24 Eylül 2011 Cumartesi

İşler Kötüye Gidiyor

Ve işte, korktuğumuz başımıza geldi. Sezonun en başından beri en korktuğum takım Elazığspor demiştim ve herkes yener geçeriz diyordu. Malesef bugün kendi kendimize 3 puanı Elazığspor'a verdik. Daha dün gece yazdığım Alsancak bizim dönüm noktamız olacak, yenilirsek büyük bir çıkmaza gireriz cümlesi bugün kendini doğruladı. Bugün sahada futbol yoktu, kulübede bir teknik direktör yoktu, protokolde yöneticiler yoktu. Sadece yine tribünde Karşıyaka taraftarları vardı. Bugün rezalet bir gündü. Oynanılan maçtan, yapılan taktiksel oyunlardan gram zevk almadık. Kötü oynanan toplar, basit hatalar, gereksiz paslaşmalar, kaleye şut çekememeler.. Saymakla bitmeyecek sinir bozucu şey vardı bugün sahada. Hepsini tek tek konuşmak, masaya yatırmak lazım fakat her zaman ki Karşıyaka taraftarı gibi yine umudumuz var, o yüzden bu tür olumsuz eleştiriler için şimdi daha erken. Önümüzde çok zorlu bir Kasımpaşa maçı var ve bu maçtan alınamayacak puanlar bu takımın ve tribünün geleceğini etkileyecek.
İlk maçta bir hata yaptı Reha Kapsal herkes bir bildiği vardır dedi. Göztepe maçında aynı hatayı yaptı Reha Hoca sanki hatalı bir değişiklik oldu dedik. Elazığspor maçında 1-0 gerideyken aynı hatayı yapınca artık tribünler dayanamadı ve patladı. Aslında bu patlamanın sebebi o değişiklik değil, tüm futbol takımı üzerinde yarattığı olumsuz havaydı. En başından oyuncu seçimleri ve takım dizilişimiz büyük hatalı. Sol açık oynayan adamımız sağ açıkta oynuyor, kurtarıcı olarak oyuna Taha giriyor, Agbetu gibi hızlı bir kanat ve Adiyiah gibi kaliteli forvet yerine Özgürcan gol atacak isim olarak belirleniyor. Üstelik takım Reha'nın o kadar etkisi altındaki forvet hattına top geldiği anda hata yapacak mıyız korkusundan top oynayamıyor forvet. Bu etkiyi en iyi bugün maçın son dakikalarında Necati ile yaşadık. Necati son atakta - evet 5 dakika verilen uzatmanın 6. dakikasıydı kesinlikle son atak yani karşı atak gibi bir şans yok - ileri çıkmak isterken Reha hoca sebebini anlamadığımız bir şekilde ileriye çıkmasına izin vermiyor. Yaklaşık 15 saniye kadar Necati izin istiyor fakat hocamızın kararı değişmiyor.

Takım oynamıyor diyoruz anlatamıyoruz. Yaptığı oyuncu değişikliklerini 10 bin kişi yanlış buluyor fakat hala doğru oyunla sahada olduğunu düşünüyor. Ve evet, bu arada beklenen maç sonu açıklaması da Reha hocadan geldi. 10 kere kaleye gittik bir kere golü bulamadık çok şanssızdık. Takım daha oturmadı bana bir 6-7 hafta verin. Rakip takım şuursuzca saldırıyor kalemize 2 kere geldiler bu 2 atakta gol oldu. Kusura bakma Reha hoca ama artık bu takım sahada oynasın istiyoruz! Şu 3 hafta boyunca bana göre sahada oynayan tek isim Agbetu. Adiyiah şu 3 haftada hiç bir performans veremedi, daha doğrusu top ayağına gelmediği için bu performansı göremedik umarım Adiyiah gibi bir oyuncu kötü şekilde elimizde patlamaz. Necati bu maç orta halliydi. Yenilen gol de pek yapacağı bir şey yok gibiydi, güzel bir kaç top çıkardı. Fakat buna rağmen taraftar Necatiye biraz sinirliydi yine. Bu da zamanla geçecektir. Necatinin çıkarttığı o ilk maçtan sonra bunlara göz yumması gerekiyor. Fakat hala ısrarla Necati yerine Recep Öztürk kalede muhteşem bir seçim olacaktır diyorum. Erdi bugün çok kötü top oynadı. Reha hoca bu takıma zarar veren oyununu gördüğü için hemen oyuncu değişikliğine yeltendi.

Ve aslında herkesten daha suçlu birileri var. Yönetimimiz. Yönetim bundan yaklaşık 1 ay önce taraftara büyük sitem ediyordu. Kombine almadığımız için - ki yönetimin kombine alınmadı laflarından sonra Göztepe maçında binden fazla kombineli insan gördük - bize sitem ettiler. Karşıyaka taraftarı sınıfta kaldı gibi açıklamalar yapıldı. Bugün çıkışta tüm taraftarlar, ellerinde kombineler ile yönetime dönerek biz mi sınıfta kaldık yoksa siz mi şeklinde bağırdılar. Bana kalırsa tamamen haklıydık ki yönetim de pek fazla karşılık vermedi bize.

Haftaya Kasımpaşa gibi zorlu bir deplasman var. Umarım yönetim, futbolcu, teknik heyet ve taraftar bu maça inanır ve 3 puan ile İzmire döneriz. Eğer buradan da 3 puan çıkaramazsak 100. yılımızda, şampiyon olmamız gereken yılda ilk 4 haftada 0 çekmiş olacağız. Her Karşıyakalı gibi benim de hala umudum var. O formanın hakkını verin. O kutsal forma herkese nasip olmayacak kadar değerli. Eğer değerini veremeyeceksiniz bugün kontratınızı yırtın ve bu kulüpten gidin lütfen!


Karşıyaka: Necati xx, Mahmudov x, Murat Sözgelmez xx, Özgür Bayer x, Ahmet x, Özgür Volkan Yıldırım xx, Erdi xx (Dk. 63 Serdar x), Izrailov xx (Dk. 54 Özgür Can x), Agbetu xx (Dk. 63 Taha x), Erhan x, Adiyiah x 
Elazığspor: Yavuz xx, Veysel xx, Ozan xxx, Görkem xxx, Onur xx, Köksal xx (Dk. 63 Oktay x), Alper xx, Murat xx, Arif xxx (Dk. 87 Sinan ?), Göksu xx, Burak xx (Dk. 68 Ferdi x)

23 Eylül 2011 Cuma

Alsancak'ta Dönüm

Karşıyaka - Elazığspor
23 Eylül 2011
20:30
Alsancak Stadı
Bu maç hem tribün için, hem teknik kadro için, hem yönetim için önemli bir maç aslında. Önemli olmasının sebebi alınacak 3 puan değil, kaybedilecek puanlar. Bu maçta olası bir beraberlik ya da mağlubiyet sonucu hem tribün hem de teknik ekibe çok olumsuz yansıyacak malesef. Yarın tribünlerin tam olarak dolu olacağını düşünmüyorum. Yine takımını yalnız bırakmayan, her zaman desteğini esirgemeyen taraftarlar orada olacaklardır. Bu maçtan sonra duymak isteyeceğimiz son şeylerden birisi takımın daha hazır olmadığını söyleyen ve daha fazla hafta sabretmemizi isteyen bir teknik ekip. Yıllardır Süper Lig özlemiyle yanıp tutuşan bir 100.yıl taraftarının iki haftadan sonra Elazığspor'a karşı puan kaybetmeyi kaldırmasını beklemek yanlış düşüncedir. Bank Asya 1.Lig'de ilk haftaları bırakın ikinci yarıya kadar hiç bir şey belli olmaz evet. Fakat biz artık bu ligin standart bir takımı değil, 100.yılını yaşayan, taraftarıyla, semtiyle kenetlenmiş bir takımız. Bu yüzden bu akşam puan kaybetmeye kimsenin tahammülü kalmadı artık. Bu sezonun ilk 3 puanını alıp burada maç ile ilgili güzel bir değerlendirme yazısı yazma umudu ile akşam Alsancaktayız..

Yıllardır yapılan hatalara, yanlış oyuncu seçimlerine, basit taktiksel hatalara, çokça yapılan bireysel hatalara hep göz yumduk. Sustuk. Tribünden baktığımızda bile gözle görülür hata yapanlara sinirlendik. Karşıyaka tribünlerinde herkes biraz antrenör, biraz yöneticidir. Yeri geldi parklarda, yeri geldi anlık pozisyonlarda Karşıyakayı kurtardık. Ve şimdi, bu sezon, bu kutsal formayı süperlige taşıyacak çocuklara güveniyoruz, güvenmeliyiz! Bunun başka bir yolu yok. Yapılacak en ufak hataya bile tahamülü kalmayan bir taraftar grubu var bu sezon. Adanaspor maçına giderken içimizden maç berabere biter diyenlere karşı bile gülüyorduk. Maç sonu geldiğinde skor tabelasında 2-0 yeniktik. Taraftar olarak büyük bir umutsuzluktu. İlk maçtan da bu umutsuzluğa düşülür mü diyorsunuz fakat Karşıyaka için skor, puan durumu asla önemli değildir. Önemli olan sahada canını dişine takmış futbolculardır, geleceğe umutla bakabilmektir. İlk maçta böyle talihsiz bir skorla karşı karşıya kalınca yapılan tüm hesaplar terse döndü. İlk 4 haftada alacağımız 12 tam puan yerine 4 maçın ikisini kazanalım yeter dedik. Bu kazanalım dediğimiz iki maçtan birisi ise geçen hafta 1-1 skor ile berabere kaldığımız Göztepeydi.

Bugün aynı Adanaspor maçı gibi 3 puana garanti olarak baktığımız maçlardan birisi Elazığspor var karşımızda. Eğer Adana ve Göztepe maçında güzel bir takım izleseydik ve güzel bir sonuç elde etseydik bugün taraftarın bu maça bakış açısı çok değişecekti. Benim açımdan bu maç sezonun ilk dönüm maçı niteliğinde. Eğer 3 puanı alırsak takım az da olsa raya oturacak, moral ile Kasımpaşa deplasmanına gidecek. Fakat olası bir puan kaybı takım için büyük bir facia olur ve önümüzdeki zorlu Kasımpaşa deplasmanından 3 puan ile döneceğimize dair tüm inançlar biraz olsun söner. Umudunu asla kaybetmeyen Karşıyaka taraftarı bu akşam stadda yerini alacaktır, kutsal formayı taşıyan o seçilmiş insanları yine destekleyecektir.

18 Eylül 2011 Pazar

Kuzey Cephesinden Derbiye

İzmir adına 7 sene sonra muhteşem bir futbol günü yaşandı. Ben tabii bu olayları sadece Karşıyaka cephesinden anlatabilirim. O heyecan dolu 14:00'dan gece 24:00'a kadar süren 10 saatlik bir yeşil kırmızı macerayı yaşayabilen şanslı 2.500 kişiden birisiydim. Baştan sona Karşıyaka aşkıyla, ezeli rakibe karşı bir gün yaşadık. Eskiler hep anlatırdı bizlere Karşıyaka maçı öncesi yaşananları. Hep imrenerek dinlerdik bu hikayeleri. Böyle bir hikayeyi 1 hafta biz de yaşadık bu sene. Kardeşler, abiler herkesin kalbi yeşil kırmızıydı her zamanki gibi. Parklarda sabahlara kadar yapılan makaralar daha bir tatlıydı bu hafta. İşin ucunda ise Göztepe vardı. Ve biz Göztepeyi yenip hayatımıza kaldığımız yerden daha mutlu bir şekilde devam edecektik. Buna hazırdık.

Koca bir güne bir gece önceden başladık biz. Eski günlerdeki gibi sabahlayıp, bir semt havası koklayalım dedik. Tüm semtte böyle düşünüyor olacak ki parklar, sahiller her yer doluydu gece. Bir yanda pankart boyayanlar, bir yanda alkol ile geçimini sağlayanlar, diğer yanda eskiden yapılan deplasman hikayelerini anlatan insanlar. Nereye gitsek bir Kaf Kaf sesi, bir Karşıyaka bestesi.. Semt sabaha kadar susmadı. Polisler kimlik sormaya geldiklerinde şöyle bir bakıp " tamam anlaşıldı siz karşıyakalısınız biraz sessiz olun sadece yarın için de başarılar " diyip geçtiler.. Tüm semt yeşil kırmızıydı..
Ve maç saati yaklaştı. Saat 16:00'da Çarşı'da buluşacaktık 14:00'da tüm taraftar oradaydı. 2.500 kişilik dev bir ordu. Gözünü karartmış, aklında sadece 20:30'da oynanacak olan derbi vardı herkesin. Herkes birbiriyle muhabbete olabilecek olayları konuşuyor, bir yanda takım tartışılıyordu. Ve yavaştan yola koyulmaya başlamıştık artık. Saat 16:00 oldu ve 2.500 kişilik Karşıyaka ordusu maça gideceği trene binip yola çıktı. Tüm taraftarlar mutluydu, yenecek ve 3 puanla eve dönecektik. Trende söylenen besteler, yapılan muhabbetler o eskinin güzelliğini yaşattı bizlere bir kere daha.

Muhteşem bir emniyet çalışması yapılmıştı. Gideceğimiz tüm yollarda trafikler kapatılmış, 6.000 polis görevlendirilmişti. Panzerler yanımızdan geçiyordu, her yerde ekip arabaları vardı. Hiç bir ailenin canı yanmadan, ciddi yaralanmalar olmadan bu maç oynandığı için de emniyete bir teşekkür borçluyuz aslında. Geçmişte kalan güzel kavgaların yerini artık ölümlerle sonuçlanan olaylar aldı malesef. Bugün iki tribünde aslında bu konuda biraz daha bilinçlenmişti.
Metrodan inen Karşıyaka taraftarının kortej başlangıcı
Trenden indiğimizde o muhteşem kortej başlamıştı. Büyük bir Karşıyaka korteji. Besteler söyleniyordu, pankartlar açılmıştı. Herkeste hafiften bir heyecan vardı. Karşımızda 7 senedir bizim yanımıza gelmeye çalışan Göztepe vardı. Sonunda gelmişlerdi ve maçın başlamasına sadece saatler vardı.  Stadın önüne geldiğimizde küçük bir kaç atışma oldu, bu atışmaları geçmek istiyorum, burada anlatılacak olaylar değil bunlar. Küçük çaplı olan bir kaç olaydı sadece.

Tribüne girdiğimizde karşımızda Kapalıyı doldurmuş, açık tribünde de biraz boşluklar bırakarak doldurmuş Göztepe vardı. Girdiğimiz andan itibaren iki tribünde birbirine tezahüratlarla sataşmaya başladı. Derbinin güzel, renkli kısmı buydu belki. Bir onlar, bir biz karşılıklı kontralar ile tezahüratlar söylüyorduk. Göztepe tribünü yıllardır bize küfrediyordu, ilk defa karşılarındaydık. Bunun da heyecanıyla biraz dozu kaçırmış olacaklar ki Aliağa yazan pankart açtılar. Bunu ilk gördüğümüzde bir truva olduğunu sandık aslında, Aliağayı  satın alıp bir üst lige çıkan bir takımın bununla övünmesi pek doğru gelmiyordu bizim için. Bu 5 metreye 2 metrelik küçük pankart karşısında devasa Çarşı pankartı açıldı deplasman tribününde de. Güzel bir cevap oldu sanırım Göztepeliler için bu.
Tribünün karşıdan bir fotoğrafı ve açılan Çarşı pankartı.
Maç başlar başlamaz bana göre yine Necatinin hatasıyla bir gol yedik. Necati bu takım için aranılan kaleci değil malesef. Çok başarısız. Her yan top bizim için penaltı kadar tehlikeli. Adana maçında ve Göztepe maçında bunu bir kere daha anladık. Fakat Necati ikinci yarı kendisini çok güzel toparladı. Taha bu maçın en göze çarpan ismiydi bence. Güzel top kaptı, olgun oynadı. Pas verdi, pas aldı, ileriye çok güzel toplar çıkarttı. İki zencinin çıkarılması büyük hataydı bugün için. Göztepe'nin defansı yavaş defans. Onları kırabileceğimiz en güzel açıkları buydu. Bu açığı bile bile takımın en hızlı iki hücum oyuncusunu çıkarttık. Çıkarmasak belki 1-1'den 2-1'e hatta 3-1'e getirirdik oyunu. Kaçırdığımız çok ama çok net gol pozisyonları vardı. Bir tane direkten dönen topumuz var. Bir boş kaleye gol kaçırdık. Bu arada söylemeden geçmek istemiyorum Erhan'ın net golünü kaçırdığında tüm takım kendini yere attı. O sahneden sonra bu takım 5 gol de yese, 10 gol de yese bizim için aynıydı. O sahne bugün sahada inanmış bir Karşıyakanın olduğunu gösterdi bizlere. Göztepeninde direkten dönen topu oldu. Çok gol pozisyonu yakaladılar fakat skora çeviremediler. Hakeme gelince bana kalırsa güzel bir maç yönetti, bir kaç hatası hariç. Bizim kesin bir penaltımız verilmedi, tribünden gördüğüm kadarıyla. Göztepenin de aynı olay olmuş fakat görmedim. Bir kaç yerde kırmızı kartlık pozisyonlara sarı kart çıkardı fakat maçın heyecanı içinde yapılacak şeydi bence bu da. Pek fazla yargılamadan, güzel bir maç yönettiği için kendisine teşekkür ediyoruz.

Maç sonunu anlatmaya gerek yok zaten. Ne gelen oldu ne giden. Paşa paşa, bağıra bağıra semtimize döndük. Tribün konusuna gelince.. Karşıyakalı olduğum için demiyorum, 3-4 objektif tribüncü arkadaşımdan da duydum bunu herkesin tek dediği şey Göztepe bugün sınıfta kaldı. Saat 19:34'te girdim tam içeri, o saatten 22:00'a kadar sadece bize küfür ettiler. Takım desteklemek adına en fazla 15-20 dakika bağırmışlardır. Sayı konusunda güzel bir sayı yakalamışlar fakat bence yine de azdı. En azından kale arkası o kadar olmamalıydı. Bize edilen o kadar küfüre rağmen gerekli yerde kontralarla cevabımızı verdik, o cevabı da almışlardır zaten. Biz bugün gerekeni tamamiyle yaptık. Bize saatlerce küfretmelerine rağmen, gerekli desteğimizi sağlamaya çalıştık. Biraz daha fazla bağırabilirdik fakat erken yediğimiz gol ile tribünlerde moral bozukluğu oldu. Deplasman takımları ciddi rakiplerine karşı yenildiğinde bu duyguyu yaşar zaten, bilen bilir. Ona rağmen 1-1 olduğunda o gol sevincinden sonra tüm Göztepe tribününe yapılan kontra - buradan söylenmeyecek bir söz, bilen biliyor fakat - çocuklarıma bile anlatabileceğim türden muhteşemdi. Fazla olay olmadan, yaralama olmadan biten güzel bir derbiydi. Belki daha yazacak çok şey var fakat şimdilik sadece bu yazı yeterli diye düşünüyorum.

12 Eylül 2011 Pazartesi

İlk Hafta Sınıfta Kaldık

Bugün oynanan Adanaspor maçı ile ilgili pek heveslice bir şeyler yazmayı istiyordum fakat bugünkü maçtan sonra ne hevesim kaldı, ne de yazma isteğim. Bu maç ilk maç, daha yorumlamak çok yanlış evet katılıyorum fakat ben galipte gelsek, mağlupta gelsek, berabere de kalsak bu yazdığım şeylerin aynısını yazacaktım zaten. Çünkü bugün sorun skor falan değildi, bugün sorun tamamiyle takım ve teknik kadroydu.

Bir kere bana göre Reha Kapsal bugün çok yanlış oynadı. Takımı daha maçta ilk defa tanıyor evet ama bariz büyük hatalar yaptı. Oyuncu değişikliği hataları çok fazlaydı bir kere. Erdi ve Adiyiah'ı çıkarmak hiç akıl karı değildi. Hem de en kritik dakikalarda yeniliyorken böyle bir değişikliğe gerek yoktu. Taha çok çalışıyor, savaşıyor, top kapıyor evet ama olmuyor işte. 4. sezonu bu sene Taha'nın ve malesef hala aynı taha. Olmuyor, yapamıyor bunu anlamak bu kadar zor değildir umarım. Taha'nın oyuncu değişikliğine gidilmesi yerine o, bugün bir ara kaptan oldu takımda. Evet, kaptan olabilecek özelliklere sahip fakat saha da oynayabilecek özelliklere sahip değil malesef. Adiyiah'tan her zaman korkuyordum. Bu ligin topçusu olamayacak kadar fiziksiz malesef. Fakat bugün oynadığı top ile bana biraz olsun yanlış düşündüğümü anlattı. Çok güzel paslar çıkardı, akıllı çalımlar attı. Her şeyden önce Barış Ermiş gibi gereksiz çalımlara girmedi, futbol oynadı. Fakat dakika 55-60 civarlarında Reha hoca'nın değişikliği ile yerine Ferdi girdi. Kaleci Necati'ye malesef diyecek bir şey bulamıyorum. Çok heyecanlı. Muhteşem hatalar yaptı ve bana göre iki golde de suçlu Necati. En son açık tribüne bir hareket yapar gibi oldu, yakışmadı kendisine. Bugünkü kadar kötü kaleciliğe kim olsa tepki alırdı, biraz anlayış göstermeli. Yerden gelen topları bile doğru düzgün tutamadı hiç. Bir an önce yeni bir kaleci şart.

Ve bana göre en büyük hatamız. Takım gereksiz yere paslaşıyor. Maç boyunca kaleye bir tek şutumuz yok. Evet biraz abartı olabilir ama ciddi anlamda tek şutumuz yok kaleye. Bir kaç ite kaka topu kaleye göndermemizin dışında doğru düzgün bir şutumuz yok. Sadece paslaşıyoruz. Gereksiz yere o kadar fazla pas yapıyoruz ki, topu kaleye yollamayı unutuyoruz. Sanırım Reha Hoca biraz Barcelona taktiğini benimsemiş fakat bizim ne defansımız ne kalecimiz Barcelona defansı, kalecisi kadar güven verici durumda değil. Bunu atlayarak bu kadar çok pas yapmak, daha doğrusu pas yapmış olmak için pas yapmak gereksiz bana göre. Bir an önce ileriye top oynayabilen, akıllı pas yapabilen, kaleyi gördüğü anda çok güzel şutlar çekebilen bir takım haline gelmemiz lazım. Bu sorunu bir an önce halletmeliyiz. Bu taktik bizim takım için geçerli olamayacak bir taktik bugün bunu anladık.

Bu kadar olumsuz eleştiriden sonra son bir cümleyle bu yazıya noktayı koymak istiyorum. Ne olursa olsun bu takım güven verebilen bir takım. Bu takım başaracak kapasiteye sahip sadece akıllı oyunla bunu başarmamız işten değil. Biraz daha çalışma ve biraz daha takımın birbirini tanımasıyla bu takımın oyuncularının  yapamayacağı şey yok. Kapsal'ın maç sonu söylediği sözler ise içimizi biraz olsun rahatlattı aslında. Kapsal, maç sonu " Dünyada 102 puan alarak şampiyon olan var mı? Taraftarlarımızın bazılarının da sağduyulu olması gerekir. Bir başarısızlık varsa tek sorumlusu benim. Ben futbolcularımı tebrik ettim. Sıkıntımız olabilir ama bunları çözeceğiz. " dedi. Ne olursa olsun her şeyin farkında olan bir teknik direktörümüz. Ve umarım bu güzel seneyi güzel bir şampiyonlukla süsleyecektir.

4 Eylül 2011 Pazar

2011-2012 Sezonu Futbol Takımımız

Üst Sıra: 59.Recep Öztürk, 04.Murat Sözgelmez, 07.Serdar Eylik, Metin Peker, Şaban Yılmaz Genişyürek, Faik Mintaş, 28.Karim İzrailov, 37. Azizullo Mahmudov, 99.Özgürcan Özcan, 03.Özgür Bayer, 33.Bülent Ataman.

Alt Sıra: 61.Ufukhan Bayraktar, Turgay Gölbaşı, 32.Murat Akyüz, 11.Ferdi Elmas, 22.Erdi Kasapoğlu, 40.Dominic Adiyiah, 36.Özgür Volkan Yıldırım, 80.Akeem Agbetu, 08.Taha Yalçıner, 87.Erhan Kavak, Görkem Kulbay. 

Fotoğrafta olmayanlar: 10.Erhan Şentürk, 88.Ayhan Evren, Santiago Vizio,Tuncay Süren, Mustafa Sevgi, 1.Necati Yılmaz.

ÜST TARAFA DÖN