30 Aralık 2015 Çarşamba

Kongre Yorumları

Öncelikle şunu söyleyeyim, dün yapılan kongreye sadece havayı koklamak ve görüşemediğim arkadaşlarımla görüşmek maksadıyla gittim. Oy kullanma gibi bir düşüncem yoktu, ve kullanmadım da. Gözlemlediğim kadarı ile, 6 sandık olması, oy verme işlemlerinin hızlı olmasını sağlamış. Daha önceki kongrelerde gece geç saatlere kadar başlayamıyorduk oy vermeye, burda aynı saatlerde sandıklar kapanmıştı bile. Daha dostane ve daha düzenli bir kongre oldu kesinlikle. Bu yönde adımlar atmış olmamız sevindirici, umarım kongre sürecimizin iyileşmesi devam eder.

Gelelim sonuçlara;

Sandık 1
Fatih Diniz:52
Mutlu Altuğ:50

Sandık 2
Fatih Diniz:53
Mutlu Altuğ:43

Sandık 3
Fatih Diniz:47
Mutlu Altuğ:35

Sandık 4
Fatih Diniz:82
Mutlu Altuğ:56

Sandık 5
Fatih Diniz:66
Mutlu Altuğ:75

Sandık 6
Fatih Diniz:62
Mutlu Altuğ:97

Şimdi bu sonuçların bana söyledikleri başlıklar şu şekilde;


  • Son bir kaç seçimdir çıkartılan "xxx adet çakma oy var" söylentisi tamamen çökmüştür, bu seçim için konuşulan rakam 400 blok oy yaratıldığı yönündeydi Mutlu Altuğ için, toplam geçerli oy rakamı 718, önceki seçimlerle paralel.
  • Son iki sandığın daha sonradan üye yapılan kişilerden oluştuğu ve bu kişilerin ağır bir şekilde Mutlu Altuğ için oy verdiği açık. Tribünde ve daha önceki seçimlerde görmediğimiz bu insanların kimlerin referansı ile üye yapıldığı araştırılmalı ve açıklanmalı. Açıkçası hiç bir şekilde "blok oy yaratımına" imkan verilmemesi gerekir, ve elbet kongre üye sayısının arttırılması da hedeflerimiz arasında. Birbiriyle çakışan bu iki durum için gerekli birimlerin (Divan Kurulu mudur, Sicil Kurulu mudur bilmiyorum) insitayif alması gerekiyor.
  • 3 ve 4 numaralı sandıklarda Taraftar Derneği'nden üyelerin çok olduğunu biliyoruz. Taraftar, daha önceki açıklamalarında olduğu gibi açık bir şekilde Fatih Diniz'i desteklemiştir.
  • Daha eski üyelerin olduğu ilk iki sandıkta ise, daha önce 2 seçim kaybetmiş Mutlu Altuğ'un, çok uzun süreler görev almış, iki dönem başkanlık yapmış Fatih Diniz'in çok arkasında yer almamış olması, Fatih Diniz için iyi analiz edilmesi gereken bir gerçek. Başkan adayları konuşma yaparken orada değildim fakat bu sonuçların bir sebebi listesindeki isimler olabilirken (Galatasaray tribününden fotoğraf koyan birisinin bizim yönetim kurulumuzda ne işi olabilir), söylemleri ve ortaya koyduğu kısa vadeli hedefleri de olabilir, Demek ki camianın eskileri, bunları çok beğenmemiş ki, nispeten ortada bir duruş sergilemişler.


Dün akşam twitter hesabımdan yazdığım hızlı yorumda, geçerli oy rakamının 800 civarında olması durumunda farkın 50'den az olacağını yazmıştım ve Taraftar Derneği'nin üyeleri ile dışardan üye olanların farkının sonucu etkileyeceğini. Bu iki yorumum da kendisini kanıtlamış oldu.

Bir sonraki kongreye kadar kritik bir viraj var; futbol takımının ligde kalması, kaynak yaratan Erdal Acar ile bağların güçlendirilmesi ve resmi bir zemine dayalı ilişki oluşturulması, başta stad olmak üzere tesisleşme, basketbol takımı için takviye yapılması adına kaynak bulunması ve en az bunların toplamı kadar önemli olan camiadaki bölünmüşlüğün ortadan kaldırılması. Son 10 yılda ne yazık ki ülke olarak çok kutuplaştık. Yaşadığımız ülkenin bir parçası olarak da bunu camia içerisinde, uzun aradan sonra yapılan ilk alternatifli seçim olan Cihan Büyükoral ile Azat Yeşil'in yarıştığı seçimden beri yaşıyoruz. Bir gün öncesine kadar birbirine saygı duyan insanlar, birbirlerinden nefret eder oldu, birbirlerinin arkasından konuşur oldu, birbirlerini görmezden gelir oldu...Biz düşündüğümüzün aksine çok geniş bir camia değiliz, bizbizeyiz...O sebeple kırgınlıkların ve bölünmüşlüklerin son bulması, "saha dışı" faktörü olarak kulubümüz için çok önemli olacaktır...Bu iş için Fatih Diniz benim gözlemlediğim en doğru isimdir, ve hiç da sakin olmayacak olan ajandasında umarım zaman ve kaynak ayırabiliyor olur bu konuya...

Seçilen yönetim ekibine sonsuz başarılar...


Erinç Atilla

19 Aralık 2015 Cumartesi

Hayallerimiz Vardı...

Elbet bahsedeceğim, Ufuk Hoca sayesinde yaşadığımız hayallerimiz değil...Biraz daha makro boyutta...

Bugün 19.12, Dünya Karşıyakalılar Günü...Belki daha coşkulu bir yazı yazmak gerekirdi fakat, hazır kongreye de gidiyorken biraz daha gerçekçi yazmak istedim...

Linkteki yazıyı dikkatli okuyun...Yazının tarihi 5 Ocak 2012...Son maçta kümede kaldığımız sezonun ortası...Yazının ana konusu, Selçuk Yaşar'ın 2004 yılında dönemin kulüp başkanı Levent Aziz Güngil'e verdiği "Karşıyaka...Yıl 2012...Süper Spor Kulünü" başlıklı çalışma...Bir bakıma vizyon paylaşımı...Neler yazmış Selçuk Yaşar o belgede;

  • 10 branşta faaliyet.- 2012'de de yoktu, bugün de yok
  • En az 3 branşta şampiyonluluğa oynanması. - 2012'de yoktu, bugün elimizde sadece basketbol takımımız var
  • Çiğli Selçuk Yaşar Kampüsü. - 2012'de de yoktu, bugün de yok
  • Yamanlar Futbol Kampüsü. - 2012'de de yoktu, bugün de yok
  • Marina ve Yelken Tesisleri. - 2012'de de yoktu, bugün de yok
  • Bostanlı Plajları. - 2012'de de yoktu, bugün de yok
  • Lokal ve Tenis Tesisleri. - 2012'de de yoktu, bugün de yok
  • Bostanlı Yüzme Havuzu. - 2012'de de yoktu, bugün de yok
  • Mavişehirde’de 20 bin kişilik stat. - 2012'de de yoktu, bugün de yok
  • Mavişehir’de 5 bin kişilik salon.- Universiade ve Ahmet Priştina sağolsun var.
  • Yalı Tesisleri’nin tapusunun alınması. - Tapuyu geçtim, tesisler yıkıldı, stad olduktan sonraki hukuki durum muallakta.
  • KSK Tv. - Bu isme sahip facebook hesabı dışında bir şey yok.
  • Borsada halka arz. - 2012'de de yoktu, bugün de yok
  • KSK Heykeli. - 2012'de de yoktu, bugün de yok, ama Cevat Durak sağolsun pelikanlar var.
  • Ülke çapında mağazalar. - Kısmen var diyebiliriz, online satış yapan KSK Store mevcut.
  • Asım Ligleri’nin başlatılması. 2012'de de yoktu, bugün de yok


Kısacası TÜSİAD'ın kurucularından, ülkemizin önemli işadamlarından Selçuk Yaşar'ın 2004'te koyduğu vizyon hedeflerinden, 2012'de de sınıfta kalmıştık, 2015'te de değişen bir şey yok...Bu istikrarda(!) emeği geçenlere teşekkürler...Bakalım önümüzdeki 11 seneyi, 2004'te konuşulanların kaç tanesini hayata geçirerek yaşayacağız...


Erinç Atilla

17 Aralık 2015 Perşembe

Eurocup'a Dönüş

Yarın oynayacağımız Stelmet Gora maçı ile beraber Euroleague'e veda edip, geçtiğimiz sezon Çeyrek Final'de Gran Canaria'ya elendiğimiz Eurocup'ın yolunu tutuyor olacağız. Şanslıyız ki, Ufuk Hoca'nın da bahsettiği uyum sorunu yaşamamız sebebi ile oyuncu değişikliğine giderken, Eurocup maçları 5 Ocak'ta başlıyor olacak.

Stemlet Gora maçı her ne kadar Euroleague maçı olsa da, aslında iki Eurocup takımı arasında geçiyor olacak. Zaten geçtiğimiz sezon da Eurocup'ta rakibimiz olarak karşımıza çıkmışlardı. Her ne kadar her iki takım da Eurocup'a gidiyor olsa, maçın sonucu grup sıralamasını bildireceğinden oldukça önemli olacak. Nedenini kısaca şöyle anlatayım.

Eğer Euroleague grubumuzu beşinci olarak bitirirsek, Eurocup'ta K Grubu'na düşüyor olacağız, Rakiplerimiz; Dolomiti Energia Trento, Grissin Bon Reggio Emilia ve Trabzonspor.Bu üç takım da Eurocup takımı olduğu gibi, Dolomiti Energia Trento ilk turda 7 galibiyet, 3 mağlubiyet, Grissin Bon Reggio Emilia 6 galibiyet 4 mağlubiyet, Trabzonspor ise 5 galibiyet 5 mağlubiyet aldılar. Bu takımlar arasında kadrosu ile bir adım önde olan takım Reggio Emilia. Aradori ve Lavrinovic fark yaratan oyuncular olarak göze çarpıyor. Bu ikiliye destek olan bir diğer oyuncu da Amedeo Della Valle. Energia Trento'ya baktığımızda Avrupa çapında göze çarpan herhangi bir oyuncusu yok. Trabzonspor ise  zaten bildiğimiz tanıdığımız bir ekip. Her iki İtalyan ekip ligde 8 galibiyet 3 mağlubiyet almış durumdalar, Trabzonspor'un da ligde 4 galibiyet 6 mağlubiyeti bulunuyor.

Eğer son Euroleague maçımızı da kaybedip grup sonuncusu olursak, Eurocup'ta L Grubu'na düşüyor olacağız. Rakiplerimiz; Zenit St.Petersburg, MHP Riesen, Umana Reyer Venice. Daha önce de rakip olduğumuz St.Petersburg o günlerdeki gücünde olmasa da ilk turda 8 galibiyet 2 mağlubiyet aldılar. Eski oyuncumuz Ryan Toolson'a Kanadalı uzun Kyle Landry eşlik ediyor. MHP Riesen Alman Ligi'de 9 galibiyet 2 mağlubiyetle ikinci sırada ve Eurocup ilk turunda da 7 galibiyet 3 mağlubiyetleri var. Kadrolarında Mustafa Shakur, Rocky Tryce ve Jon Brockman öne çıkan oyuncuları. Son takım olan Umana Reyer Venice, turistik destinasyon Venedik'in takımı, İtalyan Ligi'nde 6 galibiyet 5 mağlubiyetleri bulunuyor ve ilk turda 4 galibiyet 6 mağlubiyet almalarına rağmen bir üst tura çıkmayı başarmışlar. PAO'dan aldıkları Michael Bramos ile beraber takımın yükünü çeken oyuncular Philip Goss ve Jeff Viggiano.

Görüldüğü gibi bu iki gruptaki takımlar da bizim için çok ciddi tehdit oluşturmuyor, özellikle ilk 2 takımın gruptan çıktığı sistemde. Fakat asıl fark bir sonraki tur yani 8li Finaller'de ortaya çıkıyor. K Grubu'ndan devam etmemiz durumunda rakibimiz N Grubu'ndan olacak; Galatasaray Odeabank, Dinamo Sassari, CAI Zaragoza, Szolnoki Olaj. L Grubu'ndan devam edersek rakibimiz M Grubu'ndan Unics Kazan, Union Olimpija, Nizhny Novgorod ve Euroleage D Grubu 5. takımı olacak, Maccabi Tel Aviv veya Darüşşafaka.Potansiyel rakiplerimizden biri Euroleague takımı olacak, diğeri Euroleague seviyesinde kadrsou olan Unics Kazan, bir başkası da Avrupa'da ekol takımlardan Union Olimpija. Galatasaray'ın Eurocup şampiyonluğunu çok istediğini ve bunun için ciddi bir kadroya sahip olduklarını biliyoruz. Sassari bizim geçtiğimiz yoldan geçiyor, yaşadıkları şampiyonluk sonrası tamamen değişen takımları ile beraber Euroleague'de 9 haftanın sonunda galibiyeti olmadan Eurocup'a devam ediyorlar. Bir diğer ihtimal Szolnoki Olaj ise Eurocup ilk turlarında 4 galibiyet alarak bir üst tura çıkan şanslı ekiplerden. O gruptaki tek sırıtan takım CAI Zaragoza, zaten onların da bize rakip olma şansları yok denecek kadar az.

8li Finaller'de daha kolay bir yol istiyorsak, Mutlak surette K grubunda yer almalıyız. Bunun için de yarın akşam (18 Aralık) oynayacağımız maç oldukça önemli bir hal alıyor...Deplasmanda olması bizim için dezavantaj olacak olsa da, son haftalardaki yükselen grafiğimiz umut veriyor. Umarım, Polonya deplasmanında galibiyetle dönüyor oluruz.


Erinç Atilla

30 Kasım 2015 Pazartesi

Problemler

Aslında 3 parçalı bir yazı olacaktı, fakat gerek kulübün içine girdiği kongre süreci, gerekse de Denizlispor maçı sonrası yaşanılanları göz önüne alınca, daha özet bir yazı çıkabileceğine inandım...

Yazı tamamen basketbol üzerine...3 etapta ele alacaktım; yönetim, beklentiler ve eleştiriler, takım...Şimdi özet olarak başlayalım...

Yönetim tarafında, aslında Türkiye Kupası'nı kazandığımız sezon şube başkanı olan Tamer Ustaoğlu göreve gelince çok büyük bir değişiklik beklenmiyordu...Özellikle Euroleage katılımı gibi oldukça zorlu bir işten yeni göreve gelmiş olmalarına rağmen başarıyla çıktılar...Fakat akabinde kombinelere yapılan fahiş zam, ve daha dar gelirli kesime hitap eden kombine düzenlemesine gidilememesi ilk eleştirileri başlattı. Sezon başlar başlamaz ARENA'yı bölen demir tel uygulaması, hem hiç bir amaca hitap etmedi hem de taraftar için daha da sevimsizleştirdi bu kararı alanları...ARENA'da alt taraf kombineli, üst taraf kombinesiz şeklinde bir uygulama bildiğim kadarı ile resmi olarak duyurulmadı fakat uygulamada var. Peki ne kadar geçerli ? Açıkçası, hiç uygulanmıyor diyebilirim. İsteyen istediği yerde maçını izliyor. Madem sıkı kombine kontrolü ile, kombine sahiplerine taahhüd edilen "herkes yerinde izleyecek maçını" sözü yerine getirilemiyor, o zaman ne gerek var sevimsiz tellere ? Bağlı bir konu olarak da, hadi ben Atatürk Kapalı'da dumanaltı maçlarda sevdim Karşıyaka'yı, akmayan muslukları olan tuvaletler, 3 kişinin 1 koltukta izlediği maçlar...Bunlar benim için çok önemli değil. Fakat "NBA salonu atmosferi" yaratma güdüsü ile hitap edilen kesin için bunlar büyük problem ve, giderek müşterileştirilmeye çalışan taraftar, müşteri olarak ödediği paranın karşılığını sorgulamaya başlamadı henüz.Yönetime karşı eleştiriler bu eksende giderken, Barselona deplasmanı öncesinde yapılan bilet açıklaması, kendilerine hiç de yardımcı olmadı. Bir defa, 2 sene yönetimde görev almış birisi olarak, o 100-150 bilet için ne zaman kim tarafından ne şekilde talep toplandı haberim olmadı. Kendimi geçtim, VIP kombinesi olan, hem de en pahalı bölümden, arkadaşımın da haberi olmadı. Peki kimin haberi oldu ? Yönetim bu soruyu şeffaf bir şekilde açıklayacağı yerde, herkesi "temkinli" olmaya davet ederken, kimsenin gidemediği OAKA deplasmanına 400 kişi giden taraftarının, Palau Blaugrana'da 800 kişi olacağını tahmin etmemişti belli ki. Volkan Özsökmen'in çabaları olmasa, salonun farklı köşelerinde takip edilecek bir deplasman maçı olacaktı. Son yapılan açıklama ile, taraftara "bedava bilet bitti" diye hitap edilmesi ise büyük bir talihsizlik, zira taraftar bedava bilet istemediği gibi, kendi cebinden, zamanından ayırarak harcadığı emek ile maçları görsel şölene döndürmekle meşgul, en güzel örnek Panathinaikos maç. Bu süreçte One Team projesi ayakta alkışlanacak bir girişim olarak portföyümüzde yer alıyor. Omurilik felçi hastalığına farkındalık yaratmak adına Redbull Wings For Life yarışına katılım sağlanıyor olması, yarışın ilk defa İzmir'de 8 Mayıs'ta yapılması ile birleşince oldukça önemli bir anlam ifade ediyor.

İkinci bölüm beklentiler ve eleştiriler üzerine. Öncelikle herkesin eleştiri yapmadan önce fark etmesi gereken bir gerçek var, takımımız ilk defa Euroleague'de mücadele ediyor ve karşılaştırma yaparken geçen seneyi baz alıyoruz. Sene başında DJ Strawberry'nin ve Palacios'un eve yollandığı sezonu. Takımın iki ilk 5 guardının 3 senedir beraber oynamasına rağmen, ritimlerinin oturması için Aralık'ı beklediğmiz sezonu. Geçen seneki başarıların iki temeli vardı benim gözümde; 3 senelik oluşum (Ufuk Sarıca-Dixon-Diebler) ve yarı-final serisi ile beraber oyuncuların performansının çok üst seviyelere çıkması. O sebeple bu seneki takımı eleştirirken, geçen seneyi benchmark almanın adil olmadığını düşünüyorum. Bir diğer konu da, her dönem bulunan "eleştirecek birşey bulsak da eleştirsek" bakış açısı. Artık bu bakış açısının hiç bir fayda getirmediğini görmemiz gerekir. Çoğunluğumuz uzun zamandır camianın içerisinde yer alıyor, şubenin, ana yönetimin limitasyonlarını gayet iyi biliyor. "Sponsor adam gibi sponsorluk yapsın versin 10 Milyon Euro" diyenler, "Kimsenin ayağına gitmem" diyen başkanımızın Yaşar Holding'e koşarak gittiğini unutuyor..."Ucuz bilet" talep edenler, şubenin önemli gelirinin bilet geliri olduğunu atlıyor...Saymaya devam etsek ederiz...Bu bakış açısının acilen değişmesi ve yapıcı eleştirilerin, boş eleştirilere ağır basması gerekiyor...

Son bölümde kısaca takıma bakalım. Takımda ciddi değişiklikler oldu, bir defa herkes kabul edecektir, basketbolda gard'ın kadar konuşursun...Biz hem oyun kurucu hem de skorer gardımızı kaybettik. Yetmedi, son dönem performansı ile belki de şampiyon olmamızda en önemli katkıyı yapmış DJ Strawberry'i kaybettik. Hepsini de gayet geçerli Euroleague takımlarına, ve hepsi de şu ana kadar iyi performans sergiliyorlar. Üzerine altyapı ürünümüz Egemen'den beklenen çıkışı bu yaz sezonunda da göremedik. Bir takım için yeterince ciddi zorluklarken, Euroleague sahnesine çıkacak olmamız, biraz daha garanti görünen tercihlere itti bizi, takıma katılan oyuncular hep Euroleague seviyesinde oynamış oyuncular.Sezona flaş Barcelona galibiyeti ile başlayınca da beklentiler çok hızlı yükseldi. Fakat takımda şöyle bir sorun vardı, Pınar Cup'tan beri Ragland mutsuz gözüküyordu. Alışma dönemi dendi büyük ihtimalle, ve bugüne geldik. ARENA'da kaybettiğimiz Panathinaikos maçı sonrasında kendisi kadro dışı kaldı. Sebepleri nelerdir bilmiyorum, fakat doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Benim sebebim, kendisinden beklenen liderliği gösterememiş olmasıdır. Bir oyuncu kötü performans sergileyebilir, beklentileri karşılamayabilir. Bu tip konular zaman içerisinde hallolur, fakat Panathinakios karşısındaki kısa sürede sergilediği savruk oyun, üzerine disiplinsiz davranışlar, Ufuk Hoca'nın kendisinden beklediklerine taban tabana zıt, bu çok net. Kötü oyuncuya tahammül edebilirsiniz, fakat kötü bir lider sizi batırır. Benzer verimlilik problemi Palacios ve Josh Carter'da da var. Hatta Josh'taki problem çok daha enteresan boyuttu, Euroleague'de verimliliği yok, garbage time oyuncuları ile yarışıyor, tablonun diplerinde. Bu durum belki de bize Top16'ya malolacak, fakat Ufuk Hoca hala daha kendisine Uşak Sportif karşısında yer veriyorsa ve de önemli süreler tanıyarak, belki de bilmediğimiz bir gerçek vardır. Bildiklerimizle bakarsak, elbet takımdan ilk gitmesi gerekecek isim kendisi olmalı. Beni hayal kırıklığına uğratan son isim de Palacios. Geçen seneye de tutuk başlamıştı, fakat sonradan ritmini bulmuştu. İlk defa Uşak Sportif karşısında kendisini hırslı görüyorum, umarım böyle devam eder. Bir parantezi Muhammed hak ediyor, altyapıdayken çok fazla dikkat çekmeyen bir oyuncu olmasına rağmen, son Panathinaikos maçında maça ortak olmamızı sağlayan oyuncuların başındaydı, Uşak Sportif karşısında da faul problemi yaşasa da verimli oynadı. Umarım çalışmaya bıkıp usanmadan devam eder. Euroleague'deki performansımız belki üzüyor bizleri fakat unutulmaması gereken bir gerçek, Euroleague'de maç kaybetmek için önce Euroleague'de oynamak gerekir. Ayrıca, zirvede kalmak, oraya ulaşmaktan daha zordur çünkü sizi alaşağı etmek isteyen rakipleriniz vardır. Bizim de başımıza bu geliyor, Öncelikle takımları geçen sene harikalar yaratan Karşıyaka'yı yenmek istiyor. Bu da yetmedi, 16 maçta tek mağlubiyet almış Barcelona'yı tüm Avrupa'nın gözü önünde yendik, bu da ünümüze ün kattı. Elbet, rakiplerimizin daha da bilenmesini sağladı. O sebeple takımda aslında var olmayan bir performans düşüklüğü varmış gibi de gözüküyor ve bu tamamen rakiplerin ekstra motivasyona sahip olmasından kaynaklı. Eminim zaman içinde, uyumun da oturması ile beraber, Ufuk Hoca da istediği takviyeleri yapabilirse, mücadele gücümüzde çok ciddi bir artış göreceğiz. Bunun katalizatörü belki geçen seneki gibi yabancılar olmayacak, ama Soner gibi, Muhammed gibi, Kenan gibi genç oyunculardan gelecek.

Kongreye giderken, umarım tüm camiayı birleştirecek, kırgınlıkları ortadan kaldıracak bir isim başkan seçilir ve bu anlayışla beraber basketbol şubede yapılacak küçük rötuşlarla, harikalar yaratmaya devam ederiz...Bu noktada tek üzüntüm, kongre tarihine daha 1 ay var olması...


Erinç Atilla

ÜST TARAFA DÖN