17 Ocak 2011 Pazartesi

İnsanın İçi Acıyor

Yine gittik. Yerimizde duramadık. Voleybol maçına mı gidilir diyen bazı arkadaşlarımıza inat yola koyulduk.

Futbolda paraları ne kadar kolayca tazminatlara savuruyorsak , voleybolda ise tam tersi. Var olmayan bütçemizi takvim satışı olsun , kombine olsun , piksel satışı olsun sürekli arttırmaya çalışılan kısıtlı kelimesinin bile az kaldığı bir bütçemiz var.

Dün çok önemli bir maça çıkmıştık. Rakip Ereğli Belediyesi'ydi. Kapatılması için çalışılan şubemizi ayakta tutma çabası verdiğimiz sezondaki en kritik rakiplerimizden biri. Maçın önemini kavramış bir Konya Ereğli'si vardı. İlçelerinin mülk-i amirleri üşenmeyip Karşıyaka deplasmanına gelmişlerdi. Bizim ise kulüp başkanımızın bile kendi voleybol şubesinden pek haber aldığını düşünmüyorum.

Bir takım düşünün ki yarısı önce genç takımlar maçına çıksın ve ardından terleri biraz soğuyup , az bir soluklanmayla A takım maçındaki yerlerini alsınlar. Yaş ortalaması 19.

Maçı malesef 3 - 0 kaybettik. Bu sefer tecrübesizlik , şanssızlık ve hakem faktörü. Üçü de birleşti ama 2 seti 5-6 sayı öndeyken elimizle verdik. Hani düşünün arkadaşlar bir ara basketbol takımımızın 3. çeyrek kabusu vardı. Malesef bir benzerini voleybol için yaşıyoruz. 5-6 sayı önde girdiğimiz son virajda seti vermeyi başarabiliyoruz. Burda artık tecrübesizlikten demek de istemiyorum ama bu kadar da panik yapılmaz !!! Futbolda diyoruz ki maç 90 dakikadır. Voleybolda ne diyelim ? Seti aldık havasına girip sonra rakibin bir , iki puanıyla paniğe kapılmak ve kendi elimizle seti vermek. Çok zor bir işti ama başardık. Oyuncularımızın da böyle olmasını istemediğini biliyorum. Ne kadar üzgün olduklarını da tahmin ediyorum ama inanın kızlar en az sizin içinizin acıdığı kadar bizlerin de içi acıyor. Maçtan sonra ağlayan koca koca adamlar , ne olduğunu anlayamayan bizler. Sporda kaybetmek de var kazanmak da ama işte o kısımda bu olmamalıydı. Biraz daha konsantre olmak mı ? Ya da nasıl tanımlanırsa tanımlansın o sorunu aşmamız lazım.

Benim gözlerim bozuk. Gözlük kullanıyorum arkadaşım. Yalnız gözlüklerle o hakemlerden net gördüğüme eminim. Yani federasyona çizgi hakemliği için başvursam bizim maçlara gelen birçok çizgi hakeminden daha iyi iş çıkaracağıma eminim. Dün bir pozisyon oldu ki görmeniz lazım. O anı fotoğraflamak isterdim ama maçın heyecanında makineyi bir şekilde düşürmeyi başarırım diye artık birçok voleybol maçına fotoğraf makinemi yanımda götürmüyorum. Bütün tribünün çıldırdığı bir andan bahsetmek istiyorum. Son setin son sayıları. Zaten yine elimizde seti veriyoruz ve sinirler gergin. Yaklaşık yarım metre içerdeki topumuz ( Hani çizgi üstünde falan değil. Çok net içerde. Kafa karıştıran , belki diyebilceğimiz pozisyonlardan biri değil ) için dışarda diye bayrak kaldıran çizgi hakemi. İnsanın inanası gelmiyor. Bu adamcağız dibindeki pozisyonu nasıl göremez ? Hakemler de insan hata yapardan öte bir durum. Öyle bir pozisyonda hatalı bayrak kaldıran insan bence o meslekten para kazanma hakkına sahip değil. Herhangi biri de gerçekten o işi yapabilir. Nasolsa federasyonun lisanslı hakemi de saçmalıyor . Yoldan çevirip üstüne hakem forması giydirdiğimiz bir gariban , işsiz saçmalasın fark etmez.

Ve gelelim minik taraftarlarımıza. Ne güzel yüreğiniz var sizin ! Bıkmadan , usanmadan tezahurat yapmanız , Kaf Kaf çekmeniz. En az sahadaki genç oyuncularımız kadar efor sarfetmeniz. Evet voleybola ilgi az ama her anında ayrı bir hikaye var. Umarım bu onurlu özverili mücadele ligde tutunuşumuzun hikayesi olarak tarihe yazılır.

Hakemdi , kendimizdi derken bir maçı elimizden kaçırdık. Tabii ki sağlık olsun. Sizlere güveniyoruz kızlar. Evvelki haftaki galibiyet gözyaşlarınıza nasıl ortak olduysa birçok kişi , mağlup geldiğinizde de o gözyaşları sizinkilerle beraber parkeye karışıyor.

6 yorum / sen de yaz !:

Avram 17 Ocak 2011 16:12  

Yok , bu maç diğerlerine benzemiyor Anıl...Ne tecrübesizlik ne de gençlik ile açıklanabilir.^setin üçünde de farkı açıp , 20 . sayıya ulaştıktan sonra , O Ereğli'nin önünde maç verirsen terslik var demektir.Takımdaki terslik , pasörde.Ne Gökçe ne de Pelin...Olmuyor.Pasör çaprazlarına top kaldıramıyorlar.Düzgün alınan manşetlerde bile kötü pas yapıyorlar.en önemli nedenlerden birisi bu.Diğeri de İsmail Hoca.Dün görünen şey , İsmail Hocanın da set sonlarında takımda yaşanan paniği önleyemediği ve yetersiz kaldığı.Hele iki hamlesi var ki evlere şenlikti.Birinci sette , Rabia'nın son sayı için , oyuna laınması Onun da fileye takılması.Oysa , Rabia ya bu görev önceki sezonlarda da verildi ve her seferinde fileye takıldı.Rabia bu görevlerin altından kalkabilecek bir oyuncu değil.Bunu ben bile bilirken , Dİdem'in oyundan alınıp Rabia ya servis attırılması akıl alacak iş değil.KAldı ki , gençler maçında da kötüydü Rabia.
Ve 3. setteki komedi.Hiç oyuna girmemiş br kaç dakika bile olsa ısınmamış oyuncuyu oyuna alırsan , Emel de tüm servisleri Onun üstüne ve sert yollar.O da , iki manşet hatası yapıp oyunu hediye eder.Yani bu sefer , canları sağolsun ile geçiştirilecek telafisi olan bir maç değil bu.Hele , 20-13 ten set veriyorsan olmaz.O yüzden hakemler ne kadar kötü yönetirse yönetsin öncelikle tüm takımın ve İsmail Hocanın iğneyi kendisine batırması lazım.Teknik kadronun da oyuncuların da , bu yönetime ve seyirciye ekstra bir galibiyet borcu var.Hiç , tecrübesizliğin yada gençliğin arkasına sığınmasınlar.İsmail Hoca da bir an önce yabancı pasör arasın ve bulsun.Bulamıyorsa , yönetimin acilen pasörü bulup İsmail hocanın önüne koyması lazım.(Kaynak kısmına itiraz etme lütfen durdulk yerde edilmez bu laf çünkü) dün üzülmekten çok kızdım.Özellikle İsmail Hocaya.

denizkent 17 Ocak 2011 16:42  

Zaten yazıda basketteki 3. çeyrek sendromu vurgusunu onun için yaptım. Onda da koçlarımız yetersiz kalıyordu. Voleybolda da aynı senaryo. Hem kenar yönetim hem de oyuncular gereksiz bir panik yapıyor.

Çok kötü manşetler ve alçak paslar birçok smaç sayımızın önüne geçiyor. Kendi kendimizin de sonunu hazırlıyoruz.

Anıl Kıral 17 Ocak 2011 18:58  

Avram Usta, küçük bir düzeltme yapayım yazıyı ben değil denizkent yazdı.

Evet kızılması gereken çok fazla şey var ama ne bileyim o kızların yüzüne bakınca hiçbirşeye kızamaz hale geliyorsun. Futbol gibi değil ki, futbolda tamam diyorsun bu adamlar oynar ama oynamıyor. Bana görede voleybolda kapasite bu yapacak birşey yok.

Avram 17 Ocak 2011 22:24  

O zaman Anıl cım düzeltelim hemen : çağlar bu maç diğerlerine benzemiyor.:) ( Arkadaşlar yazıların altına yazarların isimlerini de açarsanız böylece hata yapmamış olabiliriz) Anıl , ben bu kapasite konusuna da katılamayacağım , eğer kapasite bu kadar düşükse , Ankaragücü'nüde yenememek gerekli idi.Yani , bu maç hakikaten kızılacak bir maçtı.

Anıl Kıral 17 Ocak 2011 23:27  

Gönderen kısmını aktif edemiyorum malesef ama etiketler kısmında kimin yazdığını görebilirsin :)

Kapasite dediğim şey aslında senin dediğin şeye geliyor işte abi. Ankaragücü maçında da aynı kapasite vardı sadece heyecanlı değillerdi. Bu maç farklıydı heyecanları iyice performanslarını düşürdü bence.

Bu arada Gamze Korkmaz'ın malesef voleybol oynaması bu sene için bitmiş bulunmakta.

Anıl Kıral 17 Ocak 2011 23:27  

Gönderen kısmını aktif edemiyorum malesef ama etiketler kısmında kimin yazdığını görebilirsin :)

Kapasite dediğim şey aslında senin dediğin şeye geliyor işte abi. Ankaragücü maçında da aynı kapasite vardı sadece heyecanlı değillerdi. Bu maç farklıydı heyecanları iyice performanslarını düşürdü bence.

Bu arada Gamze Korkmaz'ın malesef voleybol oynaması bu sene için bitmiş bulunmakta.

ÜST TARAFA DÖN