2 Şubat 2011 Çarşamba

Arena'ya Deplasman Tribününden Bakmak

Uzun zaman sonra basket maçına gidiyordum. Bilet fiyatları polemiği , talihsiz sakatlıklar , acaba Avrupa Kupasını alır mıyız hayalleri derken salonun yolunu tuttum.

Salona geldiğimizde kombine almış olan arkadaşlar ayrı kapıya yöneldiler. Ayrıcalıklı insanlar tabii ki kendileri. Neyse aldım biletimi paşalar gibi ve kulübüme daha fazla maddi gelir bırakmanın verdiği gönül rahatlığıyla giriş kapısına yöneldim. Onlar gibi paradan kaçmamıştım. Her neyse şaka bir yana bu maçta herhangi bir kaza yaşayacağımızı düşünmüyordum. Öyle de oldu. Güle oynaya maçı kazandık. Karşımızda öyle kuvvetli bir rakip yoktu. Furkan'ın eksikliğine rağmen farkı 30 sayılara kadar çıkardık ve genç oyuncularımız bile bu maçta forma şansı buldular.

İlk iki çeyreği her zamanki gibi rakip bencin arka taraflarında gırtlak patlatarak geçirdim. Hadi dedik bu maçta bir değişiklik yapalım. Deplasman tribünü bizlere açık , rakip seyirci yok. Bir bakalım ordan izlemesi nasıl oluyormuş dedik. Sosyete olduk bu yaşta. Oturduk ve karşıdan salonun ambiyansını izlemeye koyulduk. Çok daha kalabalık bir maçta rakip taraftarın orda neler hissettiğini şimdi az çok hayal edebiliyorum. Onların yerinde olmak istemezdim.

Etrafımızda aileler çocuklarını maça getirmiş ve o küçük yüreklerin Kaf Sin Kaf diye bağırması , takımla ve seyirciyle coşmasını izlemek de çok hoştu.

Hele ki Mustafa abinin Bir Baba Hindisinde bencimizdeki oyuncularımızın , özellikle de Andre'nin şaşkın bakışları altında olan biteni izlemesini yakından görmenizi dilerdim.

Salondaki coşkunun artarak devam etmesi ve Avrupa'da kupa yolumuzun açık olması dileğiyle...

0 yorum / sen de yaz !:

ÜST TARAFA DÖN