Adana'dan ARENA'ya
Cumartesi günü Adana’daki grup maçlarını
tamamladık ve 2 sene aradan sonra Türkiye Kupası’nda Son 8 takım arasına
adımızı yazdırdık. Öncelikle oyuncularımız, koçumuz, teknik heyet ve yönetimi
tebrik ederim. Lig’den beklentilerimi yazmadan önce Türkiye Kupası’na bakmak
istiyorum kısaca.
Beni şaşırtan 3 tane takım oldu. Birincisi
biziz; 2 galibiyetle gruptan çıkmayı beklemiyordum, eksik kadrosuyla bizi
ARENA’da zorlayan Royal Halı Gaziantep BŞB bizi yener diye düşünüyordum oysa ki
en rahat maçımız oldu. Gruptan averajla çıkma hesapları içersinde kendimizi
bulmayı beklerken, 2 galibiyetle rahat bir eleme geçirmemiz, benim için şu an
itibariyle başarıdır. İkinci takım Tofaş; rahat bir Eurochallenge ön elemesi
oynadılar ve o hızla kupa maçlarında da iyi işler çıkartır diyordum, sadece 1
galibiyet alabildiler. Kadrolarından beklenenin altında bir sonuç bu benim
için, demek ki sıkışık programda maç yapacak seviyede değiller henüz, bu bizim
için iyi bir haber zira Eurochallenge’da da aynı grupta yer alıyoruz. Ahmet
Çakı, karakter olarak takdir ettiğim bir koçtur ama yönetimi olarak kafamdaki
en büyük soru işareti bir kaç farklı kulvarda mücadele eden bir takımı nasıl
yöneteceğiydi, şu anda Eurochallenge tamam, Kupa tamam olması sebebi ile
şüphelerim doğru gözüküyor. Son takım ise Erdemir; onlar oldukça zorlu bir
grupta yer aldılar fakat grupları galibiyet alamadan tamamlamaları süpriz oldu,
zira kadroları bu tip maçlar için tecrübeli sayılacak oyunculardan kurulu.
Burda değişik bir noktaya parmak basmak istiyorum, Hakan Demir’in takımları 3
senedir Türkiye Kupası’nda Son8’e kalamımış oldu bu sonuçla. Elbet farklı
sebepleri vardır ama üstünde düşünülmesi gereken bir nokta olabilir.
Her ne kadar iki senenin istatistik
verilerini başabaş karşılaştırmayı doğru bulmasam da, 2012 Türkiye Kupası ile
2013 Türkiye Kupası istatistiklerini yan yana aşağıdaki tabloda görebiliriz.
İstatistikler sonuçtur, ama bence ham bir sonuçtur ben kendi hesaplama
yönetimimle bu istatistiklerden verimlilik puanı hesaplamayı ve bunu da maç
toplamına değil, dakika başına uygulayıp daha fazla anlam ifade eden sonuçları
kullanmayı tercih ediyorum. Unutmamak gerekir ki, bu sonuçları doğuran
faktörler vardır ve seneden seneye değişir, bu sebeple çok sağlıklı bir
karşılaştırma olmaz ama yine de belirli bir ölçüde ışık tutar.
Not olarak belirteyim tekrar, kendi formülasyonumla ulaştığım değerlerdir bunlar, o sebeple istatistik sayfalarıyla teyit edilemez, daha büyük sayının daha iyi bir performans demek olduğunu herkes biliyordur diye düşünüyorum.
11 istatistik alanının 6 tanesinde daha iyi
verimlilik üretirken, 5 tanesinde daha kötü üretmişiz fakat, en nihayetinde
dakika başına ürettiğimiz verimlilik geçen seneye göre düşmüş. Bu
istatistikleri oluşturan faktörler farklı fakat, geçen sene gruptan çıkamamamız
ve Anadolu Efes ile beraber Türk Telekom gibi bizden daha fazla bütçeye sahip
takımların yer aldığı bir grupta oynadığımızı düşünürsek, bu sene gruptan
çıkmamıza rağmen Anadolu Efes maçındaki düşük performansın bu sonucu
doğurduğunu düşünüyorum. Adana’da ürettiğimiz dakika başına verimlilik puanı,
geçen sene lig ortalamasının neresinde diye merak ederseniz de, başa baş diyebilirim, geçen sene lig ortalamamız dakika başına 0,24 VP idi.
Benchmark noktası, gerek takımımızdan
beklentilerimizi yönetmek için gerekse de bireysel mutluluk için oldukça
önemli. Bu sebeple daha önceki senelerde olduğu gibi ben bu senenin başarı
kriterini de Avrupa olarak koyuyorum, daha adil bir yarışma ortamı sunmasından
dolayı. Avrupa’da geçen sene Top16’dan yukarıya çıkamamıştık, bu sene bunu
ileri taşıyarak daha önce ulaştığımız Son8 seviyesine erişmemiz gerekiyor. Bu
benim için Ufuk Sarıca’nın ilk senesinde başarı için yeterli olacaktır (Lig’e
ilave olarak Kupa’da da mücadele ettiğimizi düşünürsek, Eurochallenge’da Son8
yapıp St.Petersburg’a elenirken, sadece Lig’de mücadele ediyorduk). Bu seviyenin
üstünü her türlü “oldukça başarılı” bir sezon olarak adlandırırım. Lig’de çok
bir beklentim yok açıkçası daha önce 86-87 sezonundan bugüne kadar tüm
istatistikleri yazmıştım, tekrar tablo olarak da yayınlayabilirim bu hafta içresinde Bazı sistemsel ve organizasyonel değişiklikler olmadığı sürece
sadece isimlerin değişmesi ile Lig’de bir yerlere geleceğimizi hiç sanmıyorum,
böyle düşünenleri de anlamıyorum. 2012-2013 senesinden beklentim, 17 galibiyet
ile sezonu kapamak olacaktır. Bu da bizi altıncılık ile yedincilik için mücadele
eden bir takım olmamız yapar. Transferler tamamlandığında bu seneden biraz daha
umutluydum, 18-20 galibiyeti arasında bir beklentim, 21-22 galibiyet alma
potansiyelimiz olduğunu düşünüyordum. Fakat gerek benim çok umut bağladığım
Diebler’den beklediğim performansı görmemiş olmam (açıkçası Ikonic’e sabredelim
demiştim geçen sene yanıldığım ortada her ne kadar istatistik olarak Birkan’ın
çok da gerisinde olmasa da, o sebeple aksiyon alınacaksa şu sıralar alınması
taraftarıyım), hem de bu sene playoff yarışında daha fazla takımın yer alacağının
sinyallerini almam, bana göre Mersin BŞB, Tofaş ve Aliağa bu yolda en büyük
rakiplerimiz olacak, TED Kolej ve Royal Halı Gaziantep BŞB’nin de potansiyeli
var, benim beklentilerimi aşağıya doğru güncellememe sebep oldu. Beklentimin
maç başına kırılımını aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.
Adana’dan ARENA’ya geçerken, başta sahada
şanlı formamızı giyen oyuncularımız olmak üzere, koçumuz Ufuk Sarıca’ya ve
teknik heyetine, ve bu takımın oluşmasını sağlayan yöneticilerimizle şube başkanımız
Mutlu Altuğ’a başarılar dilemek isterim. İyi bir sezon olsun, oyuncularımız
formamızın hak ettiği mücadeleyi gösterirken, bizler de oyuncularımızın hak
ettiği desteği sağlıyor olalım…
Cumartesi ARENA’da görüşmek üzere…
Erinç Atilla
P.S. Başlıkta kullandığım resimdeki pankart için Hayalet Style ekibine bir kez daha teşekkürler, açıldığı gün itibariyle gündemi yakalayan ve en net mesaj veren pankartlardan biriydi, eğer tek değilse.
0 yorum / sen de yaz !:
Yorum Gönder