23 Haziran 2013 Pazar

Bir Karşıyakalının Gezi Günlüğü

Malesef artık Karşıyakamızda - kutsal topraklarımızda - yaşamayan, İstanbul'da yaşayan biriyim. İstanbul kalabalık olmasına rağmen güzel bir şehir ama bülbülü altın kafese de koysan yine ah vatanım der hesabı bizimkisi. İlle de Karşıyaka.

Gezi Parkı protestolarını ilk günden beri takip ediyorum. Hem işe giderken parktan geçerken ki gözlemlerim hem de protestolar başlayalı  gözlemlediklerim bu yazıma kaynaklık etmekteler.

Her sabah az da olsa çadırlar vardı. İnsanlar parkın bir beton yığınına çevrilmesini protesto ediyorlardı. Gerçekten hoştu. Medyanın pek itibar etmemesine, her türlü karalamaya karşın çok hoştu, vicdanlara sesleniyordu.
Taa ki sabaha karşı yapılan saldırılar ve çadır yakmalara varan müdahelere kadar. İşte o zaman elini vicdanına koyan 7'den 70'e birçok kişi yeter dedi. 31 Mayıs Cuma mesai bitimi yüzbinler  Taksim'e aktı. O zamana kadar hiçbir politik görüşle ilgilenmeyen, büyük ihtimalle hayatında tek bir protestoya bile katılmamış genç kitle elinden tuttuğu arkadaşlarıyla beraber Taksim Meydanı'na çıkmaya çalışıyorlardı. Gerçekten çok şaşkındım. Profil olarak böyle bir tepkiyi vereceğine ihtimal vermediğim birçok kişi oradaydı. "Her Türk evladı bir gün biber gazını tadacaktır" sözünü acı bir şekilde yaşıyorlardı.

Polisin müdahelelerdeki tavrı sertleştikçe ve büyük bir çoğunluğuun gözünde saygın, en azından güvenilir yeri olan, yandaş kategorisine o vakte kadar girmemiş medya kuruluşlarının bile dalga geçercesine yayın yapması, her şeyi görmezden gelmesi hem tepkileri arttırmıştı hem de büyük bir hayal kırıklığına yol açmıştı. Ülkenin en önemli yerinde neler oluyordu ve medya bunu yok sayıyordu. İnsanların böyle bir sansürle karşılaşmaları sosyal medya üzerinden haberleşmeyi ister istemez teşvik etmişti.

Geleyim polisin çekildiği ve bizlerin filmlerden, belgesellerden aşina olduğumuz çiçek çocuklar dönemini hatırlatan Gezi Parkı günlerine. Önceden de hep söylediğim gibi bu gezi parkı direnişi en çok evsizlere ve sokak çocuklarına yaradı. İnsanlar tarafından hor görülmediler. İtilip kakılmadılar ve aç kalmıyorlardı. Kendilerini dışlamayan, taciz etmeyen ya da kovmayan insanlarla kaynaşmışlardı. Bugünlerin bitmesini hiç istemiyorlardı.

0 yorum / sen de yaz !:

ÜST TARAFA DÖN