12 Senelik Milli Mücadele(!)
Günün yoğun temposu içerisinde biraz kafamı dağıtmak için denk geldiğim şu yazıyı okuyunca, özet olarak yazmak istedim, çok bilinen "kendi ülkesi dışında bir şey yapamayan 12 Dev(!) Adam(!) mücadelesini...
2001 - Avrupa 2.liği (kendi evimizde)
2002 - Dünya 9.luğu
2003 - Avrupa 12.liği
2004 Olimpiyat Oyunları'na katılamadık
2005 - Avrupa 9.luğu
2006 - Dünya 6.lığı
2007 - Avrupa 11.liği
2008 Olimpiyat Oyunları'na katılamadık
2009 - Avrupa 8.liği
2010 - Dünya 2.liği (kendi evimizde)
2011 - Avrupa 11.liği
2012 Olimpiyat Oyunları'na katılamadık
Bu süreçte basketbol ülkesi olarak bilinen başlıca ülkelerin başarıları;
- İspanya; 3 şampiyonluk, 4 final, 2 yarı final, 3 çeyrek final
- Litvanya; 1 şampiyonluk, 4 yarı final, 4 çeyrek final
- Sırbistan; 2 şampiyonluk, 1 final, 1 yarı final, 2 çeyrek final
- Yunanistan; 1 şampiyonluk, 1 final, 2 yarı final, 4 çeyrek final
Yayıncı kuruluşa, federasyona bakarsanız, Avrupa'nın en kaliteli ligiyiz, mücadelenin en yukarlarda yer aldığı bir kaç ligden biriyiz...Ama konu ulusal basketbola geldiğinde, tüm uluslararası basketbol otoritelerinin kabul ettiği, "kendi ülkesi dışında bir şey yapamayan" bir takımımız var...Ve bu konudaki istikrara(!) rağmen, koltuğundan ayrılmayan Turgay Demirel, ve son döneme damgasını vuran Bogdan Tanjevic...
2013 Avrupa Şampiyonası, dün rezalet bir performansımızla başladı, 20 dakika boyunca Finlandiya gibi bir takıma karşı sadece 4 isabetli saha içi atışı bulabildik...Belki çok farklı bir kimliğe bürünüp podyuma çıkarız bu turnuvada, veya büyük olasılıkla hep yaptığımız gibi hüsranla döneriz yurdumuza...Balık baştan kokar, milli takım bogdan kokuyor...Bu kadar net bir durum varken, Türkiye Basketbol Federasyonu, Turgayın Basketbol Federasyonuna dönüşmüşken, Spor Bakanı, Olimpiyat Oyunları'nın alınamamasını kolayca Gezi Direniş'ine bağlayabilirken, elbette bir şeylerin değişseceğini umut etmek safça olacaktır, ama Martin Luther King'in de dediği gibi, "Dünyada yapılmış olan herşey umutla yapılmıştır"...
Erinç Atilla
P.S. Bu satırları yazmam için ilham vermiş olan, ve oldukça geniş çağlı bir analiz kaleme almış "hidayetin yetmeyen iki sayisi" na teşekkürler...Açılış paragrafında paylaştığım linke tıklamak suretiyle yazdığını mutlaka okuyun derim...
2001 - Avrupa 2.liği (kendi evimizde)
2002 - Dünya 9.luğu
2003 - Avrupa 12.liği
2004 Olimpiyat Oyunları'na katılamadık
2005 - Avrupa 9.luğu
2006 - Dünya 6.lığı
2007 - Avrupa 11.liği
2008 Olimpiyat Oyunları'na katılamadık
2009 - Avrupa 8.liği
2010 - Dünya 2.liği (kendi evimizde)
2011 - Avrupa 11.liği
2012 Olimpiyat Oyunları'na katılamadık
Bu süreçte basketbol ülkesi olarak bilinen başlıca ülkelerin başarıları;
- İspanya; 3 şampiyonluk, 4 final, 2 yarı final, 3 çeyrek final
- Litvanya; 1 şampiyonluk, 4 yarı final, 4 çeyrek final
- Sırbistan; 2 şampiyonluk, 1 final, 1 yarı final, 2 çeyrek final
- Yunanistan; 1 şampiyonluk, 1 final, 2 yarı final, 4 çeyrek final
Yayıncı kuruluşa, federasyona bakarsanız, Avrupa'nın en kaliteli ligiyiz, mücadelenin en yukarlarda yer aldığı bir kaç ligden biriyiz...Ama konu ulusal basketbola geldiğinde, tüm uluslararası basketbol otoritelerinin kabul ettiği, "kendi ülkesi dışında bir şey yapamayan" bir takımımız var...Ve bu konudaki istikrara(!) rağmen, koltuğundan ayrılmayan Turgay Demirel, ve son döneme damgasını vuran Bogdan Tanjevic...
2013 Avrupa Şampiyonası, dün rezalet bir performansımızla başladı, 20 dakika boyunca Finlandiya gibi bir takıma karşı sadece 4 isabetli saha içi atışı bulabildik...Belki çok farklı bir kimliğe bürünüp podyuma çıkarız bu turnuvada, veya büyük olasılıkla hep yaptığımız gibi hüsranla döneriz yurdumuza...Balık baştan kokar, milli takım bogdan kokuyor...Bu kadar net bir durum varken, Türkiye Basketbol Federasyonu, Turgayın Basketbol Federasyonuna dönüşmüşken, Spor Bakanı, Olimpiyat Oyunları'nın alınamamasını kolayca Gezi Direniş'ine bağlayabilirken, elbette bir şeylerin değişseceğini umut etmek safça olacaktır, ama Martin Luther King'in de dediği gibi, "Dünyada yapılmış olan herşey umutla yapılmıştır"...
Erinç Atilla
P.S. Bu satırları yazmam için ilham vermiş olan, ve oldukça geniş çağlı bir analiz kaleme almış "hidayetin yetmeyen iki sayisi" na teşekkürler...Açılış paragrafında paylaştığım linke tıklamak suretiyle yazdığını mutlaka okuyun derim...
0 yorum / sen de yaz !:
Yorum Gönder