30 Kasım 2015 Pazartesi

Problemler

Aslında 3 parçalı bir yazı olacaktı, fakat gerek kulübün içine girdiği kongre süreci, gerekse de Denizlispor maçı sonrası yaşanılanları göz önüne alınca, daha özet bir yazı çıkabileceğine inandım...

Yazı tamamen basketbol üzerine...3 etapta ele alacaktım; yönetim, beklentiler ve eleştiriler, takım...Şimdi özet olarak başlayalım...

Yönetim tarafında, aslında Türkiye Kupası'nı kazandığımız sezon şube başkanı olan Tamer Ustaoğlu göreve gelince çok büyük bir değişiklik beklenmiyordu...Özellikle Euroleage katılımı gibi oldukça zorlu bir işten yeni göreve gelmiş olmalarına rağmen başarıyla çıktılar...Fakat akabinde kombinelere yapılan fahiş zam, ve daha dar gelirli kesime hitap eden kombine düzenlemesine gidilememesi ilk eleştirileri başlattı. Sezon başlar başlamaz ARENA'yı bölen demir tel uygulaması, hem hiç bir amaca hitap etmedi hem de taraftar için daha da sevimsizleştirdi bu kararı alanları...ARENA'da alt taraf kombineli, üst taraf kombinesiz şeklinde bir uygulama bildiğim kadarı ile resmi olarak duyurulmadı fakat uygulamada var. Peki ne kadar geçerli ? Açıkçası, hiç uygulanmıyor diyebilirim. İsteyen istediği yerde maçını izliyor. Madem sıkı kombine kontrolü ile, kombine sahiplerine taahhüd edilen "herkes yerinde izleyecek maçını" sözü yerine getirilemiyor, o zaman ne gerek var sevimsiz tellere ? Bağlı bir konu olarak da, hadi ben Atatürk Kapalı'da dumanaltı maçlarda sevdim Karşıyaka'yı, akmayan muslukları olan tuvaletler, 3 kişinin 1 koltukta izlediği maçlar...Bunlar benim için çok önemli değil. Fakat "NBA salonu atmosferi" yaratma güdüsü ile hitap edilen kesin için bunlar büyük problem ve, giderek müşterileştirilmeye çalışan taraftar, müşteri olarak ödediği paranın karşılığını sorgulamaya başlamadı henüz.Yönetime karşı eleştiriler bu eksende giderken, Barselona deplasmanı öncesinde yapılan bilet açıklaması, kendilerine hiç de yardımcı olmadı. Bir defa, 2 sene yönetimde görev almış birisi olarak, o 100-150 bilet için ne zaman kim tarafından ne şekilde talep toplandı haberim olmadı. Kendimi geçtim, VIP kombinesi olan, hem de en pahalı bölümden, arkadaşımın da haberi olmadı. Peki kimin haberi oldu ? Yönetim bu soruyu şeffaf bir şekilde açıklayacağı yerde, herkesi "temkinli" olmaya davet ederken, kimsenin gidemediği OAKA deplasmanına 400 kişi giden taraftarının, Palau Blaugrana'da 800 kişi olacağını tahmin etmemişti belli ki. Volkan Özsökmen'in çabaları olmasa, salonun farklı köşelerinde takip edilecek bir deplasman maçı olacaktı. Son yapılan açıklama ile, taraftara "bedava bilet bitti" diye hitap edilmesi ise büyük bir talihsizlik, zira taraftar bedava bilet istemediği gibi, kendi cebinden, zamanından ayırarak harcadığı emek ile maçları görsel şölene döndürmekle meşgul, en güzel örnek Panathinaikos maç. Bu süreçte One Team projesi ayakta alkışlanacak bir girişim olarak portföyümüzde yer alıyor. Omurilik felçi hastalığına farkındalık yaratmak adına Redbull Wings For Life yarışına katılım sağlanıyor olması, yarışın ilk defa İzmir'de 8 Mayıs'ta yapılması ile birleşince oldukça önemli bir anlam ifade ediyor.

İkinci bölüm beklentiler ve eleştiriler üzerine. Öncelikle herkesin eleştiri yapmadan önce fark etmesi gereken bir gerçek var, takımımız ilk defa Euroleague'de mücadele ediyor ve karşılaştırma yaparken geçen seneyi baz alıyoruz. Sene başında DJ Strawberry'nin ve Palacios'un eve yollandığı sezonu. Takımın iki ilk 5 guardının 3 senedir beraber oynamasına rağmen, ritimlerinin oturması için Aralık'ı beklediğmiz sezonu. Geçen seneki başarıların iki temeli vardı benim gözümde; 3 senelik oluşum (Ufuk Sarıca-Dixon-Diebler) ve yarı-final serisi ile beraber oyuncuların performansının çok üst seviyelere çıkması. O sebeple bu seneki takımı eleştirirken, geçen seneyi benchmark almanın adil olmadığını düşünüyorum. Bir diğer konu da, her dönem bulunan "eleştirecek birşey bulsak da eleştirsek" bakış açısı. Artık bu bakış açısının hiç bir fayda getirmediğini görmemiz gerekir. Çoğunluğumuz uzun zamandır camianın içerisinde yer alıyor, şubenin, ana yönetimin limitasyonlarını gayet iyi biliyor. "Sponsor adam gibi sponsorluk yapsın versin 10 Milyon Euro" diyenler, "Kimsenin ayağına gitmem" diyen başkanımızın Yaşar Holding'e koşarak gittiğini unutuyor..."Ucuz bilet" talep edenler, şubenin önemli gelirinin bilet geliri olduğunu atlıyor...Saymaya devam etsek ederiz...Bu bakış açısının acilen değişmesi ve yapıcı eleştirilerin, boş eleştirilere ağır basması gerekiyor...

Son bölümde kısaca takıma bakalım. Takımda ciddi değişiklikler oldu, bir defa herkes kabul edecektir, basketbolda gard'ın kadar konuşursun...Biz hem oyun kurucu hem de skorer gardımızı kaybettik. Yetmedi, son dönem performansı ile belki de şampiyon olmamızda en önemli katkıyı yapmış DJ Strawberry'i kaybettik. Hepsini de gayet geçerli Euroleague takımlarına, ve hepsi de şu ana kadar iyi performans sergiliyorlar. Üzerine altyapı ürünümüz Egemen'den beklenen çıkışı bu yaz sezonunda da göremedik. Bir takım için yeterince ciddi zorluklarken, Euroleague sahnesine çıkacak olmamız, biraz daha garanti görünen tercihlere itti bizi, takıma katılan oyuncular hep Euroleague seviyesinde oynamış oyuncular.Sezona flaş Barcelona galibiyeti ile başlayınca da beklentiler çok hızlı yükseldi. Fakat takımda şöyle bir sorun vardı, Pınar Cup'tan beri Ragland mutsuz gözüküyordu. Alışma dönemi dendi büyük ihtimalle, ve bugüne geldik. ARENA'da kaybettiğimiz Panathinaikos maçı sonrasında kendisi kadro dışı kaldı. Sebepleri nelerdir bilmiyorum, fakat doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Benim sebebim, kendisinden beklenen liderliği gösterememiş olmasıdır. Bir oyuncu kötü performans sergileyebilir, beklentileri karşılamayabilir. Bu tip konular zaman içerisinde hallolur, fakat Panathinakios karşısındaki kısa sürede sergilediği savruk oyun, üzerine disiplinsiz davranışlar, Ufuk Hoca'nın kendisinden beklediklerine taban tabana zıt, bu çok net. Kötü oyuncuya tahammül edebilirsiniz, fakat kötü bir lider sizi batırır. Benzer verimlilik problemi Palacios ve Josh Carter'da da var. Hatta Josh'taki problem çok daha enteresan boyuttu, Euroleague'de verimliliği yok, garbage time oyuncuları ile yarışıyor, tablonun diplerinde. Bu durum belki de bize Top16'ya malolacak, fakat Ufuk Hoca hala daha kendisine Uşak Sportif karşısında yer veriyorsa ve de önemli süreler tanıyarak, belki de bilmediğimiz bir gerçek vardır. Bildiklerimizle bakarsak, elbet takımdan ilk gitmesi gerekecek isim kendisi olmalı. Beni hayal kırıklığına uğratan son isim de Palacios. Geçen seneye de tutuk başlamıştı, fakat sonradan ritmini bulmuştu. İlk defa Uşak Sportif karşısında kendisini hırslı görüyorum, umarım böyle devam eder. Bir parantezi Muhammed hak ediyor, altyapıdayken çok fazla dikkat çekmeyen bir oyuncu olmasına rağmen, son Panathinaikos maçında maça ortak olmamızı sağlayan oyuncuların başındaydı, Uşak Sportif karşısında da faul problemi yaşasa da verimli oynadı. Umarım çalışmaya bıkıp usanmadan devam eder. Euroleague'deki performansımız belki üzüyor bizleri fakat unutulmaması gereken bir gerçek, Euroleague'de maç kaybetmek için önce Euroleague'de oynamak gerekir. Ayrıca, zirvede kalmak, oraya ulaşmaktan daha zordur çünkü sizi alaşağı etmek isteyen rakipleriniz vardır. Bizim de başımıza bu geliyor, Öncelikle takımları geçen sene harikalar yaratan Karşıyaka'yı yenmek istiyor. Bu da yetmedi, 16 maçta tek mağlubiyet almış Barcelona'yı tüm Avrupa'nın gözü önünde yendik, bu da ünümüze ün kattı. Elbet, rakiplerimizin daha da bilenmesini sağladı. O sebeple takımda aslında var olmayan bir performans düşüklüğü varmış gibi de gözüküyor ve bu tamamen rakiplerin ekstra motivasyona sahip olmasından kaynaklı. Eminim zaman içinde, uyumun da oturması ile beraber, Ufuk Hoca da istediği takviyeleri yapabilirse, mücadele gücümüzde çok ciddi bir artış göreceğiz. Bunun katalizatörü belki geçen seneki gibi yabancılar olmayacak, ama Soner gibi, Muhammed gibi, Kenan gibi genç oyunculardan gelecek.

Kongreye giderken, umarım tüm camiayı birleştirecek, kırgınlıkları ortadan kaldıracak bir isim başkan seçilir ve bu anlayışla beraber basketbol şubede yapılacak küçük rötuşlarla, harikalar yaratmaya devam ederiz...Bu noktada tek üzüntüm, kongre tarihine daha 1 ay var olması...


Erinç Atilla

ÜST TARAFA DÖN