12 Şubat 2012 Pazar

Yönetim?

Basketbol yönetimi bugün kimin yönetimiydi? Paranın mı, taraftarın mı? Kusura bakmayın ama bu sene öyle bir gözden düşüyorsunuz ki, isterseniz kupalarla donatın müzeyi, taraftar sizin yaptıklarınızı unutmayacak. Karşıyakalılığın sadece başarıyla alakalı olmadığını, Karşıyakalılığın kültürünü yaşatmanız gerektiğini ne zaman anlayacaksınız? Bizler başarı falan istemiyoruz, bizler Karşıyakayı düşünen, bu taraftarı düşünen yönetimi istiyoruz.. Bugünkü maçtan sadece bazı noktalara değeneceğim. Kararı siz verin, bugün taraftar sizin hakkınızda ne düşündü?

Gişe : Bu maça yoğun bir ilgi olacağı bir hafta önceden belliydi. Sonuçta kötü bir takım var ve karşımızda ligin güçlü ekiplerinden Galatasaray'ı yenersek moral olarak düzelecek, yolumuza devam edebileceğimizi bilen bir taraftara sahipsiniz. Bu taraftar bu maçı önemseyecek ve gelecekti, geldi de. Peki gişelerde ne yaşadı? 4.000 kişilik taraftara 90 santime, 30 santimli bir tek dikdörtgen cam içerisinden, tek kişiyle bilet satmaya çalıştın. 2. periyodda maç biletini alanlar, içeri girenler vardı. 4.000 kişiye tek bir adamın bilet satabileceğini nasıl düşündünüz?

Giriş : Asıl facialardan birisi daha. Gişeden bileti alabilirseniz kendinizi şanslı sanmayın. Bir de stada girerken o çetrefilli yollarda bir savaş vermeniz gerekiyor. 10 saniyede tek bir insan alan kapıda kuyrukta bekliyorsunuz. Zaten sıra ilerlemiyor, milimetrelerle öne doğru kayıyorsunuz sadece. 3 tane girişimiz varken, diğer girişimiz neden hiç açılmıyor. Aslında 2. girişin açıldığına bile dua edelim de.. 3 tane girişimiz var, neden 2 giriş açıyoruz, 3. girişi açmak size ne kaybettiriyor? Yeri geliyor bir giriş açıyorsunuz bin kişi tek kapıdan girmeye çalışıyor, 3 girişi açmak bu kadar mı zor? Biletinizi gösterip içeriye girdiğinizde, nerden geldiğini bilmediğiniz özel güvenlikler, ters bir durumda laf anlatsanızda anlamayan polisler. Hatta maç sonunda voleybol maçına kalacağız, bu voleybol maçı tek bilet dediğinizde çok ağır küfürlerle sizi arenadan atmak isteyen polisler bunlar. Sen bana küfredemezsin deyip amirine söylediğinizde amirinin yanında, amirim ben öyle bir şey yapmadım diyecek kadar da korkak ama. Siz yöneticiler ise bu olayları sadece izlediniz. Yüzümüze baka baka izlediniz ve hiç bir şey yapmadınız.

Tribünler : Eğer sen Karşıyaka'nın yöneticisiysen, ağırlığını koyup deplasman tribünü için ayırdığın yer kadar bilet basacaksın, bilet bitmişse gelen kim olursa olsun geri göndereceksin. Bugünkü gibi deplasman tribünü taşınca para için pota arkasının bir kısmını daha vermeyeceksin. Güvenlik ne derse desin, bu salonun kuralları var. Sen istemediğin sürece oraya fazladan bir kişi girmemeli. Sen tribüne almayacaksın, güvenlik ne derse desin. Devre arasında sigara içmek için açılan kapıları açacaksın bir zahmet. Açmıyorsan da 4.000 kişi içinden sigara içen taraftara laf atmana gerek yok, sen sigara içilecek yerleri açmazsan malesef taraftarda koridorda içer sigarasını.

Kusura bakma yönetim, uzun süredir çok güzel yönettiğin basketbol şubesinde bugün çok yanlış kararlar verdin, taraftarına bütün maçı zindan ettin. Ne olursa olsun bu kulübün taraftarından başka kimsesi yok, lütfen bunu unutmayın.

11 Şubat 2012 Cumartesi

Futbolun Adaleti

Bir maçta bu güzel gidişin duracağını biliyorduk. Bir maçta puan kaybedecektik. Bu güzel top oynayan takım bir maçta kötü performans sergileyecekti. Fakat o maçın Kasımpaşa maçı olduğunu hiç tahmin etmiyordum. Evet, güçlü bir takım, ligin ikincisi bir takım. Güçlü forvetleri, sağlam fizikli, top geçirmeyen defansları var. Fakat ne olursa olsun Kasımpaşayı evimizde yeneceğimizi, hem de farklı bir skorla yeneceğimize inanıyordum. Kim ne derse desin Karşıyaka'dan bahsediyoruz işte, sağımız solumuz belli olmuyor.. Yendiğimiz zaman ilk 2 hevesi olan herkes, iyice ilk 2'ye kitlenecekti. Fakat malesef bu dakikadan itibaren ilk 2 şansımız bitti. Garantilediğimiz play-off'u ise buradaki sonuç ne olursa olsun hala garantilemiş bir şekilde devam ettirdiğimizi düşünüyorum.
Taha'nın sahada hiç gözükmemesi, Şaban'ın topla buluşmaması, Fatih Şen'in hatalı topları derken 1-0'lık mağlubiyetle ayrıldık Alsancak Stadından. Yalnız bana göre bugünkü skorun en fazla suçlusu taraftardır. Ben bir takımın ilk defa bu kadar baskı altına alındığını gördüm. Resmen takım, tribündeki sesler yüzünden rahat top oynayamadı. Cihan sağdan koşuyor önü bomboş tüm tribün koooş diye bağırıyor. Tabi bir futbolcuyu düşündüğümüzde 10 bin kişinin farklı anlarda koş demesini anlayamaz. Ona bu ses kuru gürültü olarak gidiyor ve hemen önü boş olmasına rağmen istemsiz olarak koşuyu kesip sağına soluna bakıyor, boşta bir adam mı var diye bakıyor. Veya başka bir oyuncu kafasında oyunu kuruyor, bu planı tam uygularken binlerce kişi pası şuraya at, şut çek, koş diye bağırıyor, oyuncunun kafasındaki tüm oyunu siliyor. Evet bunlar profosyonel futbolcu etkilenmezler belki ama neden Çarşı grubuyla tezahürat yapmak varken, topçulara bu kadar sarıyoruz. Kapalı solda sette duran kişiler de en az sizin kadar bu takımı seviyor, sizden tecrübe olarakta fazlaları var, onlar böyle bağırmak, küfretmek yerine tezahüratlarla takıma destek çıkıyorlarsa siz buna neden uymuyorsunuz?

Bir de en kötü noktalardan birisi. O kadar diyoruz, küfür etmeyelim cezamız kapanacak, tüm hafta sitelerden yayın yapılıyor, 90+3'te bir gol yiyoruz, Kasımpaşalılar gole sevindi diye sahaya çakmaklar fırlatıyoruz, oturduğumuz koltukları kırıyoruz. Durduğun, oturduğun yerdeki koltuğu kırmak senin heyecanını da geçirmez, atılan golü geri de çevirmez. O koltuğu kırman sadece kulübe para cezası olarak dönerek, hatta atılan çakmaklarla birlikte saha kapatmaya kadar gider. Sen o koltuğu kırarak " ben takımımı çok seviyorum, nasıl üzülüyorum " imajını vermeye çalışıyorsun belki ama, o koltuğu kırarken o sözde çok sevdiğin takıma hem maddi hem manevi açıdan çok fazla zarar veriyorsun. Lütfen, şu son paragrafı bir kere daha okuyun ve düşünün. Biraz daha kulübünü düşünen, biraz daha kulübüne destek çıkan taraftarlar olalım. Gereken herşey gerektiği zaman yapılıyor zaten, gereksiz hareketler sadece bizi geriye götürüyor..

7 Şubat 2012 Salı

Bilet Politikası

Bugün açıklanan bir haber ile bir taraftan mutlu, diğer yandan mutsuz oldum. Haber bilet fiyatlarıyla alakalı. Yönetimimiz, bilet fiyatlarının bu sezonun sonuna kadar açık tribün 5 TL, kapalı tribün ise 10 TL olarak sabitleneceğini açıklamış.. Gelelim çift taraflı duygularımın neden olduğuna..
İlk olarak bu haber sevindirici. Çünkü yönetim artık taraftarın farkında, yönetim artık süperlige daha yakın olduğumuzun, süperlige çıkmak istiyorlarsa en büyük destekçilerinin biz, yani Çarşı grubu olduğunun farkında. Bu yüzden artık işin maddi durumunu bir kenarıya itip, taraftarı arkasına alacak, daha fazla taraftar ile sadece süperlige kitlenecek bir takım düşüncesi içine girdiklerini anlayabiliyoruz. Bu taraftar tarafından, camia tarafından çok sevindirici bir haber. Örneğin; Kasımpaşa maçı Alsancak Stadında olursa balkon bile büyük ihtimal dolacaktır. Böyle dolu bir staddaki baskıyla içerideki maçlardan 3 puanı çıkarmak çocuk oyuncağı olacak bizim için..

Fakat gelelim kötü yanına. Kulüp olarak hala yönetilemiyoruz. Hala yönetim olarak sıkıntı yaşıyoruz, profosyonel bir kulüp gibi malesef yönetilemiyoruz. Kombine satışlarımızda eğer düşüklük yaşanıyorsa en büyük sebebi budur. Kombineler satışa çıktığı zaman yönetimden kapalı tribün bütün sezon boyunca 30 TL, açık ise 15 TL olacak dendi, herkes kombinesini bu fiyatlara güvenerek aldı. Şimdi önümüzde koskoca bir ikinci yarı var ve sen 30-15 TL dediğin fiyatları, 10-5 TL'ye çekiyorsun. Gelecek sezon, bu sezon kombine alan insanların çoğunu malesef kaybediyorsun. Çünkü her sene bu olay yapıldığı için insanlar artık, bilet fiyatları nasıl olsa düşecek, kombine almaya ne gerek var diye kombine almamaya başlıyor. Git gide kombine satışımızın düşmesinin en büyük sebebi bu. Fiyatları düşürme demiyorum, düşür, ama en azından bu kadar düşürme. Ya da sezon başlarken bu kadar yüksek fiyatlar belirleme. İki fiyatın ortasını bulmak en kolay şeylerden biriyken hem camiayı, hem ekonomik geliri, hem takımı zor durumu sokuyoruz. Bu kadar kolay bir olayı umarım bir dahaki sezon düşünürüz ve sağlıklı bir bilet politikası ile yola çıkarız..

5 Şubat 2012 Pazar

Karşıyaka Geliyor!

Sezon başladı.. İlk maçı hatırlıyorum, Adanaspor. Top yapamayan, top süremeyen, şut çekemeyen bir Karşıyaka. Reha Kapsal kulübede, sadece eli kolu bağlı. Taraftarlar gergin. Ardından gelen mağlubiyetler.. Bir tek Göztepe beraberliği için sevinen taraftar.. Sene başındaki gümbür gümbür geliyoruz seslerinden sonra geriye kalan sadece kuru bir sessizlik. Her maça giderken mutsuzluk, umutsuzluk.. Ama yine her maç gırtlaklarını yıkana kadar bağıran bir taraftar grubu.. Biliyoruz, bir yerde bir şeyler değişecek. Ama sadece bekliyoruz, elimizden başka bir şey gelmiyor..

100. yılımızda bunu mu yaşayacaktık soruları.. Neydik, neler düşündük, ne olduk.. Takım kötü, tribün umutsuz, camia sessiz. Ama bir şeyler oldu. Reha Kapsal gitti, bir kaç ek transfer geldi.. Antremanlarda yepyeni bir takım havası. Teknik kulübede bu takımı en iyi yere getirmeye çalışan bir Bank Asya hocası Mustafa Uğur. Kalede Bülent. Forvette Şabanımız. Sağ tarafta durdurulamayan bir Agbetu. Top geçirmeyen, topu bırakın adam geçirmeyen bir Taha. Oturmuş bir defansta arkamıza bakmamıza bile gerek bırakmayan güvenilir isim Ufukhan. İlk yarıdaki kötü topuyla alakası olmayan, kaliteli bir Ahmet Burak. Yepyeni, kaliteli bir transfer Oliver. Bu lige 3-4 gömlek büyük olan, bu ligin en büyük top cambazlarından birisi Bülent Kocabey. Ve o isim. Büyük Karşıyakalı, büyük topçu Cihan! Bu isimler sahadayken tribünler nasıl? Her maça coşkuyla giden, tribünde bağırırken, sokaklarda, parklarda içerken yüzü gülen bir taraftar! Büyüklüğünü hissettiğimiz o taraftar grubumuz Çarşı yine tribünde..

İkinci yarı başlıyor. Antep'te yenebileceğimiz, çok iyi top oynadığımız maçta zemin yüzünden alınan kötü bir beraberlik. Daha sonrası ne mi? Adanaspor, Göztepe, Elazığ karşımızda duramıyor. Takım öyle bir özgüvenle oynmaya başlıyor ki karşımızdaki rakipler kendi yarı sahalarından çıkamıyorlar. Hep bastırıyoruz, hep gol atıyoruz. Son 8 maçta, 6 galibiyet, 1 beraberlik ile oynuyoruz.. Son 5 maçtır gol yemiyoruz.. Son 5 maçta 6 gol atıyoruz. İkinci yarıyı kapatırken düşme ihtimalimiz bile bulunurken, bugün Elazığ galibiyetini aldıktan sonra, bugün önümüzdeki fikstürü elimize aldığımızda ilk 2 şansımız çok fazlayken, play-off'a kalmayı matematiksel olarak olmasada kafamızda garantiliyoruz.. Bu takım öyle bir saldırıyor ki bizi durduracak bir takım yok!

Öyle bir geliyoruz ki..
Duymayan kalmayacak.
#karsiyakageliyor

Basketbol'da Çöküş

Basketbol takımımız bizi bu sene en mutlu eden şubeydi aslında. Hatta 10'da 10 yaparak, büyük bir başarıya imza atmışlardı kendileri bu sene. Kısıtlı bütçeye rağmen Karşıyaka aşkıyla oynayan bir şubeydi. Son 3-4 maçtır malesef bu heyecanı, bu isteği, bu hırsı göremiyoruz takımdan. Seri halinde gelen büyük başarıdan sonra, takım sert bir şekilde düşüşe geçti malesef. Banvit'e yenilmemiz ve Banvit sonrasındaki Euro Challenge maçındaki yenilgimiz tamamiyle bedavaya verdiğimiz maçlardandı. Her iki takımdan da farklı galibiyet almamız gerekirken basit ve anlamsız bir oyunla maçları verdik..

Nedense tüm oyunculardan önce eleştirilen ilk isim koç Hakan Demir bu sene. Evet iyi bir koç, evet bizim belki Avrupaya gitmemizde etkili bir sebep, evet belki takımı çok iyi idare ediyor, çok iyi tanıyor. Ama bazı hamlelerini tribünlerde sadece ağzınız açık, şaşkın bir şekilde izlemek zorunda kalıyoruz. Bazen son saniyeye kadar mükemmel götürdüğü maçı, son saniyedeki değişik oyun stiliyle berbat edebiliyor. En son avrupa maçından örnek vermemiz gerekirse, son topu kullanıyoruz, bir iki sayılığa ihtiyacımız var ve koç Hakan Demir, takımda eli düzgün bir kaç basketbolcu varken gidiyor, o en baskılı anda, daha 1992 doğumlu olan takımın en genç oyuncusu Onur Kentli ile sayı bulmaya çalışıyor. Bazen basketbolun vazgeçilmezi olan son saniye foullerini Hakan Demir değil, tribünlerden biz söylüyoruz bu foulleri yaptırtıyoruz..

Basketbolculara gelecek olursak. Bana göre, bu takımın en iyi basketbolcusu tartışmasız Jovo'dur. Bana göre Jovo'da bir basketbolcu fiziği yok. Öyle çok ekstrem bir basketbol oyunu da yok. Fakat nasıl yapıyorsa takımın en skorer ismi olmayı, takımı en çok ayakta tutan, gaza getiren isim olmayı çok güzel başarıyor. Alper'i çoğu kişi beğenmese de benim takımda beğendiğim isimler arasında. Özellikle geçen seneki kötü performasından sonra bu sene çok daha güzel bir basketbolla karşımızda. Attığı üçlükler bir çok maçta takıma büyük katkı yaptı. Birkan'ı zaten artık yazmaya gerek yok diye düşünüyorum. Bu takımın taraftarla arasında en büyük bağı oluşturan, Karşıyakayı bizim gibi sevdiğine inandığımız birisi. Basketbol zekasına, oyun stiline laf atacak adam basketboldan pek anlamıyordur. Birkan-Furkan ikilisini izlerdik, şimdi sadece Birkanımız var bizim için..

Bu kötü gidişata ne zaman dur diyeceğiz merak ediyorum ama bu haftalar artık dur dememiz lazım. Yoksa lig de elden gidecek, Avrupa'da.. Zorlu rakiplerimiz yok, ligde en zor rakipleri içerde karşılayacağız. Avrupa'yı konuşmaya gerek yok, biraz ciddiye alsak kupayı almamız hiç zor değil..

1 Şubat 2012 Çarşamba

İnandık, Kazandık!

29 Ocak günü Atatürk stadında hayatım boyunca görmek isteyebilceğim bir sahneyi gördüm. Göztepe maçından galip olarak ayrıldık. Hem saha da, hem tribünde sağladığımız üstünlük ile 2.500 Göztepeliyi mutsuz, huzursuz evlerine yolladık.. Tribünde üstünlük sağladık diyorum, bazılarınız meşale şova aldanıp, nasıl bir üstünlük diyebilir bunu sadece tek bir paragrafta açıklayacağım..
İlk önce futboldan konuşalım. Bloga yine uzun zamandır yazı girmediğim için futbol konusunda genel olarak bir bilgi vermek istiyorum. İkinci yarı çok başka bir Karşıyaka var. Antep karşısında muhteşem bir top oynayıp, saha şartları yüzünden sonuç alamayan, Adana'da vasat bir top oynayıp, biraz şans yardımıyla 3 puanı alan, Göztepe maçında karşılıklı vasat oyun oynayıp, kadro kalitesi farkı ile 3 puanı alan bir Karşıyaka..

Göztepe maçında tamamiyle Bank Asya futbolu oynandı diyebilirim. Her iki takımda futbol adına pek bir şey yapmadı, sadece gol olsunda nasıl olursa olsun mantığıyla oynadı.
Cihan takıma geldiğini son 3 maçta o kadar belli ediyor ki, gerek saha içi futboluyla, gerek takıma yaptığı abilikle takımı toparlayan isimlerden.

Tabi tüm Karşıyakalıların da söylediği gibi, bu sene yapılan bir transfer bizi çok daha fazla heycanlandırıyor.. Bülent Kocabey. Göztepe maçında ve Adana maçında oyuna girdiği andan itibaren tek bir tane hatası olmadan, o kadar güzel top oynuyor ki. Bu adamın değerini iyi bilmezsek, bırakalım oyuncu aramayı zaten. Süper ligde herhangi bir takımda çok iyi iş yapacak bir adamı kadromuza katmışız, bari bu adamı değerlendirelim. Verdiği paslar, çektiği şutlar, attığı çalımlar.. Resmen rakiple dalga geçer gibi top oynuyor..

Bu maçın tartışmalı bir diğer ismi yine Bülent Ataman.. Çok iyi bir kaleci, bu maça çıkmadan önce de çok büyük kaygılarım vardı, kendisinin geçmişinde oynadığı takımlar yüzünden bu maça asılmayacağına dair. Ama resmen bu maç kalbiyle oynadı, bir çok insanı şaşırttı. Çok güzel kurtarışlar, çok güzel bir hırs örneği.. Bülent ne kadar iyi kaleci olursa olsun, geçmişte bizim tribünümüzle hep uğraşan bir isimdi. Bu yüzden tribünde hala bazı sesler çıkıyor Bülent ile ilgili. Bu durumun sonu nereye gidecek şimdilik hiç bir fikrim yok.

Taha Yalçıner zaten artık konuşmaya gerek yok. Belki bu ligin en iyi isimlerinden. Yapması gereken işi eksiksiz yapıyor, topu kapıyor, pasını veriyor. Takımın arkaya güvenmesinde en büyük rol oynayan isimlerden birisi. Uzun sürede Karşıyaka'da oynaması da onu oyuna çok daha iyi motive ediyor. Bu sene her Karşıyakalının sahada görmek istediği ruh halini yansıtan bir oyuncu..

Şaban bu maç çok fazla gol kaçırdı, girdiği net pozisyonları gole çevirse belki 3-4 fark atarak bu maçtan galip ayrılacaktık. Yine de Şaban bu maçlık olmasa da, diğer maçlarda güzel futboluna devam edecektir..

Ahmet Burak Solakel'i en çok beğenmeyen isim olsam da ikinci yarıda takımın en iyi isimlerinden birisi diyebilirim. Ufukhan ile çok güzel kale önünü koruyorlar. Ufukhan zaten iyiydi fakat Ahmet Buraktaki gelişme gözlerden kaçmıyor..
Kısa kısa futbol özetinden sonra gelelim tribünlere.. Yaklaşık 24 bin taraftarımıza karşı 4 bin Göztepe taraftarı vardı stadda. Her şey güzel başlamıştı, sabah olan bir kaç kovalama, Göztepelilerin karakola sığınması dışında hiç bir olay yaşanmadı. Bu olayı da açık açık buradan söylüyorum çünkü dün akşam facebook üzerinden Antep deplasman dönüşü kaza yapan otobüsümüzdeki taraftarlarımızın fotoğraflarını koyup " onları biz dövdük " diyebilecek kadar düşmüş taraftarları olan bir grubun ne olduğunu buradan söylemek istedim. Çok daha iyi bir tribün yapabilirdik. Fakat o güne bağlı olarak belirli bir kaç sorundan ötürü tribünde fazla bağıramadık. Yine de çok güzel pankart şovumuzu yaptık. Yaktıkları 30-40 meşalenin fiyatı en fazla 400-500 lira. 500 lirayı vererek yakılan meşalelerle, tribün şovu olamaz. Bu sadece uzun süredir meşale yakılmadığı için, meşaleye duyulan özlem sonucu güzel gözüken bir olay oldu. Bugün amatör liglerdeki kulüpler bile 400-500 lira bulup böyle bir şov yapabilir, bu yüzden bu kadar büyütülcek bir şey yok. Fakat 350 metrekarelik pankart yapmak, 60-70 metrelik set pankartı yapmak, 89 adet sopalı pankart yapmak, 70'den fazla büyük bayrak yaptırmak, bunların içeri sokulup, organizasyonunun organize edilmesi, ve bunların hepsini büyük bir başarıyla tamamlamak bir tribün şovudur. Bu yüzden bizim içimiz rahat, biz şovumuzu yaptık, gerçek tribüncüler tribünde kimin kazandığını söylüyorlar zaten..


Bir de tribün demişken, dünya'da bir ilk olduğumuz, dünya taraftarlarına örnek olduğumuz bir şeyi daha küçükçe açıklayayım. QR Code şeklinde kodlanmış küfürlü bir pankartı içeriye sokmak herkesin aklına gelecek iş değildir. Bu kadar yaratıcı bir Karşıyaka taraftarını şu anda tüm Dünya konuşurken bazıları malesef hala yaktıkları 35-40 meşaleyi konuşuyor. QR Code olayını 40'tan fazla yabancı basın sitesi, yerel gazetelerimiz yazdı. Bununla da gurur duyuyoruz, yine dünya taraftarlarına örnek olabilecek bir taraftar olduğumuzu herkese kanıtlamış olduk.. QR Code, sağ taraftar gördüğünüz beyaz pankart üzerindeki kodlardır. 9 dilde Oro... Göztepe yazıyor bu kodlamada..

ÜST TARAFA DÖN