Türk yüzücümüz Alper Sunaçoğlu. Gerekli izinleri alabilirse o da yakında Mersin'den Suriye'nin Laskiya şehrine 350 km'lik bir mesafeyi yüzerek geçmeyi planlıyor. Aldığım bilgilere göre gerekli izinlerin eli kulağında.  Şimdiden kendisine başarılar diliyorum.

 





0 yorum / sen de yaz !:

ÜST TARAFA DÖN