26 Temmuz 2013 Cuma

U20 Şampiyonası Üzerine

Mümkün olduğunca takip etmeye çalıştığım U20 Avrupa Şampiyonası, yurtdışında bulunduğum bir dönemde sona erince, Çeyrek Final ve devamını yazmaya ancak vakit bulabiliyorum.

İlk turda oynadığımız 4 maçta aldığımız 3 galibiyet ile grubu lider tamamlamıştık. İkinci turdaki zorlu maçlarımızı da iyi oynadık aslında, zor da olsa Litvanya ve Yunanistan'ı geçerek aldığımız tek mağulubiyetle bu grubu da lider tamamladık. Çeyrek Final'de inanılmaz kötü başladığımız maça, sonradan ortak olduysak da, 7-26'lık ilk çeyrek skorunu döndüremedik ve Rusya'ya 70-82 kaybederek, bir nevi turnuvaya havlu attık. Sıralama maçlarında ilk rakibimiz, ikinci turda yendiğimiz Litvanya oldu ve onları tekrar yenerek, Yunanistan ile, beşincilik-altıncılık maçına çıktık. İkinci turda yendiğimiz Yunanistan'a bu sefer diş geçiremedik ve sahadan 60-74 mağlup ayrılıp, turnuvayı altıncı sırada tamamladık.

Takımımızdan herhangi bir oyuncunun yer almadığı U20 Milli Takımımız bu sonuçla turnuvayı kapamış oldu. Açıkçası, ülkemizin basketboldaki durumu ile de paralel bir sonuç, altyapılarda önemli işlere imza atan takımlar olsa da, A Takım seviyesine geldikçe, yüksek bütçeli takımların genç yeteneklere astronomik rakamlar ödeyerek bench'e mahkum etme politikası ve kimsenin bunun önüne set çekmek gibi bir derdi olmaması, gençlerimizin yaş ilerledikçe daha kısıtlı süreler almasına sebep oluyor TBL'de. Kendi yaş gruplarındaki rakipleri ciddi maçlara çıkarken, bizimkiler ancak TB2L'de veya altyapı maçlarında süre bulmaları sonucunda da Avrupa Şampiyonası'nda bu tip sonuçlar alıyoruz. Elbette bu jenerasyondan beklentiler zaten yüksek değildi fakat, bu kadar çok "basketbol ülkesi oluyoruz" edebiyatı sonucu, bu kadar çok multi-milyon dolarlık organizasyonların sonucu da Avrupa altıncılığı olmamalı...


Erinç Atilla

0 yorum / sen de yaz !:

ÜST TARAFA DÖN