Galatasaray Medical Park Maçı
Ankara deplasmanından galibiyetle ile dönüp, İzmir'de fazla kalmadan Slovenya'ya yolculuğa çıktı takımımız. KRKA deplasmanından galibiyetle veya 23'ten daha az farklı mağlubiyetle dönmemiz durumunda grup liderliğini garantilemiş oluyoruz ve evimizdeki ilk turun son maçı olan Etha maçı gerçekten de bir antrenman maçına dönüşüyor. Öncelikle oyuncularımız başta olmak üzere, teknik heyetimiz ve Ufuk Hoca'yla şube yönetimimize başarılar diliyorum KRKA karşısında.
Hafta sonunda ise ARENA'da ligin tek yenilgisiz takımını ağırlayacağız; Galatasaray Medical Park İzmir'e gelmeden önce 4 Aralık'ta Trefl Sopot ile Eurocup maçları var fakat, o maçın da havası bizim Etha maçı gibi geçeceği için çok fazla önemsemiyorum. Son iki maçlarını Lokomotiv Kuban ve Beşiktaş gibi önemli ekiplere karşı oynadı Galatasaray Medical Park ve ortalama basketbolsever'den biraz daha dikkatli izledim. Bu iki maç hakkındaki naçizane görüşlerimi yazmak istiyorum.
Önceliğinde fikstür avantajından bahsedeyim. Galatasaray İstanbul dışında son maçını 21 Kasım'da oynadı, problemli bir şekilde gittikleri Lokomotiv Kuban deplasmanı. O tarihten İzmir'e gelecekleri 6 Aralık'a kadar (tahmin ediyorum bu tarihi sadece) hep İstanbul'da maça çıktılar (sırasıyla Mersin BŞB, Lokomotiv Kuban ve Beşiktaş). Biz ise 20 Kasım'da Güney Kıbrıs'tan 24 saat civarında süren bir yolculukla geri dönebildik, akabinde ARENA'da Banvit ile karşılaştık, yine ARENA'da Tofaş maçına çıktık, haftasonu Ankara deplasmanında Hacettepe Üniversitesi'ni yenip bugün Slovenya'ya gidiyoruz. Biraz daha mobil bir fikstürümüz var, her ne kadar yolculuklar çok uzun olmasa da, hiç yolculuk yapmamış bir takıma karşı dezavantajlı durumdayız fikstür açısından.
Lokomotiv Kuban maçından başlayayım. Galatasaray Medical Park grup liderliği için ciddi fark yapması gereken bir maça oldukça doğru başladı, topa inanılmaz baskı yaptılar ve Kuban'ın maça geç başlamasına sebep oldular, maçın başında skor 11-0 idi. Benzer savunma anlayışını Beşiktaş karşısında da uyguladılar ve farkın kısa sürede açılmasını sağladılar. Her ne kadar Ergin Ataman'ın takımları daha fazla hücum odaklı olsa da, Galatasaray Medical Park bu sene hücum organizasyonlarından ziyade savunması ile öne çıkan bir takım. ARENA'da taraftar faktörünün de önüne geçmek isteyeceklerdir o sebeple maça tam saha pres veya 3/4 saha pres ile başlayıp rahat oyun kurmamızı engellemeye çalışacaklarını düşünüyorum. Bu baskı altında kolay hatalar yapmamalıyız, zira Galatasaray Medical Park zaten rakiplerini yüksek top kaybına zorlayan bir ekip. Hücum tarafında ise orta mesafede şutu olan Ersin, Macvan ve NDong var. Özellikle Ersin ve Macvan'ın oldukça iyi pas yetenekleri de var. Bu sebeple bu iki oyuncuya double team yapmak biraz riskli olacaktır, dışardan rahat atışları sayıya çevirme potansiyeli yüksek oyuncuları var, ki çoğunun içeriye penetresi de kuvvetli. Bu sene Cenk Akyol dahi kariyerinin en iyi oyununu oynuyor Galatasaray Medical Park'ta. NDong'a boyalı alanda top aldırmıyor olmalıyız, zira kendisi özellikle de uzun kolları sayesinde çok rahat oynuyor boyalı alandı. Oyun seviyesi olarak pota altında Kuban'dan da Beşiktaş'tan da daha iyi takım olduğumuzu düşünüyorum bu sebeple pota altında sert savunma yapmamız gerekecek. NDong oyundayken, diğer uzun ile yapacakları ikili oyunları da bozuyor olmamız gerekiyor. Hawkins içeriye penetre ederken basketbol oyuncusundan çok bir amerikan futbolu koşucusu gibi giriyor fakat özellikle karşısında uzun oyuncuya denk geldiği pozisyonlarda topu potaya çok zorlayarak gönderebiliyor. Son zamanlarda performans olarak biraz aşağıdaydı, Beşiktaş maçıyla beraber geçen seneki seviyesine göz kırptı, Trefl Sopot maçında büyük ihtimalle Ergin Ataman ona daha fazla sorumluluk verip kendine güvenini yükseltmesini sağlayacaktır, tehlikeli bir oyuncu fakat durdurulamaz değil, maçın başında ona gerekli mesajı vermeliyiz.
Kuban'ın da Beşiktaş'ın da yapamadığı bir şey vardı sahada Galatasaray Medical Park'a karşı; ceza atışlarından faydalanmak. Sanırım Kuban bir elin parmakları kadar boş atıştan faydalanamadı, benzer şekilde Beşiktaş da kadro olarak derin bir rotasyona sahip olmadığı için, ceza atışlarını verimli kullanamadı. Bizim bu noktada avantajımız Diebler. Diebler'e yakın savunma yapacaklarını varsayarsak da, oyun kurucu dışında bir oyuncu ile ceza atışlarını rahat kullanıyor olmalıyız, bu noktada bugüne kadar bekleneni veremeyen Evren'in eski takımına karşı oyununu bir iki kademe yukarı taşımasını bekleyeceğiz ve Ümit Sonkol'un mismatch avantajını istatistik kağıdına yansıtmasını. Belki Ümit'e de özel önlem alacaklardır, bu durumda da bir üçüncü ismi çıkarmalıyız, ama bu isim son maçlarda potadan gittikçe daha uzaklardan şut deneyen Thomas olmamalı.
Beşiktaş bayağı bir hücumu Jerrells ile birebir oyun olarak kullandı. Dixon da oyun yapısı olarak Jerrells'a benziyor, birebir oyunda rahat adam eksiltiyor. Fakat Dixon'ın önemli bir avantajı var; saha görüşü. Jerrells maç sonunda sadece 1 asist yapmıştı ve üç veya dört tane topu ise hiç pas vermeden doğrudan şut olarak kullanmıştı. Bunlar Galatasaray Medical Park gibi iyi savunma yapan bir takıma karşı yanlış hamleler. Topu mümkün olduğunca çok dolaştırmalı ve doğru kişi ile şut kullanmalıyız. Daha önceki senelerde de gördüğümüz oyun kurucunun topu rakip sahaya taşıyıp hemen şut atması veya bir pas ile topu alanın kaldırıp şut atması gibi aceleci hücum seçenekleri bize galibiyeti getirmeyecektir.
Aminu'nun rebound'larda özellikle hücum rebound'larında biraz daha fazla savaşçı olması gerekecek. Sert savunmayla karşılaşacağımızdan daha fazla ikinci şansa ihtiyacımız olacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca Galatasaray Medical Park, hücum olarak çok dengeli bir takım değil. Bu sebeple maç içerisinde geri dönüşlere izin veren bir takım. Bunun için bizim de son düdük çalana kadar tam konsantrasyonu korumamız gerekiyor. Beşiktaş'a karşı iki defa 20'li farklara yaklaşan Galatasaray Medical Park'ın maçı sadece 4 sayı ile (hadi son 3'lüğü saymayalım 7 sayı ile) kazandığını düşünürsek, hücumdaki bu dengesizliklerini maçın içerisinde kalarak ve doğru savunma ile avantajımıza çevirip, kendilerine ilk yenilgilerini tattırabiliriz.
Beşiktaş da ARENA'ya 3 kupa şampiyonu ve Cumhurbaşkanlık Kupası sahibi olarak, ilk defa katıldıkları Euroleague'de Partizan ve Brose Baskets'i farklı yenen bir ekip olarak oldukça havalı gelmiş, taraftarımızın da etkisi ile boynu bükük ayrılmıştı. Bir benzeri Galatasaray Medical Park karşısında neden olmasın ?? Takımımızın 100% hatta 150% ile oynaması gerekirken, bizim de tribünden son düdüğe kadar desteği eksiltmemiz gerekiyor, ki bu konuda şüphem yok.
Rakibimizin izlediğim son iki maçı ile ilgili düşüncelerimi yazarken, henüz açıklanmamış biletler hakkındaki görüşümü de yazayım. Taraftar etkisinin tavan yapabilmesi için, daha önceki senelerde de denenen ve önemli bir kesimi küstüren 20 TL'lik bilet politikasından vazgeçilmesi gerekir. Hemen akabinde Pazar günü futbol maçımızın da olduğu düşünülürse, taraftarın önemli bir kısımı için 20 TL yüksek kalacaktır. Benzer durum deplasman tarafı için de geçerli. Beşiktaş maçı ile başlayan deplasman tribünü 50 TL uygulaması Fenerbahçe Ülker maçında da devam etmişti, çok büyük ihtimalle bu maçta da devam edecek. Fakat kesinlikle doğru bulmadığım bir uygulama.Umarım o politikadan da kısa sürede vazgeçeriz.
Erinç Atilla
Hafta sonunda ise ARENA'da ligin tek yenilgisiz takımını ağırlayacağız; Galatasaray Medical Park İzmir'e gelmeden önce 4 Aralık'ta Trefl Sopot ile Eurocup maçları var fakat, o maçın da havası bizim Etha maçı gibi geçeceği için çok fazla önemsemiyorum. Son iki maçlarını Lokomotiv Kuban ve Beşiktaş gibi önemli ekiplere karşı oynadı Galatasaray Medical Park ve ortalama basketbolsever'den biraz daha dikkatli izledim. Bu iki maç hakkındaki naçizane görüşlerimi yazmak istiyorum.
Önceliğinde fikstür avantajından bahsedeyim. Galatasaray İstanbul dışında son maçını 21 Kasım'da oynadı, problemli bir şekilde gittikleri Lokomotiv Kuban deplasmanı. O tarihten İzmir'e gelecekleri 6 Aralık'a kadar (tahmin ediyorum bu tarihi sadece) hep İstanbul'da maça çıktılar (sırasıyla Mersin BŞB, Lokomotiv Kuban ve Beşiktaş). Biz ise 20 Kasım'da Güney Kıbrıs'tan 24 saat civarında süren bir yolculukla geri dönebildik, akabinde ARENA'da Banvit ile karşılaştık, yine ARENA'da Tofaş maçına çıktık, haftasonu Ankara deplasmanında Hacettepe Üniversitesi'ni yenip bugün Slovenya'ya gidiyoruz. Biraz daha mobil bir fikstürümüz var, her ne kadar yolculuklar çok uzun olmasa da, hiç yolculuk yapmamış bir takıma karşı dezavantajlı durumdayız fikstür açısından.
Lokomotiv Kuban maçından başlayayım. Galatasaray Medical Park grup liderliği için ciddi fark yapması gereken bir maça oldukça doğru başladı, topa inanılmaz baskı yaptılar ve Kuban'ın maça geç başlamasına sebep oldular, maçın başında skor 11-0 idi. Benzer savunma anlayışını Beşiktaş karşısında da uyguladılar ve farkın kısa sürede açılmasını sağladılar. Her ne kadar Ergin Ataman'ın takımları daha fazla hücum odaklı olsa da, Galatasaray Medical Park bu sene hücum organizasyonlarından ziyade savunması ile öne çıkan bir takım. ARENA'da taraftar faktörünün de önüne geçmek isteyeceklerdir o sebeple maça tam saha pres veya 3/4 saha pres ile başlayıp rahat oyun kurmamızı engellemeye çalışacaklarını düşünüyorum. Bu baskı altında kolay hatalar yapmamalıyız, zira Galatasaray Medical Park zaten rakiplerini yüksek top kaybına zorlayan bir ekip. Hücum tarafında ise orta mesafede şutu olan Ersin, Macvan ve NDong var. Özellikle Ersin ve Macvan'ın oldukça iyi pas yetenekleri de var. Bu sebeple bu iki oyuncuya double team yapmak biraz riskli olacaktır, dışardan rahat atışları sayıya çevirme potansiyeli yüksek oyuncuları var, ki çoğunun içeriye penetresi de kuvvetli. Bu sene Cenk Akyol dahi kariyerinin en iyi oyununu oynuyor Galatasaray Medical Park'ta. NDong'a boyalı alanda top aldırmıyor olmalıyız, zira kendisi özellikle de uzun kolları sayesinde çok rahat oynuyor boyalı alandı. Oyun seviyesi olarak pota altında Kuban'dan da Beşiktaş'tan da daha iyi takım olduğumuzu düşünüyorum bu sebeple pota altında sert savunma yapmamız gerekecek. NDong oyundayken, diğer uzun ile yapacakları ikili oyunları da bozuyor olmamız gerekiyor. Hawkins içeriye penetre ederken basketbol oyuncusundan çok bir amerikan futbolu koşucusu gibi giriyor fakat özellikle karşısında uzun oyuncuya denk geldiği pozisyonlarda topu potaya çok zorlayarak gönderebiliyor. Son zamanlarda performans olarak biraz aşağıdaydı, Beşiktaş maçıyla beraber geçen seneki seviyesine göz kırptı, Trefl Sopot maçında büyük ihtimalle Ergin Ataman ona daha fazla sorumluluk verip kendine güvenini yükseltmesini sağlayacaktır, tehlikeli bir oyuncu fakat durdurulamaz değil, maçın başında ona gerekli mesajı vermeliyiz.
Kuban'ın da Beşiktaş'ın da yapamadığı bir şey vardı sahada Galatasaray Medical Park'a karşı; ceza atışlarından faydalanmak. Sanırım Kuban bir elin parmakları kadar boş atıştan faydalanamadı, benzer şekilde Beşiktaş da kadro olarak derin bir rotasyona sahip olmadığı için, ceza atışlarını verimli kullanamadı. Bizim bu noktada avantajımız Diebler. Diebler'e yakın savunma yapacaklarını varsayarsak da, oyun kurucu dışında bir oyuncu ile ceza atışlarını rahat kullanıyor olmalıyız, bu noktada bugüne kadar bekleneni veremeyen Evren'in eski takımına karşı oyununu bir iki kademe yukarı taşımasını bekleyeceğiz ve Ümit Sonkol'un mismatch avantajını istatistik kağıdına yansıtmasını. Belki Ümit'e de özel önlem alacaklardır, bu durumda da bir üçüncü ismi çıkarmalıyız, ama bu isim son maçlarda potadan gittikçe daha uzaklardan şut deneyen Thomas olmamalı.
Beşiktaş bayağı bir hücumu Jerrells ile birebir oyun olarak kullandı. Dixon da oyun yapısı olarak Jerrells'a benziyor, birebir oyunda rahat adam eksiltiyor. Fakat Dixon'ın önemli bir avantajı var; saha görüşü. Jerrells maç sonunda sadece 1 asist yapmıştı ve üç veya dört tane topu ise hiç pas vermeden doğrudan şut olarak kullanmıştı. Bunlar Galatasaray Medical Park gibi iyi savunma yapan bir takıma karşı yanlış hamleler. Topu mümkün olduğunca çok dolaştırmalı ve doğru kişi ile şut kullanmalıyız. Daha önceki senelerde de gördüğümüz oyun kurucunun topu rakip sahaya taşıyıp hemen şut atması veya bir pas ile topu alanın kaldırıp şut atması gibi aceleci hücum seçenekleri bize galibiyeti getirmeyecektir.
Aminu'nun rebound'larda özellikle hücum rebound'larında biraz daha fazla savaşçı olması gerekecek. Sert savunmayla karşılaşacağımızdan daha fazla ikinci şansa ihtiyacımız olacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca Galatasaray Medical Park, hücum olarak çok dengeli bir takım değil. Bu sebeple maç içerisinde geri dönüşlere izin veren bir takım. Bunun için bizim de son düdük çalana kadar tam konsantrasyonu korumamız gerekiyor. Beşiktaş'a karşı iki defa 20'li farklara yaklaşan Galatasaray Medical Park'ın maçı sadece 4 sayı ile (hadi son 3'lüğü saymayalım 7 sayı ile) kazandığını düşünürsek, hücumdaki bu dengesizliklerini maçın içerisinde kalarak ve doğru savunma ile avantajımıza çevirip, kendilerine ilk yenilgilerini tattırabiliriz.
Beşiktaş da ARENA'ya 3 kupa şampiyonu ve Cumhurbaşkanlık Kupası sahibi olarak, ilk defa katıldıkları Euroleague'de Partizan ve Brose Baskets'i farklı yenen bir ekip olarak oldukça havalı gelmiş, taraftarımızın da etkisi ile boynu bükük ayrılmıştı. Bir benzeri Galatasaray Medical Park karşısında neden olmasın ?? Takımımızın 100% hatta 150% ile oynaması gerekirken, bizim de tribünden son düdüğe kadar desteği eksiltmemiz gerekiyor, ki bu konuda şüphem yok.
Rakibimizin izlediğim son iki maçı ile ilgili düşüncelerimi yazarken, henüz açıklanmamış biletler hakkındaki görüşümü de yazayım. Taraftar etkisinin tavan yapabilmesi için, daha önceki senelerde de denenen ve önemli bir kesimi küstüren 20 TL'lik bilet politikasından vazgeçilmesi gerekir. Hemen akabinde Pazar günü futbol maçımızın da olduğu düşünülürse, taraftarın önemli bir kısımı için 20 TL yüksek kalacaktır. Benzer durum deplasman tarafı için de geçerli. Beşiktaş maçı ile başlayan deplasman tribünü 50 TL uygulaması Fenerbahçe Ülker maçında da devam etmişti, çok büyük ihtimalle bu maçta da devam edecek. Fakat kesinlikle doğru bulmadığım bir uygulama.Umarım o politikadan da kısa sürede vazgeçeriz.
Erinç Atilla
0 yorum / sen de yaz !:
Yorum Gönder