27 Nisan 2012 Cuma

Yazıklar Olsun!

Yılların sorusudur değil mi? Neden süper lig'de bir takım yok? İşte bu soruya biz yıllardır cevap veriyorduk, anlamıyordunuz, belki şimdi daha rahat anlarsınız. Hani her yerde, biz İzmirliyiz, biz şöyleyiz diyenler var ya, o adamlar İstanbul düşkünü, şehrinden başka herkesi düşünen insanlar. Biz takıma destek oluyoruz derler ama alttan ne işler yürütürler, biz bunları dediğimizde inanmıyordunuz, bugün patlak veren bir haberler umarım daha iyi anlarsınız bunu..
İzmir Ticaret Odası başkanı Ekrem Demirtaş bugün bir açıklama yapmış. Demiş ki, Türkiye Kupası Finali İzmir'de oynansın, Fenerbahçe ve Bursaspor'un konaklama paraları gibi şeylerini biz ödeyelim. Bravo Ekrem Demirtaş. Böyle bir kararı vermek çok zor olmamıştır umarım? Sen İzmir gibi, büyük bir liman kentinin Ticaret Odası başkanısın, sen İzmir gibi, Türkiye'nin 3. büyük şehrinin Ticaret Odası başkanısın, ama sen ben İzmir takımlarına neden sahip çıkmıyorum diye utanacağın yerde, gidip bir de şehrimizle alakası olmayan takımlara yardım ediyorsun, ve bunu büyük bir zevkle yapıyormuşsun. Sen İzmir Ticaret Odası başkanıysan, başkanı olduğun kurumun başında İzmir varsa o kuruma yakışır, o kurumun amaçlarına uygun işler yapsana. Sanane İstanbul'un Fenerbahçesinden, sanane Bursaspor'dan. Koskoca İzmir'in reklamını Türkiye Kupası Finalleriyle mi yapmayı düşünüyorsun? Hani İzmirliydiniz? Her yerde İzmirliyiz demeyi biliyorsunuz da bu saçma sapan harcamaları, şehrinizle alakası olmayan takımlara yapmak yerine, bize bir stad, Göztepe'ye yıllardır bir tesis yapmayı mı bilmiyorsunuz? Bu iki büyük İzmir takımını ve diğer İzmir takımlarına yıllardır bir kuruş yardım etmezken şimdi kalkıp Fenerbahçe ve Bursa'nın konaklama parasını mı karşılıyorsun? Onların sanki sana ihtiyacı var, bunu kime yaranmak için yapıyorsunuz? Ne zaman gerçek bir İzmirli gibi şehrinize sahip çıkmayı düşünüyorsunuz? Ya da boşverin, sahip çıkmayın, ama yolumuza da çıkmayın! Zaten zorlu yollardan geçiyoruz, bir de sizin gibi şehrine hainlik eden insanlarla uğraşmayalım lütfen!

İzmirsporlusu, Altaylısı, Göztepelisi, Karşıyakalısı, Bucasporlusu, hepsi sana aidat veriyor, hem de binlerce lira para. Bu aidatlarla bir İzmir takımına yardım etmek yerine, İstanbul takımına yardım etmenin yüz kızarıklığını hiç mi yaşamıyorsun? Yazıklar olsun! Önünde yazan İzmir sıfatına da yazıklar olsun, bu şehre ihanet etmene de yazıklar olsun..

25 Nisan 2012 Çarşamba

Tenezzül Etmediğimiz Kupa

Hani bizim takımımızın önemsemediği , tenezzül bile etmediği Türkiye Kupası. İşte şimdi o kupadaki yarı final maçından geldim. İzmir'deki takımlardan en azından birinin harici 2 takımı Atatürk Stadında görmek bir garibime gitti doğrusu ama Göztepelilerin hakkını yemeyeyim. Organize olarak Bursa tribünlerindeki yerlerini aldılar ve şehri temsil ettiler.

Eskişehirsporlu çok sevdiğim bir abimi görmek için Eskişehir tarafındaydım. Tuttuğunuz takımın maçı olmayınca , birçok kritik pozisyonda çok daha objektif bakabiliyorsunuz. Ofsayt değil diye bağıran kalabalığa şaşırıyorsunuz. Hatta böyle faul çalınır mı diye hakeme küfreden kişilerin yüzüne çok net bir faul işte diyebiliyorsunuz.

Hafta içi olmasına karşın her iki takımın taraftarları da yeteri kadar kalabalıklardı. Bursalılar kapalı tribünün avantajını da gayet iyi kullandılar. Eskişehirsporlular ve ne yazık ki ben de açık tribünde güneşten kavrulduk. Bir de takımları maça tutuk başlayınca tribünün morali iyice bozuldu. Ortam sadece Bursalı taraftarlara kalmış gibiydi. Tam güneş etkisini kaybetmeye başlamışken ve Eskişehir tribünleri hareketlenmişti ki Bursaspor çok basit bir gol buldu. Her şey Ertuğrul Sağlam ve talebelerinin ( tam spiker ağzı oldu ) istediği şekilde gelişiyordu.

Bir yandan tribünleri bir yandan maçı izliyordum ve tabii ki bizleri yollara dökmeyen Karşıyakama bir kez daha kızıyordum.

Bursaspor 2. yarının başlamasıyla bir basit gol daha buldu. Sanırım yarı final maçı için çok kolayca kazandılar. O 2. golde zaten maç Eskişehirspor için bitti. Bana yine tribünlere odaklanma zamanı gelmişti. Karşılıklı küfürleşmeler , Eskişehir tarafında yanan meşaleler ve Bursalıların makaraya sarması.

İzmir Atatürk Stadında kapalı tribünü alan takım maça 1 - 0 önde başlar. Açık tribünde de organize olabilen bir taraftar grubu olursa iyi tribün yapılabilir ama tribünü yönlendirmek için gerçekten zor bir yerdir açık tribün.

Birbirimizden hiç hoşlanmasak bile onca yolu gelen her iki takım taraftarlarını kutluyorum ve dönüş yolunda kazasız belasız yolculuklar diliyorum.

Bu blogu okur mu , bu yazıyı birileri gösterir mi kendisine bilemem ama Eskişehir'den tek başına maça gelen hanımefendiyi tebrik etmek istiyorum. Arma peşinden koşan herkese ayrı bir saygı duymuşumdur...

Türkiye Kupası Maç Öncesi ...

Kutsal topraklarıma gelebildim sonunda. İstanbul'da Atatürk Havaalanından kalkan uçaklar rötar konusunda rekor kırdığından geç olsun güç olsun mantığıyla evime ulaştım. Geldiğimiz gibi ne görelim ki Türkiye Kupası yarı final maçı varmış. Hani Karşıyaka'nın çok zor bir rakiple karşılaşıp , önceki turlarda elendiği kupa. Elenmemiz tabii ki çok iyi oldu !!! Lige daha rahat konsantre olduk ve maç trafiğimiz sıkışmadı. Zaten dar boğazda da değiliz ve Türkiye Kupasından gelecek primler de hiç önemli değil. Elimizin kiri sonuçta para. Hafta sonu Bursa'daydım. Uzun yıllar orada da yaşadığım için Bursasporlu birçok kişiyle de muhabbetim , arkadaşlığım vardır. Az da olsa maç hakkında sohbet etme şansımız oldu. Şehri zaten maçın heyecanı sarmış. Eminim ki benzeri Eskişehir için de geçerlidir. Aklıma bir an Denizli'deki play off maçlarına gidişimiz geldi. Ankara'daki play offlar , İstanbul'daki play offlar derken o maç öncesi heyecanı anımsadım. Tatlı bir heyecandır. Günler öncesinden başlar. Planlar yapılır. Sevgiliden , eşlerden kendini kıyaslamaması gereken bir aşk için yollara düşme durumu anlatılır. Tabii ki anlamak istemezler. Zaten anlayamazsınız diyoruz... Bazı arkadaşlarımız izin alır , bazıları da yanağına bir öpücük kondurup yola koyulur. Akşama çok sevdiğim bir abimi görmek için ben de maça gideceğim. İki takımla da bir Karşıyakalı olarak aram olmasa da dostlar hatrına maçı takip edeceğim. Artık izlenimlerim bir dahaki yazıya.

20 Nisan 2012 Cuma

Beleştepe Aşıkları

Hani Taksim'den aşağı Dolmabahçe'ye doğru sallannırsınız da karşınıza İnönü Stadyumu ve boğaz manzarası çıkar ya. İşte o zaman BJK'lilerin ne kadar güzel bir konumda statları olduğunu düşünürsünüz. Gerçekten de çok güzel bir manzara var. Bir de tribünlere çok takılmayan insanların bile aşina oldukları beleştepeleri.

Sahanın tamamını görme imkanına sahip olmasa bile orda maç izlemeyi seven ayrı bir kitle var. Tabii yanılmıyorsam son yıllarda polis kordonu altında maç sırasında kimse oraya yaklaştırılmasa da , o tepenin dili olsa da anlatsa ne hikayeler yaşanmış. Sırf Beşiktaşlılar içian değil , Türk futbolu için de ayrı bir önemi vardır o stadın ve beleştepenin. Beleştepeden maçı izlemek de ayrı bir zevk olmalı. Aklıma ceza aldığımız maçlar sonrası Alsancak Stadının ağaçlı olan kale arkası duvarına tırmanışımız ve ordan maçı takip etmemiz geldi. Ağaçların arasında , duvardan düşmeden ,polislere yakalanmadan maçı izlemek gerçekten değişik bir duyguydu.

Otobüsle ordan geçerken kız arkadaşını öpüp facebook pozu vermeye çalışan bir taraftarı gördüm. Çok zorlama bir pozdu. Sanırım ordaki arkadaşın istediği gibi bir kare çıkmamıştır.

İlla ki çevredeki mobese kameraları gün içinde birçok kez böyle kareleri görüntülemiştir. Keşke Beşiktaş taraftarlarının bir girşimi olsa da beleştepe manzaraları hakkında bir çalışma görme şansımız olsa. Kız arkadaşıyla fotoğraf çekmeye uğraşan taraftarı görünce aklıma bu geldi.

Türk futbolu için ayrı bir yeri olan İnönü Stadının ve onun belki de kapalı tribünden sonraki en karizmatik tribünü olan Beleştepe'nin hikayesini aşıklarının eşliğinde izlemiş oluruz.

Gurur Gözyaşları

Karşıyaka'da her şey aynı gidiyor. Kronik başarısızlık ve bildiğimiz yönetici , futbolcu halleri , basketboldaki gayretler , voleyboldaki insanüstü efor , sadakat ve sevgi derken bir yıl daha geçti.

Rutin bir yıl işte. Yine başarımız yok ama seviyoruz. Hem de ağlayarak , sanki şampiyon olmuş gibi meşaleler yakıp marşlar söyleyerek seviyoruz. Anıl kardeşim zaten yazılarında bunu gayet güzel anlatmış. Meşaleler arasında ağlayarak otobüse giden kardeşimizi görmek kelimelerin benim için bittiği andır. Canınız sağolsun kızlar. Sizler bize Karşıyaka sevgisinin sözde değil yüreklerde olduğunu gösteren , bu kulubün yıllardır görmüş olduğu onca oyuncu arasından ender kişilersiniz. Sizlerin üzüntüden , bizlerin ise çokca yaşattığınız gururdan ötürü akan gözyaşlarımızın seneye sevincimiz için dökülmesini diliyorum.

17 Nisan 2012 Salı

Bavulunuzu Toplayın, Gidin!

Bir sezonun daha resmi olarak sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bugün tribünde artık Karşıyaka taraftarının sabrının taştığına şahit olduk. Bizler yüz verdikçe, astarını isteyen oyunculara sahibiz. Biz bu kadar büyük bir camia'nın bizi rezil edecek oyuncularına sahibiz. Binlerce lira para harcayıp, 100. yılda şampiyon isterken, bugün stadda söylenen bestelere bakın.. Biz bu hafta şampiyonluk besteleri yazmayı düşünürken, futbolculara oynayın artık diye bağırıyoruz..

Rakiplere, düşmanlarımıza gün doğdu. Şimdi çıkıp herkes bizi vurmaya başlayacak. Siz rezilsiniz, siz çıkamadınız diyecek. Ama inanın umrumuzda değil. Biz öyle bir kulübüz, öyle bir camiayız ki gerektiğinde herkese cevabını verdik. Türkiye'de bizden cevabını almayan tek bir camia kalmadı. Gerektiği zaman 5 gol attık, gerektiği zaman küfür edenlerden intikamımızı aldık. İsteyen istediğini desin, bizim içimizdeki acı, bize yeter. Yıllardır her çıkan başkanın " bu sene şampiyon olacağız " sözünü dinledik. Çaresiz olan, şampiyonluğa aç olan bir tribün olarak her zaman bu yalanlara inandık. Bu sene başında " ikinci olursak istifa ederim " diyen bir başkanımız vardı. Hani verilen sözler?

Futbol falan bunların yorumlanmasının sırası değil artık. Tüm takım rezalet. Bir tek kişi bile oynamıyor. Lig sonuncusu Güngeren'i yenemedik, bu işin ötesi yok. Şimdi ne mi olacak? Futbolcular çıkacak, barlara gidecek, içip eğlenecek. O yastıklarına başlarını rahat rahat koyup uyuyacaklar. Olan yine taraftara olacak, yine taraftar parklarda içecek, yine rakı masalarında Karşıyaka kurtarılacak, yine en derin of çekmeler Karşıyaka semalarından olacak. O futbolcuları, Karşıyaka sınırları içinde eğlenirken görülürse de Karşıyaka taraftarının malesef diyecek bir şeyi kalmayacak, çünkü artık sabır taştı.

Hiç mi utanmıyorsunuz? Bir gram olsun, gode ruhu için, canını ortaya koymuş taraftar için, aldığınız tonlarca para için, yaşadığınız ortam için, hiç mi utanmıyorsunuz? Şimdi hiç bir şey olmamış gibi hayatınıza devam edeceksiniz değil mi? Twitter'dan " ağzıdan bal damlıyor, tek hayalim Galatasaray'da oynamak " diyeceksiniz değil mi? Gidip Fenerbahçe maçında Fenerbahçe atkısı takıp, sosyal medyaya fotoğraf koyacaksınız değil mi? Gelecek sezonun transferlerinizi düşüneceksiniz değil mi? Kusura bakmayın, sizin yeriniz 2. veya 3. lig. Siz rezil futbolunuzu tüm herkese kanıtladınız. Hepinizin ismi Karşıyaka'da ve Türk futbol tarihinde kötü olarak anılacak. Sizler belki sadece kötü bir sezon geçirdiğinizi sanıyorsunuz ama inanın çok daha fazlasını yaptınız. Siz büyük bir taraftarı 100. yılında rezil etmeyi başaran ender insanlardan oldunuz.

Bir seslenişte yönetime. Lütfen ama lütfen, bizi daha fazla rezil duruma düşürmek istemiyorsanız, kendinizin arkasından biraz olsun yine de helal olsun dedirtmek istiyorsanız, bu saçma sapan takımı yollayın ve hemen A2 takımımızı sahaya çıkarın. O çocuklar Karşıyaka aşkıyla önüne gelen her takımı canla başla mücadele ederek yenerken, yenmesi bile mühim değil, mücadele ederken bu adamların bu sahada işi ne? Bu adamların Karşıyaka formasıyla işi ne? Yakışmıyorlar. Bu armayı taşıyacak büyük yürekli, Karşıyaka aşkıyla dolu yürekli insanlara formayı verin. Bir dahaki maça A2 takımını sahaya çıkarın ve taraftarın kalbinde biraz olsun iyi bir iş yaptılar diye anılın.

Ve bu taraftar bu kez size ne diyeyim Karşıyaka canın sağolsun demedi, demeyecek.
Bunu bile haketmiyorsunuz.
Taraftarın tek dediği şey..
Bavulunuzu toplayın ve hemen bu kulübü terk edin!

15 Nisan 2012 Pazar

Geçmiş Olsun Fenerbahçe!

Türkiye tribünleri ne zaman ki zor durumlarda kol kola girmeyi öğrenecek, ne zaman ki bir polis diğer tribüne saldırırken " vur, vur! " demeyip, polise ortak tavır koymayı öğrenecek, ne zaman bir aksilik sonucu koreografi bozulduğu zaman, bozulan koreografiyle dalga geçmek yerine, o koreografi sırasında ağır yaralanan tribün emekçisine geçmiş olsun diyecek, işte o zaman Türkiye, Dünya tribünleri arasında yer almaya hak kazanacak. Bizler Karşıyakalılar olarak tüm tribün emekçilerinin yanındayız. Geçmiş olsun Onur Karabudak!

9 Nisan 2012 Pazartesi

100. Yıl Gururu : Sultanlar!

Bizler öyle bir taraftarız ki, 100 yıldır hiç bir zaman başarıyla işimiz olmadı. Semtimiz, Karşıyakamız için gittiğimiz kilometrelerce yolda başarıyı değil, yalnızca yeşil kırmızı armamızı düşündük. Bizler hayatın her anı boyunca Karşıyakayı düşünen, normal olmayan insanlar olarak büyüdük. Hangi deplasmana gitsek " 15 senedir tek bir başarı yok, hala 10 otobüsten aşağı deplasman yapmıyorsunuz, siz nasıl bu kadar bağlısınız? " sorularını cevaplandırdık. Kimselere benzemez bizim sevdamız dedik, kimseler benzetemedi sevdamızı kendi sevdalarına..
Karşıyakalı ruhumuz olsun amatörde oynayalım sorun değil dedik. Karşıyakalı ruhumuz olsun, başarısızlıktan ölelim dedik. İşe yaramaz topçulardan, Karşıyakayı düşünmeyen yöneticilerden sıkıldık, bunaldık. Bundan 2-3 sene önce yine böyle bir işle başımız ağrıdı. Dediler ki, şube kapanacak. Binlerce kişi karşı çıkacakken voleybol şube kapanmasın diyen belki en fazla 100 kişi vardık, voleybol bizimdi, biz spor kulübüydük, bunu yaşatacaktık. Ve işte o 100 kişinin arasında yürekleri sadece Karşıyaka için çarpan o insanlar çıktı ortaya, tüm harcamalarından kestiler şubeyi kurtardılar. Voleybolcularımız çıktı ortaya, hepsinin yaşı küçüktü. Karşılarında voleybola yıllarını vermiş sporcular varken onlar daha küçük yaşta, o armayı 1. ligde tutmak için savaştılar. O kalplerine Karşıyakalılığı öyle bir işlediler ki, bizler kendimizden utandık o şubenin kapatılmasını bile söz konusu ettikleri için. Ama işte o konuyu açan insanlar hiç utanmadan hala voleybola sırtları dönük şekildeydiler. Yöneticiler ve biz toplam 30 kişiye oynadık belki maçlarımızı, kimse yoktu yanımızda. Ve her şeye rağmen küme düştük. Voleybol şube küme düşmüştü ve Karşıyaka camiası voleybol için hala hiç bir şey yapmıyordu, yapmayacaktı da. Ama yine 100 kadar sevdalı elini taşının altına koydu, maddi açıdan destek olabilenler oldu, yürekleriyle her an voleybolu düşünenler oldu. Ve bu sayede bu takım 5-8 Nisan arasında Eskişehir'de 1. lige yükselmek için final turunda yarışmaya başladılar..

Umudum o kadar yüksekti ki, Cumartesi günü kupayı kaldırırız, Pazar günü meşalelerle eğlencemize bakarız diye düşünüyorduk. Ama işte olanlar oldu, bir çok sorunla karşılaştık ve malesef bu ligden çıkamadık.

Aklıma 4 günlük o Eskişehir turnuvasından kalan şeyler işte o anda başladı. Takım yenildi, moralman herkes sıfırdı. Yöneticiler tribünde gözyaşlarını döktüler, o her şeylerini şubeye yatıran adamlar, o şampiyonluğu hakeden adamlar kendilerini tutamadılar. 11 tane Karşıyakalı vardı karşımızda ve tribüne doğru çağırdık, geldiler.. Hepsi kendini çok zor tutuyordu, onları ne kadar sevdiğimizi, onların bizim tek gururumuz olduklarını söylediğimiz anda kendilerini tutamadılar. Ben hayatımda bu kadar gurur duyduğum, bu kadar onurlandığım başka bir takımı alkışlamadık Karşıyaka tarihi boyunca. Onlar ağladıkça biz ağlıyorduk, yapmayın dedik, biz şampiyonluğu değil, sizleri seviyoruz, sizler bizim her şeyimizsiniz dedik, durmadılar. Çıkışlarına gittik, o şampiyonluk turunda yakacağımız meşaleleri onlar hüngür hüngür ağlayarak, koşarak otobüslerine giderlerken yaktık. Tüm takım tek bir istisna isim olmadan otobüsün içinde ağlıyorlardı. İşte bu insanlar Karşıyaka'nın istediği, Karşıyakaya gereken tek gururlu insanlar. Bizler böyle insanlara, sporculara sahip olduğumuz sürece, Karşıyakayı bir ömür boyu yaşayabiliriz. Bu takım seneye de çıkar, belki düşer bunlar mühim değil, mühim olan bu kızları kaybetmememiz.

Belki okuyan olur burayı o yürekli insanlardan, moralinizi bozmayın. Biz Karşıyakayı şampiyonken bulmadık, biz Karşıyakayı zor günlerde sevmeye başladık. En zor günümüzde bile bağıra bağıra Karşıyaka dedik. 1. lige çıkamamız zor gün falan değil. Bizim zor günümüz futbol maçlarında yenildikten sonra barlara gidip eğlenen futbolcuları gördüğümüz günler. Sizler de bunu bilin ve bu 100. yılda Karşıyaka'nın, semtin, en onurlu bayanları ve yöneticileri olduğunuzu unutmayın. Sizin sonuna kadar arkanızdayız, hepiniz bize bu duyguyu yaşattınız, belki puan tablosunda değil ama, kalplerimizde biz dün akşam şampiyonluğu yaşadık.. Hepinize sonsuz teşekkürler. Büyük insanlarsınız!

ÜST TARAFA DÖN