31 Ekim 2011 Pazartesi

Karşıyaka'da Billboard

Bugün gördüm bu Billboard'dan bir tane de Bostanlıda..
Karşıyaka'da da varmış..
Tüm semtte bu Billboardlar var..
İnsanın baktıkça bakası geliyor..
Ben de burada paylaşmak istedim..
Gören görmeyen kalmasın diye..
Artık semt olarak bunları yapmamızın zamanı geldiğini kaç aydır buradan yazıyorum..
100. yılımızda her yer yeşil kırmızı olmalı, her sokak bayraklarla donatılmalı..
Ligdeki durum umrumuzda olmamalı, biz Karşıyakalıyız diyorsak bunu 100. senemizde tüm semtte yaşamalıyız..
Burası bizim semtimiz..
Burası yeşil kırmızı olmalı!
Tüm Karşıyaka'da daha güzel şeyler görmek umudu ile..
Yapanın, düşünenin ellerine sağlık..
Billboardları Karşıyaka bastı!

30 Ekim 2011 Pazar

Cesaretliler Ölmez

Bugün maç sonu sevinçten bir kare..
Reha Kapsal gittikten sonra bugün ilk maçımıza çıktık. Karşımızda ligin en iyi top oynayan takımlarından birisi olan Kartalspor vardı. Genelde teknik direktör değişikliği yapan takımlar kazanır diye bir genelleme vardır, biz de kazandık bugün. Reha gittiği için mi kazandık, futbolcular iyi oynadığı için mi kazandık bunu bu maçlık söylemek çok zor ama benim görüşüme göre Reha hoca ve Mustafa hoca çok ayrı top oynattılar bu takıma ve sanki Mustafa hoca'nın taktiği biraz daha bu takım üzerinde etkili oldu gibi. Böyle ofansif bir kadroya sahip olan, topla oynayabilen futbolculara sahip olan bir takımın defansif oynatılmaya çalışılması ilk 8 haftadır büyük bir hataydı. Ne pas yapabiliyorduk, ne oyuncular istediğini yapabiliyordu, üzerine bir de taraftar baskısı eklenince kötü sonuçlar alıyorduk.

Ama bugün Mustafa hoca tam bir Bank Asya futbolu oynattı. 4-4-2 ile çıktık sahaya. Hem de iki zenci oyuncumuz oyundaydı. Agbetu ve Adiyiah kendilerini tam anlamıyla bu maç gösterdi. Adiyiah çok etkili olmasa da Agbetu yine bana göre çok güzel işler çıkarttı. Verdiği paslar, attığı çalımlar, hiç durmadan bastığı toplar.. Bank Asya oyuncusunu olduğunu belli etti iyice. Kale de Recep ilk zamanlarda da dediğim gibi Necati'den 10 gömlek üstün bir kaleci. Bugün ne kadar hissettirmese de bir çok net gol pozisyonunu kurtardı. Necati'nin çıkmaya cesaret edemediği toplara çıkıp topu her zaman önüne aldı. Yediği bir gol oldu maçta ama Önder çok iyi topa vurdu, Recep'in yapabileceği pek bir şey yoktu. Yediğimiz ilk gol demişken.. Defans hattı orta seviye de fakat yetemiyoruz nedense. Çok kolay adam kaçırıyoruz. Bugün en az 5 kere gereksiz adam kaçırmalar yüzünden net gol pozisyonuna girdi Kartalspor. Hiç yapılmayacak hatalar yapıyoruz, defans hattımızın biraz daha düzgün olması lazım.

Şaban gün geçtikçe kendini geliştiriyor. Kafasını gerçekten çok güzel kullanan bir topçu. İlk attığı gol büyük kafa topçusu Hakan Şükür'ün gollerine çok benziyordu. Çok güzel zıpladı, çok güzel gönderdi topu ağlara. Gerçek bir Karşıyakalı gibi her golden sonra armasını öpmesi de yetiyor aslında bize. Taha oyuna sonradan girdi. Ben Taha'yı beğenmeyen bir Karşıyakalı olarak bu sene yaptığı işleri alkışlıyorum gerçekten. Bana göre iyi top oynayamıyor ama sahip olduğu o hırs ile çok iyi şeyler yapıyor. Hücumdan çok defansif yönünü tamamlıyor takımın. Çok güzel yatıp topu çekiyor rakipten. Bugün sahada beğenmediğim isim Erhan Kavak'tı. İyi bir topçu olmasına rağmen kendini gösteremiyor, oynayamıyor bu takımda. Bu isim yerine ilk olarak Erhan Şentürk'ü o da olmazsa, Ferdi'yi görmek isterim. Erhan Şentürk kaliteli futboluyla bu takıma çok şey kazandıracak, eksik olan orta sahamızı tamamlayacak isim. Bir an önce sakatlığının bitip sahalara dönmesini bekliyorum dört gözle..

Bugün çıkıp aslanlar gibi top oynayan futbolcularımıza teşekkür ediyorum.. Cesaretli bir şekilde takımı saldırtan, çok güzel top oynatan, dakika 80'de önde olmamıza rağmen hala oyuna forvet sokup gol arayan, içimizden geçenleri tamamiyle sahaya yansıtabilen hocamız Mustafa hoca'ya çok teşekkür ediyorum. Eğer böyle devam edersek Mustafa hocayla çok iyi yerlere geleceğimize inanıyorum. Gelmesek bile taraftarın kalbinde büyük bir yeri olacak, daha ilk maçtan taraftarın gönlünde taht kurmayı başardı..

23 Ekim 2011 Pazar

Hem Lig Hem Camia

Tek tek maç yazısı yazmaktan sıkıldım. Her maç aynı şeyler çünkü. 2-3 gol yiyoruz, atak yapamıyoruz, ortada futbol namına hiç bir şey yok. Ve bizim teknik adamımız çıkıp, bizimle oyun oynar gibi yüzlerce pozisyona girdik, rakip takım sadece bir kere kalemize geldi o gelişlerinde de gol oldu açıklamasını yapıyor.. Hep bir bahane, hep bir arkasına sığınılacak düşünce.. Ne zamana kadar ? 100. yılımızda küme düşünceye kadar mı ? Bu saçma gidişata ne zaman dur diyeceğiz ?

Bizim dur dememiz zor gibi. Kapsal'ın elinde muhteşem bir sözleşme var çünkü. Gönderildiği anda maddi açıdan da bir çok şeyi yanına alıp gitmiş olacak. İlk 17 maç takımda kalırım, 17 maçtan sonra tazminat almam gibi bir madde var sözleşmede. Adama sorarlar 17 maç boyunca zaten takımı üstlerde tutmuş, takımı oynatmış bir adamı neden yollayasin ki ? Eğer takım kötü gidiyorsa, bu hocayla olmuyorsa 17 maçı mı bekleyeceğiz ? Kötüyse yollanacak haftalar 5-9. haftalar arasıdır zaten, neden böyle bir madde var bu sözleşmede ?

Bu olaylara gereğinden fazla sıkılıyor artık canımız. Nerede bir Karşıyaka muhabbeti olsa hep aynı sözler, hep aynı cümleler.. Camia içinde o kadar fazla dedikodu var ki.. Kapsal'ın gideceği tarihler, yerine gelecek yeni teknik direktörler, Kapsal gitmeyecek cümleleri, futbolcuların oynamama nedenleri. Herkes başka bir seneryo ile yaşıyor şu anda. Ligdeki puanlarımızın kötü olmasının yanında camia içinde de büyük bir sıkıntı olmaya başladı bu iş bizim için. Fikir birliği, söz birliği yok artık neredeyse. Herkes başka bir şey söylüyor. Herkesin farklı bir düşüncesi var ve bu düşünceyi savunuyor. Böyle stresli bir ortamda daha fazla kırılıyor insanlar birbirlerine, söylenmeyecek sözler söyleniyor. Kısacası işin ucu iyice kaçtı.. Sadece lig içinde değil camia içinde de çok kötü durumdayız..

Bank Asya futbolu bu kadar zor bir futbol değil sayın Reha hoca.. Kendi kendine yaptığın o değişik taktikleri başka takımlarda uygulamaya çalış. Mesela bir Barcelona'da uygula. Çünkü onlarda Xavi, Messi gibi oynayabilecek oyuncular var, Taha ve Ahmet Burak Solakel gibi oyuncular yok. Takımı taktiğe adapte edip 8 haftamızı yakmak yerini, takıma göre taktik verseydin şu an başka yerlerdeydik. 550 bin dolar'a aldığımız Adiyiah'ı yedek kulübesinde oturtup, dakika 80'de Özgürcan'ı oyuna sokmakta neyin nesidir ? Nasıl bir futbol anlayışıyla Özgürcan'ı Adiyiah yerine kurtarıcı olarak görebiliyorsun ? Ya da Adiyiah'ı alıyorsun, takım zaten berbat şekilde Adiyiah ile Agbetu'yu değiştiriyorsun. Bu nasıl bir oyuncu değişikliğidir ? Hiç mi bilmiyorsun geride olan takım dakika 70'ten sonra saldırır. 1-0 yenilmekle, 2-0 yenilmek arasında bir şey yok. Tüm haklarıyla saldırır. 3 stoperle takıma bir şey sağlayamazsın bu dakikadan sonra. Soyunma odasına girsen, bu oyunculara sadece çıkın oynayın bir şey demiyorum desen puan olarakta, pozisyon olarakta, gol olarakta şu anki durumdan binlerce kat daha iyiydik. Tüm herkese rezil olduk, lütfen yeter artık.

Bizim tribünde herkes teknik direktördür diyoruz ya.. Ben bu sene bu sözün doğru olduğunu anladım. Çünkü sahadaki teknik direktörün bizden bir gram fazlası yok. Hatta binlerce eksiği var. Kollarımız önümüzde durup biz de maç izliyoruz, Reha'da. Başka da bir şey olmuyor malesef. Biz o yedek kulübesinde olsak en azından dakika 80'de Bucaspor gibi sadece beraberlik için sahaya çıkmış bir takıma bastırmamız gerektiğini bilirdik. Ona göre oyuncu değişiklikleri yapar, takıma bastırın diyerek bir yol gösterirdik. Ama sen dakika 85'te bu duruma uyanıyorsun, o da nasıl bir uyanmaksa Özgürcan'ı oyuna alıyorsun.. Yakışmıyor Kapsal, gerçekten yakışmıyor.

Yine, her zaman olduğu gibi tek tartışılmayacak isim taraftar.. O kadar kötü durumdayken, 1 kere olsun doğru düzgün gol görememişken Kütahyaya 300-400 kişi giden taraftar. Ne olursa olsun takımını desteklemeye çalışan, sabahlara kadar pankart boyayan, kilometrelerce yolu hiç üşenmeden giden taraftar. Olan bize oluyor zaten. Biz kahroluyoruz sadece. Birileri paranın peşindeyken, birileri rahatının peşindeyken, biz armanın peşinde kilometrelerce giderek kahroluyoruz..

Yazılacak söylenecek her şeyi ilk 8 haftada söyledik. Sahada futbol göremedik, kulübede düzgün karar verebilen insanlar göremedik malesef. Olmadı, istenenler yapılamadı. Daha neyi bekliyoruz adım atmak için ? Binlerce yanlış yapılmışken, doğru taşı oynamak elimizdeyken beklediğimiz şey ne ? Bir 2 hafta daha mı ? Boşu boşuna harcanıp gidecek olan bir 6 puan daha mı ?

Yavaş yavaş bitiyoruz..
Görmüyor musunuz ?

21 Ekim 2011 Cuma

Ne Kadar Bekleyeceğiz ?

Lig başladığında 100.yılımızla şampiyon olacaktık.. Ünlü futbolcuların transferleri için binlerce dolar para harcadık. Bir sürü kaliteli transfer yaptık. Tribün olarak kendimizi hazırladık. Hepsi bunun için miydi ? O binlerce dolar verdiğimiz adam son 2 haftadır kulübede oturuyor. Hem de en büyük sorunumuz gol atma sorunuyken, o binlerce dolarlık golcü oyuncu kulübede oturuyor, onun yerine formu yerinde olmayan Özgürcan oyuna giriyor. Bizleri kandırdığınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz bu sene ya çıkacağız, ya çıkacağız şu an içinde bulunduğumuz durum bunun hayal olduğunu gösterse de bize verilen sözlerin tutulacağına hala inanmak istiyoruz. Karşıyaka taraftarı her zaman olduğu gibi inancından hiç bir şey kaybetmiyor. Fakat gidişimiz gidiş değil..

Geçen hafta Tavşanlı maçında 4 gol atınca bazı şeylerin değişeceğine inanmaya başlamıştık. Güzel, basit bir Bank Asya oyunu, inanmış futbolcular, işini yapan bir teknik direktör, taraftarla karşılıklı Kaf Kaf çeken bir yönetim.. Fakat tam 4 gün sonra işler yine değişti. Saha da yine oynayamayan bir takım, yedek kulübesinde yaptığı işi düzgün yerine getiremeyen bir teknik direktör. Maç 80. dakika, 0-0'lık bir beraberlik söz konusu ve biz daha yeni çift forvete dönmeyi akıl ediyoruz. Dakika 60'da sahanın en iyi ismi olan Agbetu'yu yedek kulübesine çağırıyoruz. Orta sahamız da bir tek top tutamıyoruz, orta sahamız resmen yol geçen hanı. Buna ne zaman dur diyeceğiz ? Ne zaman değişik oyun stilleri, fantastik paslaşmalar yerine Bank Asya futboluna uygun fiziğe dayalı, basit, gol atmaya yönelik oyun oynayacağız ? Ne zaman evimizde 1 puan için değil de 3 puan için dakika 70'lerde çift forvete gerekirse dakika 80'de 3 forvete dönüp gol arayacağız ? Ne zaman son topta geride oynayan oyuncularımız hocaya sormadan, gönül rahatlığı ile atağa çıkıp son topu 11 kişi kullanarak gol şansımızı arttıracağız ?

Bu maçın bana göre tartışmasız en iyi oyuncusu Agbetu'dur. Oynadığı futbol, yaptığı çalımlar, gördüğü ince ara paslar.. Her şeyiyle bu lige fazla bir oyuncu bence. Bir de tabi kalecimiz Recep var. Necati'den sonra yaptığı kurtarışlarla herkesin beğenisini kazanmaya devam ediyor. Necati kaledeyken kullanılacak bir korner veya bir serbest vuruş bizim için penaltı kadar korkutucuyken, bugün en tehlikeli noktadan kullanılan serbest vuruşlar normal şekilde karşılanıyor, en azından gönül rahatlığı ile pozisyonu izleyebiliyoruz. Defans hattımız gün geçtikçe sağlamlaşıyor. Fakat görüyoruz ki orta sahamız sıfır. Geçen sene o kadar eleştirdiğim Kıvanç Karakaş'ı bile ister duruma geldim. Orta sahada ne pas yapabiliyoruz, ne top kesebiliyoruz, ne oyun kurabiliyoruz. Orta saha da hiç bir şey yok. Sol kanatta oynayan Agbetu ve orta da oynayan Şaban dışında da hücum hattımız pek iyi sayılmaz zaten. Tek ama tek istediğim şey bu takım için bir Tiago'nun, bir Cihan Yılmaz'ın olması. Bu oyuncular tek başına takımı 2-3 gömlek yukarıya taşırlardı bu sene..

Bu uğursuzluk ne zaman gidecek başımızdan merak ediyorum. Zira bu futbolla bir 2-3 hafta daha oynarsak bırakalım ilk 2'yi, play-off bile bizim için imkansız olacak. 100. senemizde böyle berbat bir sezon geçirmek istemiyoruz. Yönetim, teknik ekip, oyuncular biran önce toparlanıp bize hakettiğimiz başarıyı vermeleri lazım. Eğer biz soğuk bir pazar günü Kütahya'ya 400 kişiden fazla gidiyorsak bu takım üzerinde bizim de emeğimiz var demektir. Biz yıllardır sorgulamadan, yargılamadan desteklediğimiz bu takımdan ilk defa bu sene gerçek bir başarı istiyoruz. Kendiniz için değilse bile çıkıp bizim için oynayın!

18 Ekim 2011 Salı

Stat Yoksa Oy Yok !

Yıllardır kandırılıyoruz, daha doğrusu kandırdıklarını sanıyorlar.. Her seçimden önce bu sefer stat yapıyoruz cümleleriyle uyutulmaya çalışıyoruz.. Siz sanıyor musunuz ki Karşıyakalı bu cümlelerle uyur ? Bu kez ok yaydan çıktı, artık stat ya yapılacak ya da Karşıyakalı oyunu kullanırken tüm belediyeye toptan kırmızı kartı gösterecek. Yaptığınız her şey yasalara uygunmuş gibi, tüm planlamalar ilkelerinizle bağdaşıyormuş gibi davranmayı bırakın artık. Binlerce dönüm araziye binaları yaparken cebinize giren paralar yüzünden her projeye olur dediniz. Bugün, 100 yıllık spor kulübü için yapılacak olan stata olmaz diyorsunuz. Koskoca semtte kentin nefes alacağı tek yeşil alan bizim statımız için olacak arazi mi ? Buca'da stat yapılırken kent nefes alsın denmemişti ama. Üstelik Buca gibi bir yerde daha çok yeşilliğe ihtiyaç olmasına rağmen.. Semtin her tarafı yeşillik içindeyken bu saçma sapan bahaneleri önümüze neden koyuyorsunuz ?

Bu stadın buraya kurulması çok büyük gelir kaynağı demek.. Ulaşım yolundan çok kolay bir stat. Çevresine yapılabilecek olan alışveriş merkeziyle daha da merkezi bir yer haline gelebilir. Oradaki tüm esnaf canlanır. Binlerce dolar maddi gelir kaynağı olur herkes için. Ama bunu düşünen bir belediyemiz yok malesef. Çünkü semtin yararından çok kendi yararını düşünen insanlar var malesef. Ama bu günden sonra Karşıyaka'da her zaman stada karşı çıkan insanlar olarak anılacağınızı unutmayın. Şu an statın önüne taş koyuyorsunuz ama Karşıyaka seçimlerde size gerekli cevabı verecektir. Seçimlerden sonra oturup o belediye binasının önüne bakarsınız ancak, stad yapıldığında da kapısından girmezseniz seviniriz. Herkes unut, Karşıyaka unutmaz bunu da unutmayın!

17 Ekim 2011 Pazartesi

Elde Var Üç

Çok ama çok kötü başladık bu sezona.. Basketbolda büyük bir hayal kırıklığı olmuştu benim için ilk hazırlık maçlarını izlediğimde.. Savunmamız berbattı, hücum hattımız iyi de olsa sayı bulamıyorduk. Alper Saruhan'ı bu sezon çok beğendiğimi söylemiştim. En son Aliağa deplasmanında izledim kendisini tekrar ve tekrar söylüyorum bu sezon çok büyük işler yapacak kendisi. Basketbol takımımız Aliağa maçında kendisini toparlamış bir görüntü çiziyordu zaten. Dün oynanan Bandırma maçıyla birlikte takımın kendisini iyice toparladığını anladım. Tabi bu toparlanmayı maçı izlemediğim için tam olarak anlatmam zor fakat güzel istatistikleri var basketbolcuların. Haftaya Beşiktaş maçıyla takımı çok daha iyi değerlendirebiliriz burada. Ne olursa olsun, dün basketbolda kazandık elde var bir..

Voleybol.. Bana göre bu camianın en büyük kanayan yarasıdır voleybol. Taraftarın ayakta tutmaya çalıştığı, taraftarın sahip çıkmaya çalıştığı ve buna rağmen binlerce ilgisiz taraftar yüzünden küme düşen voleybol.. Dün ilk lig maçımıza çıktık ve Işıkspor'u 3-0 gibi bir skorla yendik. Voleybolcuların bu sene bu ligden çıkacaklarına eminim. Tüm taraftarların voleybol maçlarına biraz daha fazla ilgi göstermesi gerektiğini düşünüyorum.. Biz bir spor kulübüysek voleybol şubemiz de basketbol, futbol kadar önem taşıyan bir şube. Özellikle de 100. yılımızda alt ligde yer alıyorsa bu şubeyi el birliği ile, omuz omuza 100. yıl da bu şubeyi bir üst lige çıkarmalıyız.. Dün aldığımız voleybol galibiyetiyle elde var iki..

Ve bu senenin en büyük hayalkırıklığı.. Futbol. Haftalardır tartıştığımız, kahrolduğumuz o futbol.. Büyük umutlarla yola çıktığımız, yemeden içmeden kesip 300 lira kombine parası verdiğimiz o futbol. Adiyiah gibi trilyonluk adamları aldığımız, tek hedef şampiyonluk, ikinciliği bile kabul etmiyoruz nidalarıyla yola çıktığımız, bu ligde sadece bizim gollerimiz konuşulacak dediğimiz futbol. Dün yine 300 kişi yollardaydık, inancımız, aşkımız uğruna 5 haftada sadece 1 puan alan, bizi kahreden o takımı desteklemek için yoldaydık. Ben de o otobüslerde o takım için yola düşmüştüm ve açıkça söylüyorum yine kötü bir futbol bekliyordum. Maça girdiğimiz anda ilk 20 dakika boyunca düşüncelerimde haklıydım ancak takım sahaya biraz alışınca takımdan istediğimiz o oyunu sonunda sahada gördük.. Evet iyi bir oyun gördük demiyorum, takımdan istediğimiz oyunu gördük diyorum.

Bank Asya liginde yıllarımız geçti. Bu ligden kendi adıma tek anladığım futbol anlayışı taktik, teknik gibi unsurların gereksiz olduğu. Bu ligde fizikli olacaksın, bu ligde topu ite kaka o kaleye sokacaksın. Başka bir futbol anlayışı ile bu ligden çıkamayız. İlk 5 hafta boyunca amaçsız kötü taktiklerle oynadık, yanlış oyuncu seçimleriyle başladık. Bu hafta sanki kulübe de farklı bir Reha Kapsal vardı. Sahaya girer girmez kalede Recep'i gördüm ve içim biraz olsun rahatladı. Çok iyi bir kaleci olmasada Necati'den çok daha iyi işler çıkardığını söyleyebilirim. Necati'nin bu maç yiyeceği 2 tane net gol vardı, Recep çok kolay şekilde bu topları tuttu. Forvette ise Adiyiah yerine Şaban vardı. Sadece bu maçın değil, bu Bank Asya haftasının yıldızı Şaban'dır. Böyle muhteşem performans gösteremeye devam ederse Şaban bu taraftarın kalbinde 100. yıldaki yıldız oyuncu olarak anılacak. Attığı her golden sonra ismini göstermek yerine armasını öpen, her golden sonra tribünlere koşan Şaban'a kendi adıma teşekkür ediyorum.. Ve futbolda da Tavşanlıyı 4-0 yenerek aldığımız galibiyetten sonra elde var üç..

İşte bu haftanın çok ama çok kısa bir özetiydi bu yazı. Özellikle Tavşanlı maçıyla ilgili bir bu kadar daha yazı yazabilirim. Fakat haftasonu bir spor kulübü olarak üçte üç yaptığımız için her branşla ilgili eşit yazı yazmak istedim. Tüm şubelere teşekkür ediyoruz, bize bu haftasonu bu mutluluğu yaşattığı için..

Bu aralar sadece haftasonları maç değerlendirmesi yapıyorum, okulumdan dolayı çok yoğunum şu aralar. Blogda tek başıma yazdığım için her konuya yetişemiyorum malesef ama kısa zamanda 2-3 günde bir güncel yazı girmeye çalışacağım. Yaklaşık 2.000 okurumuza da ayrıca teşekkür ediyorum. 

8 Ekim 2011 Cumartesi

Spor Kulübüysek Eğer..

100 yıldır övünüyoruz, biz spor kulübüyüz ! Evet biz spor kulübüyüz ama, bir spor kulübü gibi davranıyor muyuz ? Her branşımıza özel olarak bir ilgi gösteriyor muyuz yoksa sadece Futbol ve Basketbol üzerine mi kuruluyuz ? Yelken branşımızı kaç kişi takip ediyor ? Hadi, bu branşı geçtim, peki ya Voleybol'u kim takip ediyor ?

Evet voleybol.. Hani şu geçen sene süper lige çıkmak için tüm parasını futbola aktardığımız şubemiz olan voleybol. Hani az kalsın kapatılacaktı da Karşıyaka taraftarı büyüklüğünü gösterip kendini belli etti kapatılmadı. Evet, biz taraftarsak, biz spor kulübüysek en fazla önem vermemiz gereken branş voleybol. Çünkü sadece taraftarın gücüyle ayakta kalan tek branş. Biz olmazsak o branşa emek verenlere ayıp etmiş oluruz. O kadar konuşuyoruz cefa çekmek, sevmek diye.. Evet deplasmanda cefa çekmek, evet 5 haftada 1 puan çeken takımı desteklemekte cefa çekmek.. Peki ya voleybol şubeyi ayakta tutmak için ailesinin rızkından alıp şubeye koyanlar ? Bu takım kesin düşer denmesine rağmen çıkıp canını dişine takan o küçük kızlar ? Voleybol hayatını tehlikeye atarcasına her topa koşturan o voleybolcular ? Siz cefa çekiyorsunuz da, onlar sefasını mı sürüyor ?

Biz büyük taraftarız. Biz spor kulübünün büyük taraftarıyız. Madem taraftarız, madem bu sene 100. senemiz, madem bu sene 100. senemizde alt ligde olan bir voleybol takımımız var, hep birlikte bu takıma varımızı yoğumuzu vermek hepimizin borcudur. Maddi manevi her türlü desteği hakeden bir yönetim ve oyuncu kadrosu var. Onlar herşeylerini ortaya koyup taraftarı bekliyorlar. Biz onlara karşılık verip, omuz omuza olup, yine o muhteşem taraftarlığımızı mı göstereceğiz yoksa sırtımızı dönüp yine sadece futbol ve basketbol maçlarını destekleyip Karşıyakalıyız mı diyeceğiz ?
Seçim sizin.

yaklaşık 1-2 gün içerisinde voleybol kombineleriyle ilgili UniKSK büyük bir kampanya başlatacak. Bu kampanyadan twitter'dan haberdar olabilirsiniz.

2 Ekim 2011 Pazar

Sabretmiyoruz

Konuşacak bir şey kalmadı.
Yazdık yazdık, herkese söyledik, dinlemediler!
100 senelik bu koca çınarı el birliği ile rezil ettiniz.
Aslında buraya hiç bir yazı girmeyecektim bu maçla ilgili.
Sussak gönül razı değil, söylesek tesiri yok..
Hepiniz utanın!
Bizi bu durumlara düşürdüğünüz için
Hepiniz utanın!

Siz kimsiniz ki bu taraftarla böylesine dalga geçiyorsunuz.
Kimle uğraştığınızı biliyor musunuz ?
Binlerce, on binlerce kilometreyi korkusuzca gidenleriz biz.
Yeri geldiğinde yumruğumuzu masaya koymasını iyi biliriz.
Delikanlıysanız, biraz adamsanız gezersiniz, tozarsınız.
Sizin verecek hesabınız varsa bizim de soracak sorularımız var.
Daha cevabını vermediğimiz sorularımız var!
Sizlere değil, üzerinizdeki renklere, armaya aşığız!

ÜST TARAFA DÖN