Eurochallenge Top16 Grubumuz
Takımımız, ilk turda sadece deplasmanda 1 mağlubiyet alarak, grubunu lider tamamlayarak Top16’ya kaldı. Bu başarı için öncelikle oyuncular olmak üzere, koçumuz Ufuk Sarıca ve ekibiyle beraber şube yönetimini tebrik etmek istiyorum, ligde zorlu fikstürümüz varken, geç kurulan bir takımken, Eurochallenge’a bu şekilde başlamak çok önemli bir iş. Şimdi daha önce ulaştığımız Son 8’e kalmak için Top16’dayız…
Yeni grubumuz I grubu, ve bizden başka ön elemelerde Aliağa Petkim’i eleyen Finlandiya takımı Joensuun Kataja, Eurochallenge tecrübesi olan Letonya takımı BK Ventspils ve yine ön elemelerden gelen Romanya’dan Gaz Metan Medias var. Bu takımların hepsinin ortak bir özelliği var, ulaşımı kolay yerlerde bulunmuyorlar. Bu sebeple deplasman maçlarımızda sıkıntı yaşama potansiyelimiz var, yol yorgunluğu sebebi ile. Bu durumun lige etkisinin ise kısıtlı olacağını düşünüyorum zira, fikstürümüz nispeten daha kolay bu dönemde. Hemen fikstüre bir göz atalım;
12.01.2013 – TED Kolej (ARENA)
15.01.2013 – Gaz Metan Medias (ARENA)
22.01.2013 – BK Ventspils (Deplasman)
26.01.2013 – Mersin BŞB (Deplasman)
29.01.2013 – Joensuun Kataja (ARENA)
03.02.2013 – Beşiktaş (Deplasman)
06.02.2103 – Fenerbahçe Ülker (Eskişehir)
08.02.2013 – Türkiye Kupası Yarı Finali (Eskişehir)
10.02.2013 – Türkiye Kupası Finali (Eskişehir)
12.02.2013 – Gaz Metan Medias (Deplasman)
16.02.2013 – Türk Telekom (Deplasman)
19.02.2013 – BK Ventspils (ARENA)
23.02.2013 – Tofaş (ARENA)
26.02.2013 – Joensuun Kataja (Deplasman)
02.03.2013 – Fenerbahçe Ülker (Deplasman)
Fikstürün çok dezavantajlı olduğunu düşünmüyorum, Eurochallenge’daki tüm rakiplerimizin zorlu coğrafi lokasyonlarına rağmen. Ve Ufuk Hoca, rotasyon ile takımı bugüne kadar oldukça iyi ve diri tuttu, benzer şekilde Top16 sürecinden de çıkacağımızı düşünüyorum.
Kısa kısa rakiplerimize bakalım. Kataja, Aliağa Petkim’i hem içerde hem de deplasmanda yenerek kupaya katılmaya hak kazanmıştı. Kendi evlerinde kupanın favorilerinden Krasnye Krylia (Andre Smith’in oynadığı takım) dışında mağlubiyet almadı. Deplasmanda ise sadece Asesoft Ploiesti’yi yenebildiler, Aliağa Petkim’den başka. Kadrolarında 4 tane Amerika’lı oyuncu var, onların dışındaki tüm oyuncular ise Finlandiya’lı. Takım olarak oldukça iyi serbest atış atıyorlar, bu sebeple serbest atış çizgisine çok fazla götürmemek gerekir. Biz Eurochallenge’da lige gore biraz daha az top kullanarak oynuyoruz, rakibimiz ise bizden daha fazla top kullanmayı seviyor. Buna bağlı olarak ikilik yüzdeleri düşük ve rebound’larda da çok etkili olmadıklarını ekleyebilirim. Fazla top kullanan takımların iyi rebound gücü olmalı, ki ikinci şans yaratmakta sıkıntı yaşamasınlar. Kataja bu konuda sıkıntılı, bu sebeple savunma direncimizi arttırdığımız dakikalarda rakibe sayı imkanı vereceğimizi düşünmüyorum. Takımın kullandığı topların çok büyük bir kısmı (neredeyse 70%’i) Jermaine Flowers, Petri Virtanen, Jerald Fields ve Johnell Smith tarafından kullanılıyor. Flowers, Virtanen ve Fields, çift haneli ortalama sayıya sahip ilk tur sonunda, Smith ise maç başına 8.6 sayı, 4.4 asist üretiyor. Pivot olarak oynayan Fields fizik olarak bizim pota altı oyuncularımızdan kısa, o sebeple pota altında sıkıntı yaşayacağımızı zannetmiyorum. Genelde çift guard ile oynayan Kataja, topu iyi paylaşarak dışardan şut kullanma üzerine dayalı bir oyunları var, ve açıkcası topa iyi baskı yapan bir takım olarak savunmamız ile durdurulamayacak bir ekip değil.
BK Ventspils kolay bir rakip değil ve açıkcası grup liderliği için çekişeceğimizi düşündüğüm bir takım. Zaten bu turnuvaya da yabancı değiller. Kadrolarında iki tane Amerika’lı oyuncu var onun dışında tamamen Letonya’lılardan kurulu. Dışardan oldukça etkili şut atan Ventspils, aynı zamanda iyi rebound toplayan da bir ekip. İlk tur itibariyle yenilgi görmemiş 3 takımdan bir tanesi zaten. Küçük bir not, koçları bir zaman bizim de formamızı giymiş olan Robert Stelmahers. Oyun kurucuları Donald Sims, skorer guard’ları Folarin Campbell ve pota altı oyuncuları Maartins Meiers tehlikeli oyuncuları. Campbell’in top kaybına yatkın bir oyuncu olmasını avantaja çevirmemiz gerekiyor mutlak suretle. Guard bölgesinde savunma direnci yüksek oyuncularımız var, Soner Şentürk, Evren Büker, Onur Kentli gibi. Bu oyuncular ile yaratacağımız baskı, özellikle Campbell’in oyuna girmesini engelleyebilecektir. Meiers’in iyi bir serbest atışçı olması savunmada bizi sıkıntıya sokabilecek bir durum, ona karşı da pota altı oyuncularımızın mobilitesi ve atletikliğini kullanmamız gerekecek.
Gaz Metan da Kataja gibi ön elemelerden gelen bir ekip. Bu açıdan şanslı olduğumuzu düşünmemle beraber, yabana atılacak bir takım da değil. Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerde yabancı kısıtlaması neredeyse insan hakları suçu gibi görüldüğünden, kadrolarında 3 Amerika, 1 Almanya, 2 Sırbistan ve 1 Karadağ kökenli oyuncuları var. Ön elemede kendi evlerinde 2 farkla mağlup oldukları Ural Ekaterinburg takımını deplasmanda daha farklı yenmeyi başarmışlardı. Gruplarda ise deplasmanda Tartu Rock’ı yendiler fakat Dijon ve Khimik’e karşı mağlup oldular. Bizim gibi temposu yüksek bir takım olmalarına rağmen Kataja’nın yaşadığı rebound problemine sahipler. Bu da bizim avantajımıza dönüşen bir durum zira savunma sertliği olarak bu seviyelerdeki takımlara karşı oldukça üstün olduğumuzu düşünüyorum. Hücumun 60%’ı 4 oyuncu üzerinden dönüyor; Deven Mitchell, Slobodan Dundjerski, Alesandar Mladenovic ve Ivan Ivanovic. Bu dörtlüye skor opsiyonu olarak Michael St.John da katılıyor. Deven Mitchell 1.97 boyunda bir 3 numara. Bizde oynamış Andre Smith’in biraz daha kısası gibi bakabiliriz, rebound’larda oldukça aktif bir oyuncu. Bu sebeple pota altına çok fazla yaklaştırmamamız gerekiyor kendisini. Sırp oyun kurucuları Dundjerski biraz da tecrübesinin azlığı sebebi ile neredeyse yaptığı her asiste karşılık top kaybı yapan bir oyun kurucu. Bu sebeple savunmamızla onu tamamen etkisiz hale getirmemiz mümkün. Dikkat etmemiz gereken nokta çok iyi bir serbest atışçı olduğu. Sırp pivotları Mladenovic sayı yükünü kaldırabilecek bir oyuncu, topla ne kadar buluşursa o kadar etkili oluyor. Rebound konusunda sıkıntısı var, o noktada da devreye Deven Mitchell giriyor. Ivanovic, tecrübesi ile zor zamanlarda öne çıkan ve potayı zorlaması ile faul aldırmasını bilen bir 4 numara. Top kaybına açık bir oyuncu olması, ikili sıkıştıma alternatfini oldukça değerli kılıyor bu oyuncu için. Michael St. John oldukça etkili oynayabilen bir 4 numara fakat son maçlarda forma giymediğini görüp biraz araştırdım, ne yazık ki sakatlık mı yoksa takımdan ayrılmış olduğu mu sorularına bir cevap bulamadım, 23 Kasım’dan beri sahaya çıkmamış bir oyuncu.
Fikstür avantajını iyice kullanmak istiyorsak, Letonya’dan galibiyetle dönmemiz gerekiyor, fakat bu kolay bir iş değil. O sebeple ilk 3 maçta alınacak 2 galibiyet, ARENA’daki Ventspils maçını liderlik maçı havasına sokacaktır. Kataja ve Gaz Metan’a karşı 4’te 4 yapacak gücümüz var. Grup liderliğinin ne kadar önemli olduğunu iki sene önce tecrübe ettik. Top16 grubundan çıkarken, Son 8’deki playoff eşleşmesine rakipler J grubundan gelecek, Paris Levallois, Szolnoki Olaj, Gravelines ve Hapoel Holon. Paris Levallois benim bu sene en ağır favori gördüğüm takımlardan bir tanesi. Szolnoki Olaj da geçen sene Final 4 yapmış bir ekip, ki J grubunun favorileri bunlardır benim gözümde. O sebeple biz kendi grubumuzu lider bitirmeli ve saha avantajını ele geçirmeliyiz, böylece tüm Türkiye’ye kanıtladığımız “Yenilgisiz takım yoktur, ARENA’ya gelmemiş takım vardır” söylemini Eurochallenge’daki takımlara da gösterebiliriz.
Top16’daki maçlarda başta oyuncularımız ve Ufuk Hoca olmak üzere, teknik heyete ve şube yöneticilerine başarılar dilerim.
Erinç Atilla
0 yorum / sen de yaz !:
Yorum Gönder