Gidemediğimiz Buca Deplasmanı
Şimdi İzmir Valiliği ve Emniyeti bir karar almış. Alsancak ve Buca stadında oynanacak olan derbi maçlarında rakip seyirci alınmayacakmış. Önceden duyduğumuzda da saçma sapan bir karar demiştim , Buca deplasmanımızın olduğu gün gelince de fikrim değişmedi.
Fişlenme durumu ve cezai yaptırımdan ötürü maça gidilmeme kararı alındı. Bu satırlardan sonraki yazacaklarım orda olsam neler olurdu ve hissederdim üstüne olacak.
Birincisi önce stadı bulmak için uğraşırdık. Daha önce hiç Yeni Buca stadına gitmemiştim. Bir şekilde bulurduk. O yokuşu ve vadinin içinde gecenin karanlığında dev ışıklarla aydınlanan kutu görünümünden biraz hallice yeşil vahaya bakardım ve " Eh be bizde böyle bir stat bile yok. Uyutulduk yıllarca " diye iç geçirirdim.
İğrenç bir duygu olan kendi takımına destek verememeyi yerinde yaşamanın siniriyle kendime küfrederdim. Tanıdık simaların çokluğunu görüp bir kısmını da polis tribünden çıkarırken malesef tekrar sinir olurdum ve içten içe kendime saydırmaya devam ederdim.
Fatih Şen'in füzesinin kaleye gelişini kale arkasından saniye saniye izleyip böyle bir gole sevincimi doyasıya yaşayamadığım için sinir katsayım tavan yapardı. Zaten kırk yılda bir böyle bir gol atıyoruz ve sevinemiyoruz rakibe saygılı olacağız diye. İyi ki gitmemişim canım ben maça.
Sen git bir de deplasmanda 2. golü bul ve her şey 5-6 metre önündeki kalenin çizgisinin üstünden gelişsin sen de oraya gidip kös kös otur. Hiç bana göre değil !!! İyi ki maça gitmemişim.
Necati gözünün önünde müthiş refleksler sergilesin ve kalesinde bu hafta da devleşsin ve sen " Helal Necati, hep böyle devam et kardeşim " diye bile bağırama rakibe saygıdan , polisin cezasından. İyi ki maça gitmemişim.
Takım 4 maçta 3 galibiyet ve 1 beraberlik alsın bu geceki galibiyetle ve sen takımı tribüne çağırıp Kaf Kaf çekeme , alkışlayama rakibe saygıdan , polisin cezasından. İyi ki maça gitmemişim.
Herhalde maça gitsem bu olayları yaşardım. Ben iyi ki maça gitmemişim.
Fişlenme durumu ve cezai yaptırımdan ötürü maça gidilmeme kararı alındı. Bu satırlardan sonraki yazacaklarım orda olsam neler olurdu ve hissederdim üstüne olacak.
Birincisi önce stadı bulmak için uğraşırdık. Daha önce hiç Yeni Buca stadına gitmemiştim. Bir şekilde bulurduk. O yokuşu ve vadinin içinde gecenin karanlığında dev ışıklarla aydınlanan kutu görünümünden biraz hallice yeşil vahaya bakardım ve " Eh be bizde böyle bir stat bile yok. Uyutulduk yıllarca " diye iç geçirirdim.
İğrenç bir duygu olan kendi takımına destek verememeyi yerinde yaşamanın siniriyle kendime küfrederdim. Tanıdık simaların çokluğunu görüp bir kısmını da polis tribünden çıkarırken malesef tekrar sinir olurdum ve içten içe kendime saydırmaya devam ederdim.
Fatih Şen'in füzesinin kaleye gelişini kale arkasından saniye saniye izleyip böyle bir gole sevincimi doyasıya yaşayamadığım için sinir katsayım tavan yapardı. Zaten kırk yılda bir böyle bir gol atıyoruz ve sevinemiyoruz rakibe saygılı olacağız diye. İyi ki gitmemişim canım ben maça.
Sen git bir de deplasmanda 2. golü bul ve her şey 5-6 metre önündeki kalenin çizgisinin üstünden gelişsin sen de oraya gidip kös kös otur. Hiç bana göre değil !!! İyi ki maça gitmemişim.
Necati gözünün önünde müthiş refleksler sergilesin ve kalesinde bu hafta da devleşsin ve sen " Helal Necati, hep böyle devam et kardeşim " diye bile bağırama rakibe saygıdan , polisin cezasından. İyi ki maça gitmemişim.
Takım 4 maçta 3 galibiyet ve 1 beraberlik alsın bu geceki galibiyetle ve sen takımı tribüne çağırıp Kaf Kaf çekeme , alkışlayama rakibe saygıdan , polisin cezasından. İyi ki maça gitmemişim.
Herhalde maça gitsem bu olayları yaşardım. Ben iyi ki maça gitmemişim.
0 yorum / sen de yaz !:
Yorum Gönder