5 Ocak 2013 Cumartesi

Özerklik

Dönem dönem farklı kesimlerden insanların farklı ortamlarda konuştuğu ütopik projelerin başındadır özerkliğe kavuşmuş bir Karşıyaka Spor Klubü. En son da yanlış hatırlamıyorsam 29 Şubat 2012’de yazdığım yazıda değinmiştim, basketbol şube özelinden yola çıkarak özerklik konusuna. Önümde iki seçenek olması durumunda her zaman oyumu özerklikten yana kullanacağımı da farklı platformlarda istikrarlı bir şekilde dile getiriyorum. Bu özerk yapı aynı zamanda yetki devrini de gerektireceğinden, modern iş idaresi yöntemleriyle de paralellik sergileyecektir.
Her türlü kupaya ve başarıya tercih ediyorum ben, özerklik, kurumsallaşma ve altyapı’yı ayağa kaldıracak projeleri. Fakat ne yazık ki Mayıs 2012’deki kongremizde seçilen Cihan Büyükoral ve ekibi de bu konuda ciddi adımlar atmadı. Şube gelirinin kulübün amiral gemisi olan futboldan ayrı olması sebebi ile basketbolda kısmi özerk bir yapımız olduğunu söyleyebiliriz. Fakat Futbol şube özelinde yaşananlar, yanlış diyaloglara girilmesi ve en önemlisi de maddi problemlerimizin hiç birine söz verildiği gibi çözüm bulunamaması sonucunda Ocak’ta tekrar Nikah Dairesi’nde buluşuyoruz, yeni yönetimi seçmek adına.


Özerk yapı neden önemli sorusuna ilk cevabım, her branşın kendi dinamiklerinin farklı olması ve bu dinamikler sebebi ile farklı hedeflere farklı yöntemlerle ulaşılabiliyor oluşu. Bu iyi yöneticilik yetisi ile başarılabilecek bir konu. Bu konunun önemli olmasının bir diğer sebebi ise gelirlerin ayrışma zorunluluğu. Kulübümüzün amiral gemisi giderler bakımından futbol şubesi. Borçlarımızın çoğunluğu futbol şube üzerinden oluşmuş durumda. Fakat gerek ligde aldığı sonuçlar gerekse de Avrupa’da temsil sebebi ile genel camiaya olan etkisi bakımından aslında esas amiral geminin basketbol şube olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.  Basketbol özelinde konuşayım, federasyon ve iddaa gelirleri kulübümüzün temelde futbol şubesi sebebi ile sahip olduğu borçlara karşı temlik konulmuş gelirlerimiz, yani kasamıza girmeden borçlarımıza karşı kesilen gelirler. İşte bu durum basketbol şube olarak otomatik her sene rakiplerimize göre 1,5-2 Milyon TL civarında bir gelirden mahrum kalmamıza sebep oluyor. Kalıcı gelirimizin olmaması, Pınar Grubu dışında sponsorun öyle kolayca bulunamıyor oluşu (30 Mayıs’tan öncesinden beri onlarca sponsor ismi geçti, 10 Milyon TL’lere kadar yükseldi bütçemiz ama en nihayetinde baş başa kaldığımızda tek destek Yaşar Holding’den gelen 4 Milyon TL + 1 Milyon TL’lik destek oldu), borçlarımıza giden bu 1.5-2 Milyon TL’nin önemini daha da arttırıyor. Son olarak ise, özerklik oluşturulurken altyapıları tek bir çatı altında birleştirmeli ve bu oluşacak “geniş altyapı” profesyonelce yönetilecek bir oluşuma devredilmeli, tamamı gerçek Karşıyakalılardan oluşan. Böylece düzenli olarak oyuncu çıkarabilen, kaynak yaratabilen, tamamen profesyonelce kendi hedefleri ve amaçları ile işletilen (hatta mümkün mertebe Mehmet Özkan’ın oluşturduğu kulüpten bağımsız altyapı oluşumuna yakın) bir altyapı oluşturulmuş olacak. Hem kulübün üzerinden bir gider kalemi azalmış olacak hem de profesyonelce işletilen bir altyapı ile geleceğimiz garanti altına alınacaktır. Bu konu sezon içerisinde, futbol özelinde 1912 Derneği ile anılmıştı, içinden geçtiğimiz süreçte mutlaka ciddi olarak değerlendirilmesi gerekir.


Futbol’da federasyona başvurmuş on civarında futbolcumuz var, maddi gelirimiz yok, sezonu nasıl tamamlarız bilmiyoruz, basketbol ve voleybol şubeler için açık bütçelere sahip oldukları bilgileri kulaktan kulağa dolaşırken, özerk yapılaşmaya nasıl kaynak aktaralım, nasıl öncelik verelim diyebilirsiniz… Önemli değişikliklerin ancak zorlu zamanlarda yapılabildiğini düşünüyorum ülkemiz genelinde… Bu sebeple özerk yapıya geçmek için tam doğru zamandayız… Çoğunluk basketbol şubenin başarılı olduğunu, voleybol’da hedeflerimiz doğrultusunda giden bir takımımız olduğunu kabul edecektir. Futbolda ise tüm yaşanılanlara rağmen iyi performans sergilemiş bir takımımız olduğu gerçeği var. İşte bu noktada özerk yapıyı oluşturmalı, kurulacak kriz yönetimi futbola odaklanmalı ve basketbol ile voleybol şubeler bugüne geldikleri gibi sezonu bitirmeliler… Bu kısa süreli oluşacak kriz yönetimi ile tecrübe edilecek özerk yapı, 2013 Mayıs’ında yapılacak kongre ile tamamen yönetim biçimimiz olarak kabul edilmeli ve 2015’e kadar göreve gelecek yönetime aktarılmalıdır.


Bu tip önemli adımlar kolay atılmıyor, bu adımları atacak ortamlar çok sık karşımıza çıkmıyor… Bu sebeple içinde bulunduğumuz durumu “her şerde bir hayır vardır” şeklinde yorumlamalı ve kulübümüzün ikinci yüz yaşına sağlıklı girmesi için önemli bir etken olarak gördüğüm özerk yapıya, Ocak’ta yapılacak kongre ile geçmeliyiz…

1 yorum / sen de yaz !:

grcgksk 8 Ocak 2013 02:31  

arenadaki gods of the arena pankartı niye asılmıyor artık?

ÜST TARAFA DÖN