Eurobasket2013 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Eurobasket2013 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Eylül 2013 Salı

Bitti de Kurtulduk !!!

Eurobasket 2013 bizim açımızdan biterken, turnuva yazısı yazmak oldukça kolay olacak...

Rezalet bir koç seçimi, rezalet bir oyuncu seçimi, ve elbet rezalet bir federasyon olunca, sahadaki oyun da rezalet idi...Tek galibiyetimizi aldığımız İsveç maçında bile sahada görmek istediğimiz mücadele tam anlamıyla yoktu...Kaybettiğimiz maçlarda ise kısaca ülke olarak rezil olduk...

Dünya ikinciliğine giderken, ülkemizi iyi temsil ettikleri için "maddi ve manevi" her türlü desteği alan oyuncular ve federasyon üyeleri, bu rezil tablodan sonra tüm ülkenin vatandaşlarına "maddi ve manevi" her türlü desteği vermeleri gerekmez mi ?? Aslında bu ülkeyi gerçekten sevenlerin, sevgileri para ve pulla ölçülemeyeceği için, görevlerinden istifa etmeleri sanırım yeterli olacaktır...da, var mı kendilerinde bu adımı atacak cesaret ??

Şimdi arkamıza yaslanıp güzel basketbol için turnuvayı takip edebiliriz...


Erinç Atilla

5 Eylül 2013 Perşembe

12 Senelik Milli Mücadele(!)

Günün yoğun temposu içerisinde biraz kafamı dağıtmak için denk geldiğim şu yazıyı okuyunca, özet olarak yazmak istedim, çok bilinen "kendi ülkesi dışında bir şey yapamayan 12 Dev(!) Adam(!) mücadelesini...

2001 - Avrupa 2.liği (kendi evimizde)
2002 - Dünya 9.luğu
2003 - Avrupa 12.liği
2004 Olimpiyat Oyunları'na katılamadık
2005 - Avrupa 9.luğu
2006 - Dünya 6.lığı
2007 - Avrupa 11.liği
2008 Olimpiyat Oyunları'na katılamadık
2009 - Avrupa 8.liği
2010 - Dünya 2.liği (kendi evimizde)
2011 - Avrupa 11.liği
2012 Olimpiyat Oyunları'na katılamadık

Bu süreçte basketbol ülkesi olarak bilinen başlıca ülkelerin başarıları;

- İspanya; 3 şampiyonluk, 4 final, 2 yarı final, 3 çeyrek final
- Litvanya; 1 şampiyonluk, 4 yarı final, 4 çeyrek final
- Sırbistan; 2 şampiyonluk, 1 final, 1 yarı final, 2 çeyrek final
- Yunanistan; 1 şampiyonluk, 1 final, 2 yarı final, 4 çeyrek final

Yayıncı kuruluşa, federasyona bakarsanız, Avrupa'nın en kaliteli ligiyiz, mücadelenin en yukarlarda yer aldığı bir kaç ligden biriyiz...Ama konu ulusal basketbola geldiğinde, tüm uluslararası basketbol otoritelerinin kabul ettiği, "kendi ülkesi dışında bir şey yapamayan" bir takımımız var...Ve bu konudaki istikrara(!) rağmen, koltuğundan ayrılmayan Turgay Demirel, ve son döneme damgasını vuran Bogdan Tanjevic...

2013 Avrupa Şampiyonası, dün rezalet bir performansımızla başladı, 20 dakika boyunca Finlandiya gibi bir takıma karşı sadece 4 isabetli saha içi atışı bulabildik...Belki çok farklı bir kimliğe bürünüp podyuma çıkarız bu turnuvada, veya büyük olasılıkla hep yaptığımız gibi hüsranla döneriz yurdumuza...Balık baştan kokar, milli takım bogdan kokuyor...Bu kadar net bir durum varken, Türkiye Basketbol Federasyonu, Turgayın Basketbol Federasyonuna dönüşmüşken, Spor Bakanı, Olimpiyat Oyunları'nın alınamamasını kolayca Gezi Direniş'ine bağlayabilirken, elbette bir şeylerin değişseceğini umut etmek safça olacaktır, ama Martin Luther King'in de dediği gibi, "Dünyada yapılmış olan herşey umutla yapılmıştır"...


Erinç Atilla

P.S. Bu satırları yazmam için ilham vermiş olan, ve oldukça geniş çağlı bir analiz kaleme almış "hidayetin yetmeyen iki sayisi" na teşekkürler...Açılış paragrafında paylaştığım linke tıklamak suretiyle yazdığını mutlaka okuyun derim...

2 Eylül 2013 Pazartesi

En Nihayetinde - Eurobasket 2013

Tüm yaz aylarını, altyapı turnuvaları ile geçirdikten sonra, en nihayetinde, üst seviyede basketbol için start verebiliyoruz.

4-22 Eylül arasında Slovenya'nın en sahipliği yapacağı, 2013 Avrupa Şampiyonası başlamadan kısa bir Milli Takım yazısı yazmak istedim.


Modası geçmiş Bormio'da yapılan hazırlık kampı, çoğu otorite tarafından eleştirilen koç seçimi, politik sebeplerle kadroya alınmayan Cenk Akyol, 2013 Şubat'ında dopingden ceza almış kaptanımız(!) Hidayet Türkoğlu maddelerini sıraladıktan sonra, Slovenya'da mücadele edecek takımımızı gönül rahatlığı ile desteklemek için sahada çok iyi işler çıkarmalarını görmem gerekiyordu. 11 tane hazırlık maçı yaptık; Slovenya'daki 3 maçı da kaybettik (Sırbistan, Slovenya ve Estonya), ardından Sırbistan'daki turnuvada Slovenya'ya yenildik, ve oynadığımız beşinci hazırlık maçında Ukrayna karşısında ilk galibiyeti elde ettik. Milli Takım hazırlık döneminin son etabı için İstanbul'a geldi, arka arkaya oynadığımız Çek Cumhuriyeti maçlarını kazandılar, ilave olarak Belçika'yı yendiler. Rakiplerin kalitesi soru işaretleri doğrururken, Hırvatistan karşısında oldukça iyi bir oyun sergileyip 81-52'lik skorla sahadan ayrılarak, turnuva için ilk umut ışığını yakmış oldular. Bir sonraki maçta, Sırbistan'a yenilirken, son hazırlık maçında bana göre Slovenya'nın süpriz takımı olabilecek Polonya'yı yendiler.

Baktığımızda, hazırlık döneminde elde edilen sonuçların, takım oluşturma aşamasında doğan problemleri gidereci bir etki yarattığını söylemek çok zor. Fakat tam da bu noktada "Tanjevic Şansı" devreye giriyor. İtalya neredeyse sahaya çıkacak oyuncu bulamıyor, Sırbistan'da Teodosic gibi oldukça etkili bir isim yok, İspanya eksik kadro ile geliyor, Yunanistan yeniden yapılanmanın ilk meyvelerini toplama aşamasında henüz. Bu ciddi rakiplerin yaşadığı problemler, bizim kötü performansımıza rağmen şansımızı yükselten bir faktör.

Turnuvadan beklentime gelirsek, ilk istatistik, turnuvanın en yaşlı takımı olduğumuz ki, "gençleştirme projesi" ile yola çıktığımız Tanjevic'e ne kadar uyuyor bu durum bilemem. Basketbolda en temel çalışan kuralın, "oyun kurucun kadar konuş" olduğuna inanan birisi olarak Ender Arslan ve Doğuş Balbay ile bu alanda sıkıntı yaşayacağımızı düşünüyorum. Bu kadar "mürettebat" problemi varken, açılacağımız denizde çıkacak ilk ciddi dalgalanmada nasıl tepki vereceğimiz büyük bir soru işareti benim için. Daha iyi bir koç tercihi ve daha doğru bir kadro yapılanması ile kolayca podyumda yer bulabileceğimizi düşündüğüm bu turnuvayı, ne yazık ki podyum dışında tamamlayacağımızı düşünüyorum. Umarım yanılırım...Polonya, Yunanistan ve Makedonya ise bu turnuvada heyecanla takip edeceğim takımlar olacaktır...Yunanistan veya İspanya'nın ise ipi göğüsleyeceğini bekliyorum.

Maç programımız şu şekilde;

4 Eylül - Finlandiya
5 Eylül - İtalya
7 Eylül - Yunanistan
8 Eylül - İsveç
9 Eylül - Rusya

Mücadele edecek oyuncularımıza başarılar...


Erinç Atilla

12 Temmuz 2013 Cuma

Milli Takım Mevzuları

Gündem o kadar yoğun ki, kendi iş yoğunlumun arasında ancak vakit bulup da özet geçebileceğim bir yazı yazabiliyorum...

Son günlerde neler yaşandı Milli Takım bazında ona bakalım.

Estonya'da U20 Avrupa Şampiyonası var...Milli Takımımızın geleceğini oluşturacak çocukların maçları. Bugüne kadar 2 maç yaptılar ve mağlubiyetle tanışmadılar. Ana akım medya'da ne kadar yer buldu ?

Benzer şekilde futbolda U20 Dünya Şampiyonası ülkemizde oynanıyor...Futbol ile anılan şehirler yerine, siyasi kimlikleri öne çıkartıp yapılan seçimler sonucunda final maçına kadar ortalama seyirci sayısı 5.000 civarında...Geleceğin yıldızlarını izleme fırsatı bu kadar kötü kullanılabilir, ülkemizi bu turnuva sayesinde yurtdışına lanse etme fırsatı bu kadar kolay harcanabilirdi...Bunu da başardık...Yaklaşık son 10 yılını savaşlarla geçirmiş Irak'ın, U20 takımı finalin kapısından dönerken, koskoca Türkiye'nin U20 takımı turnuvaya ilk havlu atanlardan olabiliyor...Kendi oyuncusuna küfür edebilen tribünler de işin cabası...Sporu seviyoruz lafı havada kalan bir laf da, futbol aşığı bir millet olarak anılmamızın de ne kadar balon olduğu ortaya çıkıyor...Bütün bunlar da "faiz lobisi" oyunları olmasın sakın...

Basketbola geri dönelim...

Her ne kadar takımımıza karşı takındığı tavır ve saha dışı hayatı ile tasvip etmediğim bir koç olsa da, mevcut form grafiği ile ve sahadaki "winner" özelliği ile Ergin Ataman şu anda Türk koçlar arasında diğerlerinden ayrılan bir koç. Milli Takım için de, "winner" olmak oldukça önemli bir özellik...Koçsuz bir Milli Takım varken ve Ergin Ataman, takımını şampiyon yapmışken, en doğru tercih kendisi olurdu...Ama olmadı...

Biraz nostalji yapalım...Yiğiter Uluğ'un Salsa Basket için yazdığı yazı dönem dönem okunacak bir yazı...Özeti şu, elde ettiği başarılara rağmen Erman Kunter'in zamanında Milli Takım için düşünülmemesi, ve bir bakıma adının üzerinin çizilmesi, alınan bir galibiyet sonrasında elindeki konyak ile Turgay Demirel'i rahatsız etmesine bağlanıyor...Yıl, 1999

Daha yakın bir geçmişe geri dönelim...Ergin Ataman'ın, 5 yıldızlı bir otele girerken, aynı odaya yaşam koçunun girerken ve daha sonrasında çıkarken görüntüleri basına servis ediliyor...Özel hayatın gizliliği hiçe sayılarak...Basit bir magazin haberi gibi görünmesi gereken bu konu, ilk çıktığında da federasyonun Tanjevic için bir ön hazırlığı olabileceğini düşündürtmüştü bana...

Ve geçen hafta...Bizden başka çoğu ülkenin ciddiye almadığı Akdeniz Olimpiyatları'nda (hani doping skandalları ile damga vurduğumuz) kazanılan şampiyonluk sonrasında, TBF (Turgay'ın Basketbol Federasyonu) Eurobasket 2013 hatta 2014 Dünya Şampiyonası sonuna kadar Tanjevic ile devam karar aldı...

Yap-boz'un parçalarını birleştirdiğimizde, ve büyük resme baktığımızda, zaten Tenjevic gibi bir "kanki" dururken, Ergin Ataman'ın koç olma ihtimali sıfıra yakındı...Veya NBA'e gitti diye vazgeçilen Messina'nın, NBA'e gitmeyeceğini açıklamasının üzerinden kendisinin tekrar seçenekler arasında düşünülmemesi gibi...

Koç bacağında bunlar yaşanırken, oyuncu seçiminde de ciddi bir soru işareti doğdu. Bugüne kadar Milli Takım'da ancak havlu sallayan, ve herhangi bir sezondaki formu ile takımdaki yeri konusunda soru işaretleri doğuran Cenk Akyol, kariyer sezonunu yaşadığı sene, Milli Takım'a çağrılmadı...Aday kadroda bile yok...Ve TBF, bu kararı basketbolla bağdaştırmaya çalışıyor...Oysa yaşananlar daha çok yeni, Gezi Parkı Direnişi sürecinde, hükümet baskısı sebebi ile sansür uygulayan NTV'nin mikrofonunu yere atıp onlara açıklama vermek istemeyen bir Cenk Akyol var elimizde...Ferit Şahenk-Hükümet-TBF-Tanjevic dörtgeninde, o Cenk Akyol'un Milli Takım'a çağrılmasını beklemek de, tıpkı Ergin Ataman'ın koç olmasını beklemek kadar hayalcilik olurdu aslında...

20 maç civarında doping cezası alan Hidayet Türkoğlu'nun (Gezi Direnişi sırasında Mehmet Okur'un aksine, sus pus olan) kaptan olarak çağrılması da apayrı bir konu...

Bunca yaşanan olayın üzerine kişisel görüşümü kısaca yazayım; Ergin Ataman, Tanjevic yerine koç olmalıydı, Hidayet Türkoğlu bırakın kaptanlığı kadroda bile olmamalı, Cenk Akyol ise bırakın aday kadroyu, kesin kadroda yer almalı...Tabi Türkiye Basketbol Federasyonu, özerk olsa, Spor Bakanlığı görevini yapsa bunlar belki olabilecek şeyler olurdu da, Turgay'ın Basketbol Federasyonu ile ne yazık ki havada kalıyor...


Erinç Atilla

15 Haziran 2013 Cumartesi

Milli Takımlar Basketbol

6 Haziran'da yapılan kongremizin üzerinden henüz 1 hafta geçti, ve yavaş yavaş şube yönetimleri şekilleniyor. Şube yönetimlerinin belirlenmesi ile beraber takım oluşturma ve yönetimsel kararlar da alınmaya başlanacak. Bu sürü zarfında ilk güzel haber ULEB'den geldi ve önümüzdeki sezon Avrupa'nın 2 numaralı kupası olan Eurocup'a ön eleme oynamadan katılımımız duyuruldu. Bu sezon içersinde yazdığım yazılarda da değindiğim oldukça önemli bir hamle. Basketbol camiasında marka değeri oldukça düşük olan Eurochallenge'dan, biraz daha fazla tanınırlığı olan Eurocup'a terfi etmiş bulunuyoruz. Bu durum, geçtiğimiz sezon yaşanan muhteşem başarıların bir sonucu ve bunu daimi kılmamız gerekir. Daha fazla bilinirliği olan Eurocup sayesinde, ilk olarak ana sponsorumuz Pınar Holding daha fazla destek olmalıdır. Buna ilave olarak hızlı bir şekilde televizyon yayın anlaşması yapmalıyız, Eurocup'ta yayınlanacak iç saha maçlarından belki A Takım için değil ama altyapı için oldukça önemli bir miktar gelir elde edebiliriz. Bu sayede gideceğimiz yan sponsorlar ve reklam veren firmalardan da daha fazla reklam ücreti talep etme hakkımız olur. Daha önce de dediğim gibi, geçtiğimiz seneki başarılar ve maddi olarak altına girdiğimiz yük, ancak bu sene Eurocup ile gelir artışı sağlarsak anlam ifade edecekti, şimdi o fırsat var elimizde. Eurocup ile ilgili son bilgi de formatının değiştiği üzerine. İlk tur coğrafi olarak konumlandırılmış (daha kısa ulaşım süreleri ve daha düşük maliyetler için) 6 takımdan oluşan 48 takım ile başlayacak ve her grubu ilk 3 sırada bitiren takım Son 32 takım arasına kalacak, Euroleague ön elemesinden elenen 8 takımın gelmesi ile beraber 32 takım tamamlanacak. 4 takımdan oluşan 8 grup ile Son 32 seviyesi oynandıktan sonra, her grubu ilk 2 sırada bitiren takımlar Çeyrek Final'e kalmış olacak. Çeyrek Final ve Yarı Final serileri 2 maç üzerinden oynanacak ve Son 32'de grup lideri olan takımlar iç saha avantajına sahip olacak. Eurocup Final maçı ise tarafsız sahada oynanacak ve kazanan 2014-2015 sezonunda Euroleague'de yer alacak.

26 Eylül 2012 Çarşamba

Eurobasket 2013 Torbaları Belli Oldu

Milli Takım'ın son maçlarını karın ağrıları eşliğinde izleyip, 18 Eylül'deki seçimlerde Turgay Demirel'i seçen delegelere sahip bir millet olarak, Slovenya'da mücadele edecek takımımızın 5. torbada yer aldığı torba dağılımları belli oldu. Kura çekimlerinin tarihi bilinmezken, turnuva 4-22 Eylül 2013 arasında Slovenya'da yapılacak. O tarihe kadar değişmemesi durumunda, Slovenya için şu anda alınması gereken herhangi bir vize bulunmuyor.

1.Torba
İspanya
Fransa
Rusya
Makedonya

2.Torba
Litvanya
Yunanistan
Slovenya
Büyük Britanya

3.Torba
İtalya
Hırvatistan
Almanya
Karadağ

4.Torba
Finlandiya
Polonya
Ukrayna
Bosna Hersek

5.Torba
Türkiye
Gürcistan
Belçika
Letonya

6.Torba
Sırbistan
Çek Cumhuriyeti
İsrail
İsveç

Hemen bir "ölüm grubu" ve "şeker gibi kura" oluşturursak Milli Takım için;

Ölüm Grubu
İspanya
Slovenya (Ev sahibi olduğu için bence Yunanistan ve Litvanya'dan daha tehlikeli)
İtalya (Almanya ile arasında kaldım, ama İtalya'ya karşı geliştirdiğimiz psikolojik travma daha yeni)
Polonya
Türkiye
Sırbistan
Şeker Gibi Kura
Makedonya
Büyük Britanya
Hırvatistan (Karadağ ile arasında kaldım, bence Karadağ'a göre daha yumuşak bir takım)
Finlandiya
Türkiye
İsveç (Barcelona'da oynayan genç yetenek Marcus Eriksson'u tutsan yeter)
Hayırlısı olsun şimdiden hem yeni koç'umuza hem de takımımıza...
Erinç Atilla

ÜST TARAFA DÖN