4 Haziran 2012 Pazartesi

Cezalandırılmayan 42.000

24/03/2012, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu yine tarihi günlerinden birini yaşayacak. Sıradan olması gereken bu lig maçını farklı kılan, cezası nedeniyle seyircisiz, daha doğrusu bu sene uygulanan kural gereği sadece kadın ve çocuk taraftarların stada alınacak olması...

Çok iyi bir Fenerbahçe taraftarı olmama rağmen, önceki 3 maça denk gelemedim ama bu atmosferi açıkçası çok merak ediyordum, zira stad deyince maç deyince, tezahürat, takımı destekleme deyince hiçbirimizin zihninde makyajlı, uzun saçlı, narin bir kadın imajı belirmiyor.

“Maç, kadın ve çocuk taraftar için ve biletsiz” denince yanlış anlaşılmasın, elinizi kolunuzu sallayarak, “Ben geldim, kadınım, yanımdaki de çocuğum maçı izleyeceğiz” diyemiyorsunuz. 1 ya da 2 gün önce üzerinde “davetiye, satılamaz” yazsa da bildiğiniz normal ebat ve görünümdeki,biletlerle, üzerinde yazan blok, sıra no ya göre yerinizi alıyorsunuz. Davetiyeler, Suadiye Fenerium mağazasında kimlik ibraz edilerek alınıyor, daha doğrusu öyleymiş..Mağaza evime çok yakın olmasına rağmen, maalesef 1 saat içinde tükendiği için alamadığım davetiyemi. Sağolsun kulüpte çalışan bir tanıdığı olan arkadaşım sayesinde temin edebildim.

Maç günü, davetiyeleri almak üzere arkadaşımla Kızıltoprak'ta, stada yakın bir kafede buluştuk. Daha sabah saatleri olmasına rağmen, aynen diğer seyircili maçlarda olduğu gibi formalarını giymiş, etrafda dolaşan, birbiriyle şakalaşan, maç moduna girmiş onlarca kadın ve çocuğu gördükçe şaşırıyorum. Tabii 1 saatte biten davetiyelerin cevabını da almış alıyorum bir nevi.

Arkadaşımla ayrılıyoruz, davetiyelerimle dolmuşa biniyorum, eve gitmek üzere. Dolmuşta 2 kadın, yanlarında çocukları konuşuyorlar “ O da gelir miydi acaba ? Arayalım dur” Bahsettikleri muhtemelen bir arkadaşları, kadın başlıyor heyecanla anlatmaya “ Elimde 2 tane daha davetiye var. Bana kesin cevap verin ama gelecek misiniz yoksa filanca arkadaşı çağıracağım.” İnanılmaz bir organizasyon var, davetiye bedava olsa da illa ki boşa gitmemeli. Hatta adaylar bile çoktan belirlenmiş. O gelmezse diğeri, diğeri gelmezse beriki. İçimden geçiriyorum. Biletler paralı olsa kesinlikle çok da güzel karaborsa yapardık biz de erkekler gibi heralde! J Muhabbetlerine bir yerinden dahil oluyorum, kadınlarla şakalaşıyoruz derken dolmuştan iniyorum, sonra yürüyerek evime..

Maç saati yaklaşıyor. Çubuklu formamı giyip stadın yolunu tutuyoruz diğer davetiyenin sahibi Elifle. Cumartesi günü Kadıköy'de yaşanan klasik park yeri bulma sorununu bir şekilde çözüp, stada doğru yürüyoruz.Daha önce çok maça gitmiş biri olarak söyleyebilirim ; kalabalık, gürültü, renk cümbüşü açısından diğer maç günlerinden çok farklı değil. Bu arada eşini çocuğunu maça getirmiş eşler, babalar da olduğu için en azından %30 civarında da erkek var stat civarında. Elif, hazırlıksız geldiği için üzerinde Fenere ait hiçbir şey yok. Saça takılan üzerinde sarı-lacivert yanıp sönen iki kulağı olan tavşan bantından alıyoruz bir tane, 5 TL verip. O gün en çok satılan ürün o. Sonra stadın arkasından dolanıp, Fenerium tribününün önüne geliyoruz..Kapıda feci bir kalabalık, itiş kakış, gürültü ve en kötüsü arada kalan çocuklar. Derbi maçlarda bile sırayla, düzenli bir şekilde girdiğimiz bu kapıda kelimenin tam anlamıyla kadınlar ve çocuklar birbirini yiyor diğerinden daha önce içeri girebilmek için! Bunun bir sebebi, güvenlik anlamında o gün daha az polisin görevlendirilmesi belki de. Malum şöyle düşünülmüş olmalı “  Kadın taraftarlar ne kadar olay çıkarabilir ki?J

Yerimiz, alt fenerium tribününde, sahayı tam ortadan gören bir noktada..Şeref tribününün birkaç sıra altındayız.. Arkamızda, yaş ortalaması 5-6 olan 3 tane çocuk.Alt sırada genç bayanlar..Stad fulle yakın..Açılmış pankartlar var, Aziz Yıldırım resimleri..Eski Fenerbahçe marşıyla takımımız sahaya çıkıyor, “Yaşa Fenerbahçe” bölümünde ses kısılıyor, her zaman olduğu gibi bu kısmı taraftarlar söylüyoruz. Herkes avazı çıktığı kadar bağırıyor ama ne fayda çok seslilik tizliğe engel değil..Sırada takım kadrosu anonsu var, Tüm stad gayet başarılı teker teker anonsa eşlik ediyor..De Souzaaa, Alex!, Miroslav, Stochhh!..Sıra böyle değil tabi, en sevdiğim futbolcuları yazdım örnek verirken J Bu arada tabiî ki 42.000 kadının bu kadroyu eksiksiz bilmesi imkansız ama karşılarında duran dev ekrandan kopya çekmek oldukça kolay.. Şu an diğer takımların stadında durum nasıl bilmiyorum ama Fenerbahçe üstelik çok uzun yıllardır şov anlamında güzel şeyler yapıyor..

Maç başlıyor..” İŞTE TARAFTAR İŞTE ŞAMPİYON !!! ” . Belki maçın başından sonuna kadar en çok yapılan tezahürat bu.
Maç başlamadan herkes birbirinin fotoğrafını çekiyor..Modaya uyuyoruz..Komik görüntüler kaydediyoruz..
Arkamızda oturan çocuklar oldukça yaramaz, birinin elinde borazan benzeri bir oyuncak var, gözlerini sonuna kadar açıp üfledikçe başımız şişiyor, gülüyoruz J  

Maç başlıyor..Çığlıklar, alkışlar ardı sıra kopuyor..Özellikle top kaleci Volkan’a geldiğinde inanılmaz bir destek ve tezahürat..Evet anlaşılıyor, hangi futbolcunun iyi oynadığı değil, hangisinin yakışıklı olduğu daha önemli bugün taraftar için. Bir süre sonra bir anons duyuluyor “Migros sarı deseneee, deseneeee, deseneeeee”. Maçtan 2 saat kadar önce çalışılmış, biz kaçırmışız ama sorun değil, en eski ve bilindik tezahüratlardan biri..Migros (yani migros tribünü) SARIII dedikten sonra sırayla Maraton, Telekom ve en sonunda Fenerium tribünü devam ediyor; SARI-LACİVERT-ŞAMPİYON-FENER!
En ateşli Fenerbahçe taraftarının bulunduğu, tüm tezahürat ve organizasyonunun yapıldığı yerdir Migros tribünü..Gelenek bu maçta da değişmiyor..Hakikaten bakıyorum, 1 dk yerine oturmayan yüzlerce kadın, çocuk..

Bu sezon Fenerbahçenin oynadığı en vasat maçlardan biri..Bursaspor da bir o kadar kötü..Neyse ki 41. dakikada kaptan Alex’in beklenen golü, hepimizi ayağa kaldırıyor..1-0..Sonrasında tekrar başlıyoruz, “işte taraftar, işte şampiyon!” ve tabii unutmadan “We love you Alex!

İlk yarı bu skorla bitiyor..Gürültü patırtı içinde içerideki büfeye akın ediyor kadınlı çocuklu gruplar. Maçlarda en çok tüketilen şey çekirdektir ya, bu maçda yerini cipslere bırakıyor. Eski açık hava sinemalarının havası var tribünlerde..Ben de 2 tane çay alıp tekrar yerime geliyorum güç de olsa. Arkamdaki çocukların yaramazlıkları son sürat devam..Hemen yanı başımızdaki geçiş yoluna geçmeye çalıştıklarında ise yukarıdan görevlinin ikazı..Bu sahneye maç boyunca en az 5 kez şahit oluyoruz..

2. yarı başlıyor..Tezahüratlar son sürat devam..Yine Migros “sarı” diyor..Yine “işte taraftar işte şampiyon” ve yine kaleci Volkan’a futbol hayatında yapılmadığı kadar bol tezahürat.

Maçın bana göre en çarpıcı anlarından biri Bursaspor’un bariz ofsayt golünde, sessizliğe bürünen tribünler. Hakem ofsayt vuruşunu vermiş olsa da kimsenin ağzını bıçak açmıyor..Ön sıralarda, yüz ifadesini hayatımın sonuna kadar unutmayacağım 9-10 yaşlarında bir çocuk, geriye, tribünlere dönüp avazı çıktığı kadar bağırıyor “ Gol değiiillll, ofsayttt ofsaaytttt!” Herkesin içine su serpiliyor, tekrar normale dönen taraftar tiz seslerle bildiği tezahüratlara devam ediyor..

1-0   biten maç sonrası, alkışlar ve eski Fenerbahçe marşıyla takımımızı uğurluyoruz. Vasat bir futbolla da olsa, kazanmış olmanın sevinci var tüm seyircinin yüzünde. Stat dışında ise eşlerini, çocuklarını bekleyen Fenerbahçe bayraklı, atkılı, formalı erkek taraftarlar.

Zorlukla yürümeye devam ediyoruz Kızıltoprak’a doğru. Bu kez herkesin dilinde  bir senedir dillerden düşmeyen tezahürat “ Bu da mı şike, bu da mı şike?

Bu sorunun cevabını verecek tek bir merci var o da yargı..Birileri kişisel hatalar yapmış ya da yapmamış olabilir ama şu an bilinen tek bir gerçek var ; seyircisiz bir maçta 42.000 kadın ve çocuk taraftarıyla sakat, yaşlı, genç bebek, demeden bu koltukları doldurdan, ofsaytı faulü anlasa da anlamasa da sarı laciverte kayıtsız şartsız gönül verenler oldukça Fenerbahçe Türk Futbolunun olmazsa olmazıdır.
Hande

ANLAYAMAZSINIZ.BLOG : Sadece bayanların ve çocukların izlemesine açık olan bir maçtaki atmosferi merak ediyordum ve bir arkadaşıma rica ettim. Sağolsun o da beni kırmadı ve çok hoşuma giden bu yazıyı yazıverdi. Karşıyaka blogunda Fenerbahçe yazısı ne alaka diyen arkadaşlara böylece cevap vermiş olayım.Virgülüne dokunmadan yazıyı blogumuza ekledim. Umarım bu tarz bir ceza almayız ve Karşıyakalı kız arkadaşlarımızdan o maçla ilgili yaşadıklarını anlatması için bir yazı istemek zorunda kalmam. Hande bu güzel yazı için sana tekrardan çok teşekkür ediyorum.

0 yorum / sen de yaz !:

ÜST TARAFA DÖN