14 Ekim 2012 Pazar

Kaza Üstüne Kaza

Adana Demir denildiğinde aklıma 2002 senesi geliyor. Meşhur Denizli'deki maç. Altın gol kuralının uygulandığı ve uzatmalarda yediğimiz golle yıkılışımız. Jandarması , polisi artık kim varsa tribüne girip üzerimize saldırışı , stadın yanındaki apartmandan Göztepe bayrağı sallayan hayattan fazla bir beklentisi kalmadığını düşündüğüm kişiler...

Üstünden tam 10 yıl geçmiş. O yenilgi üstüne zaten ADS'ye ahımız bir tuttu pir tuttu. Yıllarca play off maçlarında eşiğinden döndükleri 1. lige bu sene yükseldiler. Biz ise sponsorları bile değişen ligin gediklisi olduk. Şimdiye kadar ligin demirbaşı sıfatıyla bize neden plaket vermediklerini merak ediyorum. Birçok dükkan bile en gedikli müşterilerine jestler yaparken , bu ligin demirbaşı olarak bize bir numara yok. Gerçekten müşteri odaklı bir yönetim sergilenmiyor. Çok amatörce bir yaklaşım.

Denizli'deki olaylardan sonra iki takım birbirine saygı duydu. İnsanların ağızlarının suyu aka aka beklediği kavgalar , düşmanlıklar olmadı. Halbuki kavga denildiğinde ADS'nin de en az bizim tribün kadar hafızasının iyi çalıştığından eminim. Saygı ve doğru düzgün bir duruş bu olsa gerek.

Maçtan önce Albatros'un etrafı , gar ve stad yolunda ADS atkılı , formalı taraftarlar aramızdan rahatça geçiyorlardı. Önceki yazılarımda bahsettiğim gibi yine garip garip bakan polis memurlarını görüyordum. Bir kavga etsek " ben sana demiştim " diye arkadaşına hemen böbürlenme surat ifadesiydi.

Bir tarafta geçen hafta 3 farklı yenilgiyle rüyadan uyanmış , sakat ve cezalı oyuncularının çokluğuyla sahaya çıkmış bir Karşıyaka , diğer yanda Adana derbisini kazanıp moral kazanmış , taraftarının büyük çoğunluğunun inatla Yönetim İstifa dediği Adana Demirspor.

Rakibimizde hemen tanıdık simalar göze çarpıyordu. Bizdeyken çok umut vaat eden ama hayal kırıklığı yaşatan Erçağ ve daha da önceki zamanlarda kiralık olarak geldiği takımımızda parlayan Gökhan Kaba.

O bu derken ilk yarı başladı. 20.dakikada kesinlikle penaltı diye düşündüğümüz bir pozisyonda hakem Ahmet Burak Solakel'in düşürülüşünü es geçti. Maç 0 - 0 giderken insan çıldırıyor böyle pozisyonlara. Yine de ADS'nin ilk yarı itibariyle kazanmaya yönelik görüntü vermemesi karamsarlığa itmiyordu. Derken 25. dakikada gereksiz bir müdahale ve yan topta adam paylaşma zaafı. Gol Gökhan Kaba. KSK 0 - ADS 1


Şoku 10 dakika sonra Makakula'nın geçen haftaki gibi bulduğu fırsatı harcamamasıyla atlatıyoruz. 1 -1 . Tribünler her zamanki gibi yıkılıyor. İlk yarı böyle biter diye herkes içinden geçirmiştir. Sanırım bir tek ben salak saçma bir gol yemeyelim diye kendi kendime söylenirken 2. golü yedik. Hani ben mi golü çağırdım yoksa Dalmat ve Sercan'ın hayatınızda görebileceğiniz en vurdumduymaz tavırları yüzünden mi golü yedik. İnanın ben mi suçluyum yoksa oyuncular mı daha suçlu bilemiyorum.

2. yarı başladı ve Cihat Hocaya hiç katılmadığım bir şekilde oyundan Fatih Şen'i aldı. Tamam aman aman bir futbol oynamıyordu ama Fatih Şen'e gelene kadar takımda değişmesi gereken çok oyuncu vardı. Fatih'in de oyundan çıkmasıyla göbek diye tabir edilen orta sahamızın ortası iyice boşaldı. Nitekim Necati'nin klasik hatalarından birini tekrarladığı pozisyonda , defansta kimsenin Erçağ'a basıp şut çektirmeme zahmetine katlanmadığı pozisyonda kalemizde 3. golü yedik ve Erçağ'ı maçın adamı yaptık. Sanırım 2 asist ve 1 golü var.

Cihat hocadan ricam defansımıza, Dalmat'a ve Necati'ye top uzaklaştırma üstüne eğitim versin. Necati bunu hep yapıyor. Tamam birkaç maçtır panter kesildi ama huylu huyundan vazgeçmiyormuş. Daha sezon öncesi böyle bir hatayı hazırlık maçında yaptı. Hazırlık maçı hataları görmek için iyidir ve dert edilmez ama ligde bu tarz hataların bedeli ağır oluyor.

Biraz da kendimiz hakkında özeleştiri yapalım. Maç boyunca gayet iyi destek verdik. Bu maçta takım tribünlere ayak uyduramadı desek yeridir. Hezimet sonrası ise tribün takıma ayak uydurdu ve stadı terk etmeye başladı. Hatta dönem dönem bazı futbolcularımıza tepkiler küfüre kadar varıyordu. " Yeter artık , bu futbolcular galibiyetleri alırken aslandı da şimdi mi ... " diye serzenişte bulunanlarla çıkan tartışmalar en azından diğer takımlarda gördüğümüz üzere kardeş kavgasına dönüşmüyordu.

Kaza üstüne kaza yaşıyoruz ama sanırım geçen haftadan ders çıkarmamışız. Darısı haftaya diyelim ve çıkışımız tekrardan başlasın.

Bir de emniyetin tutumu var tabii. 2. yarının başında açık tribünde taraftara olan tutumu ve taraftarın tepkisini çekmesi.  Gerçekten merak ediyorum toplum psikolojisi üzerine emniyet memurlarına yeteri kadar eğitim veriliyor mu ?

Son olarak doğru söze ne denir ?
Kentsel Dönüşüm

0 yorum / sen de yaz !:

ÜST TARAFA DÖN