21 Şubat 2013 Perşembe

Bütçe Açıklarının Yönetilmesi


Belki yine bazıları tarafından harika giden takımımız varken nedir bu bütçe konusunu açmandaki amaç sorularına maruz kalacağım (kader işte, bu konuları dile getirdiğimden bir kaç hafta sonra şube başkanları basın ile paylaştı bekledikleri tahmini bütçe açıklarını). Problem değil, önemli olan yönetilebilir bir bütçe dengemizin olması ise, biraz da işin proje bacağına değinerek yazayım düşüncelerimi. Bu konuda beni provoke eden (iyi anlamda) değerli An-Ka üyesi arkadaşıma da selam çakarak...

Basketbol özelinde yazmak istiyorum. Zira futboldaki durum olukça karışık, çok da hakim değilim. Voleybolda ise geçtiğimiz sene 1.Lig'e çıkmanın eşiğinden dönen takımın bütçesi neredeyse ikiye katlandı, karşılığında kaynak bulunmadan. Şube başkanının da açıklaması var basından okuduğumuz kadarı ile, 950 binTL'lik bütçeye karşı oyunculara ödenen 170 binTL var. Dün basında çıkan haberleri de okuduk, orda da voleybol sporu için ciddi ölçüde açık ile sezonu kapatacağımız gerçeği var. O branşın dinamiklerini bilmediğimden ahkam kesmek istemem.

Basketbola dönersek. Ne yazık ki belirli bir süredir var olan şubenin bir gerçeğinden bahsetmek istiyorum. Her senenin son ödemelerinin bir sonraki yönetim dönemine kalması gerçeği bu. Belirli bir bütçe kısıtı içersinde karşılaşılabilecek bir konu, sadece bizim yaşadığımızı da düşünmüyorum. Nasıl işliyordu sistem, 2010-2011 sezonu son ödemeleri, Mayıs 2011'de göreve gelen yönetime kalıyordu, sponsor da aynı olduğundan sponsor bacağını da etkileyen bir durum söz konusu değildi, ödemeler 2011-2012 sezonunun sponsorluk gelirleri ile yapılıyordu. Bu ideal bir durum mu ? Kesinlikle hayır...Fakat kulubün gerçeği...

Benim basketbol şube için hesapladığım bütçe açığı 1-1.2 Milyon TL civarındaydı (sonuçta dışında olduğum için tahmin ettiğim bir rakam). Mutlu Altuğ bu rakamı 800 binTL olarak açıkladı ve 350 binTL'lik kısmı için kaynak yarattıklarını da dile getirdi. Açıkcası bu 800 binTL'nin içersinde 2011-2012 sezonundan kalan son ödemelerin dahil olduğunu düşünmüyorum, çünkü öyle olsaydı Hakan Demir'in haciz haberlerini okumuyor olurduk. Yaklaşık 200 binTL civarında olduğunu düşünüyorum geçtiğimiz sezondan kalan borç miktarını. Bu da net bütçe açığını 650 binTL civarına çıkarıyor. Açıkcası bu noktada soru işaretleri var. Mesela, oyuncuların ücretleri gibi. Ama o konuyu bir kenara bırakıyorum ve 650 binTL'nin doğru olduğunu varsayıyorum. 100 binTL de ekstra gider kalemi ekliyorum ve 750 binTL'ye geliyorum. Sezon başındaki sponsorluk gelirimiz 4 Milyon TL idi, 350 binTL de kaynak yaratıldığı açıklandı, bütçe açığının 750 binTL olacağı varsayımı ile yüzdesel anlamda 17%'lik bir açıktan bahsediyoruz. Bu azımsanacak bir oran değil. Not olarak düşeyim bu rakamlara Eurochallenge F4'ünü organize etmek için yatırmamız gereken 250bin Euro civarındaki tutar dahil değil.

Peki bu bütçe açığına karşın neler elde ettik, yani bu paraları harcarken nerelere geldik. Ligde oldukça iyi bir durumdayız. Kupa'da iki sene aradan sonra son 8 takım arasına kaldık fakat daha ileriye gidemedik. Avrupa'da ise ev sahibi avantajını ele geçirerek Son 8 takım arasına adımızı yazdırdık.

Konuyu kısaca konsept boyutuna taşıyorum. Her harcama karşılığında elde edilen bir değer vardır. Eğer bu elde edilen değerler ilerki dönemlerde daha fazla gelir getirecekse, bu harcamalar haklı harcamalardır. Misal, düşen hammadde fiyatlarından faydalanmak için kredi çekip hammadde stoğunu arttırmak. Misal, düşen kredi faizlerinden faydalanmak için, kredi çekip yatırım amaçlı ev, iş yeri satın alınması.

Dönelim konumuzun özeline. Önümüzdeki senelerde bu seneki bütçe açığını finanse edecek gelir elde edebilir miyiz ? Şubenin ana gelir kalemleri nelerdir; oyuncu bonservisleri, bilet satışları, kombine gelirleri, sponsor gelirleri, reklam gelirleri, ürün satışları. Ligde Yarı Final veya Final oynayacak olmamız, bu sene ekstra bilet satışını sağlayacaktır. Satılan ürünlerin oldukça düşük bir kısmı kulübe kalıyor ama maç günleri yapılacak satış miktarını da arttıracaktır. Fakat bu kalemlerin toplamı büyük ihtimalle 150 binTL'nin altında kalır. Oyuncu bonservisinden ne yazık ki eğer yabancı oyuncularımız başka Türk takımlarına gitmezse elde edebileceğimiz bir gelir yok. Son dönemde bizden başka bir Türk takıma gitmesinden dolayı gelir elde ettiğimiz yabancı oyuncular eğer atlamıyorsam Sean Marshall ile (Aliağa'ya kısa süreliğine gittiğinde) ve Leon Williams (Erdemir'e gidince). Kısacası bu işi bu seneye kadar başarı ile yapamadığımız ortada. Gelelim kombine gelirlerine. Bu sene Avrupa'da kupa kazanmamızın net etkisinin en fazla hissedileceği kalem olacaktır kombine satışları. Fakat orda da salon kapasitesi engelimiz var. Değerli kombine kapasitesi (saha içi) belirli ve arttırılamaz. Bu sene 1.000 tribün kombinesi sattığımızı varsayalım, önümizdeki sene bunu ikiye katlasak ve kombine fiyatları da 250 TL olsa, 250 binTL'lik bir ek gelir elde ederiz, elde var 400 binTL, biraz iyimser tahminlerde bulunuyorum farkındayım. En az bir bu kadar da gelir elde etmek için sponsor ve reklam verenlere saldırmamız gerekecek. Henüz daha geçen sene Eurochallenge üzerine Türkiye Kupası ve Şampiyonluk kazanan Beşiktaş, yeni sponsor bulma konusunda oldukça ciddi sıkıntılar yaşadı. Bir bakıma kazandığı 3 kupayı da paraya çeviremedi. Ne yazık ki Eurochallenge'ın marka değeri çok yüksek değil, fakat kazanabileceğimiz bir şampiyonluk ile önümüzdeki sene Eurocup'ta mücadele edeceğiz, işte Eurocup'taki maçlarımızın pazarlamasını çok iyi yapıyor olmamız gerekir. Eğer Eurochallenge'da şampiyonluk gelmezse, önümüzdeki sene ciddi anlamda daha az argüman olacaktır elimizde ve bu da özkaynak kullanımına itecektir şubeyi (önümüzdeki sene alacağımız sponsorluk tutarının geçmiş dönem borçlarını ödemek için kullanmaktan bahsediyorum, bunun sonuçlarının neler olabileceğini tahmin etmek zor değil). Bu paragrafta kullandığım varsayımları açıkça yazayım tekrar, ligde Yarı Final veya Final oynamamız ve Eurochallenge kupasını kazanmamız.

Bu sene yaptığımız harcamaları doğrulamak ve finanse etmek için elimizde sadece Eurochallenge'ın olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki dün Diebler'dan kötü haber geldi ve menüsküs yırtığı olduğunu öğrendik. Şu aşamada yol ayrımındayız, ya mevcut kadroyu tutacağız ve oyunculardan aldığımız verimi arttırmanın yollarını araştıracağız (Ufuk Hoca ve ekibinin bu konuda başarılı olacağını düşünüyorum). Ya da, madem bütçede açık verdik, ilerleyen dönemde bunu finanse etmemizi sağlayacak en önemli argüman Eurochallenge ise, o kupayı almak için ne gerekiyorsa yapacağız ve bir takviye ile yola devam edeceğiz. Riski sevenler ikinci seçeneği, garantici olanlar ise ilk seçeneği tercih edeceklerdir.

Daha önce basketbol şubenin özerkleşmesi üzerine bir yazı yazmıştım. Bu adımın atılabileceğinin sinyallerini vermişti Mutlu Altuğ bir açıklamasında. Bu adımı başarı ile atarsak, gelir bacağında ciddi iyileştirmeler elde ederiz ve o zaman verdiğimiz bütçe açığı da kolayca kapanabilir 1 senede, 2014-2015 sezonundan itibaren de gerçek anlamda büyük hedefleri olan kadrolar kurabiliriz. Kongre'de bu konu mutlaka ele alınmalı. Fakat biraz da çetrefilli olan bu konuyu beklemek yerine, hızlı bir şekilde önümüzdeki senenin pazarlama çalışmalarına kafa patlatılması gerekir. Zira o pazarlama çalışmaları, bu sene yaptığımız harcamaları doğrulamak için elimizde kontrol edebileceğimiz en güçlü silahımız.

İlla ki denk bütçemiz olmalı görüşünü savunmuyorum, savunduğum nokta kesinlikle ama kesinlikle harcadığımız her bir liranın geri dönüşünün olması. Sınırsız kaynaklara sahip değiliz, İstanbul takımlarının 10-15 milyon dolarlık sponsor gelirlerine yaklaşamıyoruz bile. O sebeple harcadığımız her bir lirayı doğrulamamız gerekir. Bu da sadece elde edeceğimiz sportif başarılarla değil, o sportif başarıları gelier dönüştürmekle olur. Bu konuda gerek mevcut yönetimin gerekse de ilk kongrede göreve aday olacak yönetimin sorumluluğu büyüktür. Yönetilebilir bir açık verdiğimiz sürece, ve bu açığı doğrulayabildiğimiz sürece problem yok, ama ne yazık ki bugüne kadar herhangi bir gelir yaratma projesinde sınıfta kalan bir camia olduğumuz için korkularım çok.

Erinç Atilla

0 yorum / sen de yaz !:

ÜST TARAFA DÖN