7 Şubat 2010 Pazar

Bayram Hazırlığı

Anıl dünkü yazsında Ankara'yı anlattı çok güzel bir şekilde. Final maçında yaşananları, dönüş yolunu söylenen şarkıları...

Maça gidemeyip, en büyük aşkını televizyondan takip edenler de vardı kutsal topraklarda.

**********

Daha sabahtan belliydi aslında nasıl stresli bir gün olacağı. Akşama kadar vakit geçirmenin yollarını sabah 8'den itibaren aramaya başlamıştım. Stres fazla, inat gibi hava da bir o kadar puslu ve sıkıntılı. Sevgiliyle geçirilen tipik bir sinema buluşmasından sonra Konak-Karşıyaka vapurunda saatin daha hızlı ilerlemesi ve bir an önce maçın başlaması için dua ettiğimi çok net hatırlıyorum. Eve döndüm, hafif bir akşam yemeği sonrası kuzeni aradım, maç saati yaklaşmıştı. İyi hoşta maçı nerede seyredecektik?

Kuzen "Ben izlemicem maçı birader, dayanamam hayatta" diyince şöyle bir durup düşündüm. Haklıydı, maçı izlesekte o strese nasıl dayanacaktık. Hadi stadda olsan bir nebze ama televizyon başında nasıl mücadele edecektik stresle. Hak verdim, "Totem yaparız birader, keselim dünya ile irtibatımızı, maç bittiğinde ne olacaksa olsun, kalp dayanmaz buna" deyip telefonları kapadım. Ama beceremedik. 10 dakika sonra "Çıkıp izleyelim bi yerde ne olacaksa olsun" diyerek geri aradım.

Çıktık evden, boynumuzda atkılar. Zübeyde Hanım Parkı'nın içindeki çay bahçesine oturduk. Hemen yan tarafımızda cafe var ama bizim stres durumumuz ancak bu kadar yaklaşmamıza izin veriyor televizyona. Daha biz çaylarımızı söyleyip, "Ulan Süper Lig'e bir çıksak ne güzel olur ha" diye konuşurken gol çığlıkları duyuyoruz. Çay bardaklarını masada bırakıp cafe'deki televizyon başına nasıl geldiğimizi hatırlamıyorum. Bağrış çağrış bitti, 1-0 öndeydik ve takribi 1 - 1 buçuk saat sonra süper ligdeydik bu sonuçla.

İyi güzel de bizdeki stres katsayısı da ikiye katlanmıştı. Nasıl gelecekti maçın sonu? Yok abi seyredemeyiz bööle, yürü sahile gidelim...

Sahile vardık. Ben hayatımda bu kadar coşkulu, bu kadar sevinçli Karşıyakalıyı bir arada daha önce gördüm mü hatırlamıyorum. Tam anlamıyla bir bayram havası vardı. Hemen biralar alındı, stresi bari alkolle azaltalım diye ve başladık ilk yarının kalan kısmını izlemeye.

Devre arası...

Tezahüratlar, yolda Kaf Kaf çekenler, şampiyonluğu kutlamaya başlayanlar, seneye hangi yabancıları alırız diye fikir yürütenler...

İkinci yarı başladı, golü yedik...

Keyifler kaçtı ama inanç azalmadı hiç. "Çıkarız abi artık, buraya kadar geldi bu iş"...

Aksini düşünen yok, varsa da dile getirmeye korkuyor herkes büyü bozulmasın diye...

Sahili bırakıp, golü attığımız mekana geri dönüyoruz. Orada başladık, orada bitirelim maçı, ne olacaksa da olsun, gerçekten dayanmayacak kalbimiz.

Maç tam bitti derken yediğimiz gol... Büyük üzüntü, hayal kırıklığı, kızgınlık, isyan... Ulan bi kere de bizim yüzümüze gül be kader !!!

Olmadı...

Canın sağolsun KARŞIYAKAM...

0 yorum / sen de yaz !:

ÜST TARAFA DÖN