22 Ekim 2012 Pazartesi

2B Nostaljisi

Sabahın köründe alarmın sesiyle uyandım. Bu deplasmana gitmek güzel ama bir de sabahın köründe kalkması , yola çıkması olmasa. Daha afyonumuz patlamadan kendimi bizim minibüste buldum. Yol bir yandan iğrenç ve sanki hiç bitmeyecek hissi verirken polis çevirmesi. Polis memurunun bize çarşıdan kalkan otobüslerden birini sorması ve görsek tanırız cevabını alması ile topuk ve yola devam.


Piizler, deplasman otobüslerinin vazgeçilmez müzikleri derken Zeus babanın tekkesine vardık. Hemen kendisine saygılarımızı iletmek için mekana geçtik.  Saygı ve sevgimizi sunduktan sonra " Zeus Ölmedi Kalbimizde Yaşıyor " sesleri Zeus Baba Tekkesi'nde yankılandı ve yolumuza kaldığımız yerden devam ettik. Sonuçta armayı bekletmek olmaz.


Tavşanlı Ada Stadıyumunda bize ayrılan bölümde bilet satışı yoktu. Daha çarşıdan kalkan otobüsler gelmemişti ve Tavşanlılı yetkililer kesinlikle kimsenin içeri alınmayacağını belirtip ortalıkta söylenip duruyorlardı. Dayı bu hırs nedir ? Bir sakinleş . Kalbe zarar. Strese gerek yok demeye varmadan kendisi söylene söylene bulunduğumuz yerden uzaklaştı. Klasik bekleme süreci. Bize başarılar dileyen Tavşanlı Linyitspor taraftarlarına aynı şekilde karşılık veriyorduk. Derken küfürlerle gelen bir grup ve bize taş atmaları. Sonuç ; durduk yere ortalığın karışması ve gerisini yazmayayım. Olan oldu. Tavşanlılı arkadaşlar kendileri etti ve buldular.

Maça gelirsek ; tribüne girme çabaları uzayınca birçok renktaşımız sanırım golümüzü doğru düzgün göremedi. Ne derseniz diyin ne düşünürseniz düşünün yine iyi futbol oynamadık. En çok güvendiğimiz defansımız topu doğru düzgün uzaklaştıramıyor. Cihat Hocam sen de bir defans oyuncusuydun. En azından temel bilgiler olarak defansa top nasıl uzaklaştırılır dersi versen , biraz çalışsalar haddime olsa da söylemek istedim. Bence çok iyi olur.

Taha'nın karate kid tarzı oyunu , Dalmat'ın umursamazlığı , Adnan'ın orta sahada ne yaptığına anlam veremediğimiz anlar. Liste uzar gider. Yan toplarda yüreğimizin ağzımıza gelmesi zaten nefes alıp vermek gibi doğal bir hal aldı.

Başka bir olay da takımımızın kale sahasının yakınında , tehlike yaratacak yerlerde çok kolay faul yapması ve rakibe serbest vuruş kazandırması. Huy edine edine böyle hareketleri huy ediniyoruz. Zaten sahada ne tarz bir oyun oynadığımızı anlamaya artık çabalamıyorum. Hak edişlerini gecikmiş olabilir. Bu oyun yapısı huzursuzluklarından kaynaklanıyorsa en azından çözümü belli ama ya gerçekten huzursuz olduklarından değil de hala oyun yapısını oturtamadıklarından ise işte onun çözümü biraz daha zor olabilir.

Tavşanlı ilçesi bana sürekli taşlandığımız Ege takımlarını ve 2B kategorisi zamanımızı hatırlattı. Geçen sene 4 gol atıp yendiğimizden dolayı önceden doğru düzgün bile karşılaşmadığımız Tavşanlı'nın bizi kendilerince hasım ilan etmesi , maçın büyük bölümünde takımımıza hatta ve hatta arkasına bile dönüp bakmamış , efendiliğiyle tanınan Cihat hocamıza küfretmeleri karşısında söyleyecek söz bulamıyorum.

Sağanak yağmur artıyordu. Bir ara doluya çevirdi. Yağmur bir an durdu ama Tavşanlı tribünlerinin takımlarına destek vermek yerine ellerine ameliyat eldiveni takıp hijyenik şekilde Karşıyaka'ya küfür etme arzuları dinmedi.

Gelelim maç sonuna ; kale arkasını dışardan taşlamaya çalışan Tavşanlı taraftarları ve polisin müdahelesi , Ziya kardeşimizin de tüm bunları sakince izleyişini fotoğrafta görüyorsunuz.

Zaten sonrasında yağmur yine bardaktan boşanırcasına yağdı. Dönüş yolunda taşlanırız diye düşünürken o yağmurda da taşlamaya çıkan varsa azimle her işi başarabileceklerini düşünüyordum. Biz denk gelmedik. Diğer otobüslerdeki renkdaşlarımızın da başına umarım böyle sinir bozucu bir olay gelmemiştir. Hadi taşladılar diyelim . Aşağıya insen o yağmurda yemin ederim ki inilmez.

Dönüş yolunda Zeus babaya selamımızı çakıp basket maçından güzel haber almanın tesellisiyle kutsal topraklara ulaştık.

Gerçekten 2. Lig B Kategorisindeymişiz gibi hissetim Tavşanlı'da. Nostaljisi bile hoş değildi.

0 yorum / sen de yaz !:

ÜST TARAFA DÖN