3 Şubat 2011 Perşembe

Düşüne Masalına Herşeyine Karşıyaka

Yazıyı buraya yazmadan önce beni kırmayıp blog için bu yazıyı hazırlayan Müjdat Bilgiç abime teşekkür ediyorum. Blog'un şu ana kadar yazılmış en uzun ve bana göre en anlamlı, en güzel yazılarından..


Otobüs camında gölgeler oynuyordu. Yağmurlu ve nemli cama dayadığı kafası tüm titreşimleri ile gölgeleri sanki içine alıyordu. Kaç saattir yolda olduklarını bilmeden doğruldu. Birkaç kişi sigarasını tüttürüyor, çoğunluk uyuyordu. Yollar akıp gidiyordu. Yola baktıkça geçmişe gidiyordu. Yıllar geçse de silemediği şarkıları vardır insanların. Bir sevgili ile dinlenen şarkıdır kimisi. Kimisi bir barda unutulmaz bir akşamda eşlik edilmiştir. Otobüste dinlenen şarkılarda vardı. “Kimbiler bu gidişin dönüşü olacak mıııı” 80 lerin ortasında her deplasmanda onu dinliyordu. Yolu okumaya devam ettikçe eskilere gitti…Kah Gökmen Babayla “Bir baba hindi “ dedi, kah vapur düdüğünden maç sonucunu öğrendi…Uykuya daldığında mutluydu, düşünü seviyordu Karşıyaka’nın…

Dilde söz Anne’de başlarmış. İlk duyduğumuz namenin sahibi anneler. Geceler boyu başımızda bekleyen meleklerimiz. O gece yağmur camı dövdükçe küçük yavrusunun uyanmasından korkuyordu. Babasının yolda oluşunu bilir gibi huzursuz uyuyordu bebeği döşeğinde. Loş ışıkların altında Karşıyaka yollarındaki sevdalısını düşündü. Gönlünün en güzel yerinde sakladığı sevdasını onunla göndermişti. Karşıyaka yollarındaydı eşi. O ise minik bebeklerine masal anlatmaktaydı. Dişi bir buçukluydu sevdası. Birden dilene takıldı. Karşıyaka bir masal olsa gerekti. Sevdanın masalını yazsalar Karşıyaka’dan başlarlardı. O da bebeğine tüm gece yağmurla yarışırcasına anlattı… Bir güzel besteden alıntı yapar gibi….”Yıl 1912, memlekette savaş günleri…” Masalını seviyordu Karşıyaka’nın…

Aldı eline kitabı yatağına uzandı. Kafasını toplayıp sınava çalışamıyordu. Gurbet büyüdükçe bu koyu kentte duramıyordu. Çıktı sokağa, yağmur yeni durmuştu. Ayakları bedenine isyan etse de saatlerce yürüdü, yürüdü. Sanki gideceği yer Karşıyaka gibi hırsla yürüyordu. 5 yıldır uzakta olmak mı yoksa yine sevdasımı tutmuştu. Karşıyaka’dan ayrı yaşanıyordu ama Karşıyakasız yaşanmıyordu. Damarlarında akıyordu Karşıyaka. İçtiği sigara’da yanıyordu. Ettiği küfürdeki isyandı Karşıyaka. Gökyüzündeki umutlarıydı, düşleriydi. Memleketteki annesiydi Karşıyaka. Onun gibi kokusu geliyordu özlem gözünde tüttüğünde. Sevgilisini Karşıyaka gibi düşlüyordu. Karşıyaka bir aşktı, bir kara sevdaydı belki de bir tutkuydu. Üniversiteliydi o…Karşıyaka için çarpan yüreği dev gibi bir gençti. Kutsal topraklara döneceği günün düşüyle her şeyini seviyordu Karşıyaka’nın…

Sabah olacaktı. Demir parmaklıklarda nemli yalnızlık yüreğine akıyordu. Duvar arasındaki boşluktan karşıdaki evlerin ışıklarına baktı. Hepsi sönmüştü. Karanlık uzatıyordu mesafeleri. Yarın Karşıyaka için önemli bir gündü. Mırıldandı kendince…”Burada günler geçmiyor”… Mahpusluk zor zanaattı. 3 yılı geçmişti. Yüreğindeki öfke özlem özlem vuruyordu kıyılarına. Birçok yerdeki birçok Karşıyakalı gibi o da mahpusta yapıyordu sabahı uyumadan. Karşıyakalı olmak her yerde mümkündü. Yüreğini yoluna yatıran on binlerce Karşıyakalı uyumuyordu. Karşıyaka yüreklerde yaşadıkça çoğalıyor, farklılaşıyor, yüreklerden bilinçlere akıyordu. Her şeyine be Karşıyaka diyenler çoğalıyordu. Zordu mahpusta Karşıyakalı olmak..

Sabah saat 05 de çalıyordu saati. Pazar günleri sessizce kalkıyor, geçiyordu bilgisayarın başına. Okyanusları aşan aşkı ile bağlanıyordu Karşıyakalı. Öyle ki yıllardır buralarda hep aynı renklerle baktı yaşama. Okurken ya da çalışırken hiç değişmedi. O yaşamı Karşıyakalı olarak yaşamaya karar verdiğinden beri etrafından bir tek Karşıyakalı yokken bile yüreğini kabartan o masalsı sevdaya kaptıranlardandı. İşte yine şafak sökmüş, Karşıyaka başlıyordu. Dışarıya baktı. Tamamen yabancı bu ülke de bile ne denli çok olduklarını düşündü. Türk yürüyüşünü düşündü. Nasılda dalgalandırmışlardı şanlı armayı New York sokaklarında… O arma da aşk vardı. Yer mekan fark etmiyordu. On binlerin sevdasının izleri vardı o arma da. Yanına koyulabilecek hiçbir değer yoktu. Karşıyaka da başlayan her sevda Karşıyaka’da bitecekti. O da hazırdı aşkını yaşamaya. Zordu Amerika’da Karşıyakalı olmak…

Dün dönmüştü İstanbul’a. Onlarca kişiyle birçok toplantı yaptığı berbat bir günün ardından kentine Karşıyaka geliyordu. Gurbette olmak ona da vuruyordu. Yıllardır buradaydı. Ekmeğini kazanıyordu. Oysaki Karşıyaka da onunla birlikte buradaydı. Onu hiç bırakmamıştı. Şimdi o da hazırdı tribünde yerini almaya. Onlarca adamla konuşurken heyecanlanmazdı, Karşıyaka geliyordu, yüreği titriyordu… Zordu İstanbul’da Karşıyakalı olmak…

Yıllar önce giydiğin formayı tribünde izlemek nedir? Nedir tüm stadı yıkan golleri atan adam olarak o sahanın dışında kalmak. Yirmi beş bin Karşıyakalı’nın adına şarkılar yapması nedir? Yüreğinde tüm bu soruları Karşıyaka aşkı ile yaşayanlar bu kentten kopamadılar. Bu kente yerleştiler. Attıkları golleri hatırlayanlar o gollerle yaşlansa da onlar yine bu sokaklarda gezmeyi sevdiler. Onlar o şanlı formayı attıkları eşsiz goller ile sonsuza kadar giymeyi hak ettiler. Mesela bir tanesi Karagümrükte doğdu ama Karşıyakalı Rıza oldu… Adama boşuna lakap takmaz Karşıyakalı. Ona Altobelli Rıza dediler. Atatürk Stadının dili olsa da anlatsa… Zordur Altobelli olmak…



Binlerce sevdalının aşk nöbetidir Karşıyaka. Aşkın adlarında biri olsa gerek. Bir küçük deplasman binlerce büyük yaşamda iz demektir. Karşıyaka her yürekte ayrı ayrı yaşanan büyük bir masaldır. Büyük bir düştür Karşıyaka. Düşüyle sevdik biz onu. Anılarındaki renkti bizi ona bağlayan. Onsuzluğu düşünemedik hiç. Karşıyaka dedik ki başka söze ne gerek var? Yaşanan sıradan deplasmanlardan biriydi Karşıyaka için. Bir sürü branşta her yıl yüzlerce deplasman yapıyordu Karşıyaka. Sıradan bir futbol takımı değil bir koca aşk camiası olmanın özgürlüğünde seviliyordu Karşıyaka. Deplasmanları bitmezdi. Mevzileri bitmezdi. Aşkı bitmezdi… Yeter ki o aşkı yaşayacak yürek olsun adamda. Adamı oradan oraya savuruyordu. Alıp götürüyordu hiç sorgusuz. Her hafta mutlaka birçok branşta Karşıyakalı birçok kişi için yaşam yeniden kuruluyor. Bu şanlı arma nerede bir mücadele veriyorsa o armaya aşık binlerce yürekte orada oluyor…

Karşıyaka bizim için bir düş. Tüm hayallerimiz onunla başlıyor. Karşıyaka tertemiz bir masal, yaşamın bize anlattığı…

Düşüne masalına her şeyine Karşıyaka…

2 yorum / sen de yaz !:

hasanerdem 3 Şubat 2011 08:50  

Eline sağlık Müjdat Abi...

tolga adıgüzel 3 Şubat 2011 14:21  

harika olmuş

ÜST TARAFA DÖN