1 Mart 2010 Pazartesi

Hayat Karşıyaka'yı Yaşadığın Kadardır

Karşıyaka'yı sevmek zor iştir.. Kaderin baştan kötü yazılmıştır bir kere. Seni o kaderin kötü olduğunu bile bile o kaderi sevmeye de kader zorlar. Ama ne olursa olsun Karşıyakalısındır işte. Gururla söylersin her yerde Karşıyakalıyım diye. Gittiğin her yerde Karşıyakalı olmanın getirdiği bir ayrıcalık vardır üzerinde. Tribün veya futbol muhabbeti açılrsa hemen sana dikilir herkes, sanki herşeyin doğrusunu sen bilirsin. Edirne'den Kars'a kadar heryerde namın vardır. Gittiğin heryerde Karşıyakalıyım dediğinde " 35 buçuk ha iyidir abi " derler sana. Bu laftan sonrada herkesin ilk sorusu aynıdır aslında. Nolcak bu Karşıyakanın hali ?

Ne olursa olsun seversin Karşıyaka'yı. Karşıyaka senin hayat tarzın olur bir süre sonra. Semtte yürüdüğün zaman evin gibi gelir kaldırımlar. Bazen parktaki küçücük bir bank, iki kişilik koca yataktan rahat gelir sana. Tüm arkadaşların, sevgililerin bilir Karşıyaka'dan sonra geldiklerini. Tektir Karşıyaka senin için. Sonunda babandan dayak yemek, eve girememek olduğunu bile bile deplasmana gitmektir Karşıyakalık. Tüm yol boyunca evdeki sorunları düşünsende statta bir Kaf Kaf çekmek unutturur sana her şeyi. Kız arkadaşın sorarsa eğer " Ben mi Karşıyaka mı ? " diye vereceğin cevap basit ve tektir. " Kendine hiç şans tanımıyorsun ! "
 Ailen bu tribün olmuştur senin artık. Deplasmanda paylaşılan bir böreği dört kişi dörde bölüp yemişsindir. O böreğin çeyreği sana duble porsiyon iskender gibi gelir. Her deplasman dönüşü sesin kısıktır eve gittiğinde. Fakat otobüsten indiğinde ne kadar kısık olursa olsun sesin bağırırsın Çarşı'nın ortasında. Haykırırsın sevdanı. Takımını fazla izleyemezsin tribünde. Eve gittiğinde özetlerden izlediğinle yetinirsin sadece. Deplasman yolunda paylaşırsın tüm sırlarını. O uzun yol Karşıyaka uğruna gittiğini bildikçe kısalır sana. Bazen binlerce kilometre evin köşesindeki markete gidiyormuşsun gibi gelir sana. Hafif delilik vardır. " Manyak mısın sen " denilen her şeyi yaparsın. Kim ne derse desin o delilik, manyaklık senin için bir ibadet şeklidir. Gidilen deplasmanda sahaya o yeşil-kırmızılı forma çıktıktan sonra dünyayla ilişkin kesilir. Ne bir yorgunluğun kalır ne bir açlık.

Taraftarsan teknik direktörsündür Karşıyaka'da. Hem de en iyisi ha ! Her şeyin iyisini sen bilirsin. Güzel taktikmiş, defans yapmakmış sana göre terimler değildir. Uzanan ayağa kafayla vursun senin için yeter. O forma terlesin 5-0 yenil eve mutlu dönersin bazen. Hiçbir zaman tribünde çiğdem çitleyemezsin. Her zaman bağırın ulan diye bağıran kişiler vardır yanında. Onlar olmasa bile bir burukluk, bir vicdan azabı çekersin içten içe. Bağırmalısın. Zorunlu hissedersin kendini. 

Her gittiğin ortamda şeklin vardır. Kimseden korkmazsın. Vurulcağını bile bile anahtarlığındaki o yeşil kırmızı armayı herkese göstermeye çalışırsın. Herkese o armayı göstermeye çalışırsın dediysemde etiket olmazsın, reklam yapmazsın. Karşıyakalısındır zaten bir markan vardır. Diğer İzmir takımlarına benzemezsin hiç. Ortamda başka izmir takımlı varsa " hop birader Karşıyakalıyım " dediğinde tüm gözler sana bakar. Senin hikayeni dinler herkes. Farklısındır çünkü. O kadar değişik şeyler yaşamassındır ki bu tribünde yalan atıyorsun sanar insanlar. Bu kadar olmaz diyenler çıkar aradan. Ama olur işte. Karşıyaka bu çok büyük sevdalıları vardır..

Sözün özü şudur ki. Karşıyakalı olmak inanı 24 saat takip eden bir zehir gibidir. Panzehiri yanındadır fakat kullanmak istemezsin onu. Tek gerçek aşkın Karşıyaka'dır. Bırakamazsın o renkleri, o armayı.. Abilerin, kardeşlerin her zaman tribünde seni beklemektedir..

Şerefsiz kadere inat son nefeste haykırarak..
Karşıyaka !

3 yorum / sen de yaz !:

Armaya Sevdalıyız 2 Mart 2010 15:39  

Bu kadar güzel anlatılır, ellerine sağlık... Kimselere benzemez bizim aşkımız!

Tuner 3 Mart 2010 16:10  

dostum eline saglık. iznini almadan ekşisözlükte paylaştım. kaynak da verdim. selamlar...

Mokoko 3 Mart 2010 22:31  

Yüreğine sağlıkkk...

ÜST TARAFA DÖN