27 Şubat 2011 Pazar

Uzun Süreden Sonra Galibiyet

Uzun süredir Alsancak'ta maç kazanamıyorduk. Hatta bu sene Alsancak stadında toplam 2-3 gole sevindiğimi hatırlıyorum. Bugün Kartalspor maçında aldığımız galibiyet ile altın gibi bir 3 puana sahip olduk. İlk iki gibi bir ihtimal artık kalmasada şu dakikadan sonra belki Play-Off diyebiliriz bu takım için.. Fakat eksiklerimiz çok fazla, kapatılması gerekir..
Reha Kapsal geldi ve ilk çıktığı maçta galibiyeti aldı. Fakat bugün sahada sadece futbolcuları izletseler, teknik direktör kim deseler direk Reha Kapsal derdim. Aynı 2 sezon önceki gibi oynuyoruz. Dakika 80'e kadar defansif 80'den sonra son dakikalarda attık atamadık, atamadık mağlubiyeti aldık şeklindeyiz. Bu takıma bence oynatılabilecek en güzel taktikte bu şu anda. Ne kadar açılırsak açılalım gol atamadık önceki maçlarda, en azından defansif oynayıp yenilmiyoruz, bir de üzerine 1 gol attık mı güzel bir 3 puan sahibi oluyoruz..

Reha Kapsal'ın disipliniyle futbolcular değişecektir bence. Bugün Erçağ kurtarıcı olarak yine oyuna girdi ve önceki maçlara göre biraz daha iyiydi. Açtığı ortalarla en azından düşündüğü şeyleri yaptı. Okan geçen sene Nisan ayında atmıştı en son golü bugün aradan geçen çok uzun bir zamandan sonra ağları havalandırdı..

Şimdilik fazla bir şey yazmak istemiyorum. 4 maç mağlubiyet alıp, 1 maçta 3 puan alıp umutlanacak kadar inancım kalmadı çünkü bu takıma. Eğer haftaya Boluspor'u ondan 2 hafta sonrada Adanaspor'u yenersek o zaman bol bol konuşur, tartışmamızı yaparız..

22 Şubat 2011 Salı

Yine Reha Kapsal

Yeni hocamız tekrardan Reha Kapsal oldu. Geçen yıl ilk haftalarda görevine son verilen eski hocamız , Turgut Uçar'ın istifasından sonra görüşülüp takımın başına getirildi. Öncelikle hayırlısı olsun.

Beni tanıyan ya da en azından blogda yazdıklarımı okuyan arkadaşlar ne kadar Reha Kapsal'ı Karşıyaka teknik direktörü olarak görmek istemediğimi biliyorlar. Keşke gelmeseydi diyorum ama artık anlaşıldığına göre yapıcı olmak boynumuzun borcu.

Sadece kendisinin hocalığına kesinlikle güvenmiyorum. Bu görüşüm de bizde çalıştığı süredeki gözlemlerime dayanıyor. Biliyorum Reha hocayı çok seven , teknik direktörlüğünü de beğenen çok arkadaş var ve çıkacaktır da ama en azından görüşlerime saygı duymanızı bekliyorum.

Karşıyakamıza hayırlı olsun. Başarılı olmasını hocamızın doğru tercih olduğunu düşünen insanlardan daha çok istiyorum çünkü ben başkaları gibi Karşıyaka'nın başarısızlığından zevk alan Karşıyakalılardan biri değilim.

Reha Kapsal döneminde duymak istemediğim sözlerle yazımı noktalamak istiyorum. " Çok iyi oynadık. Rakibi baskı altında aldık ama şanssızdık."

" Rakibin tek pozisyonu var ama maçı malesef kaybettik." ( Nedense o maçta birden fazla gol yemişizdir. )

Başarılar Reha Kapsal. En içten dileklerimle başarılar diliyorum çünkü sen hayatta en çok değer verdiğim şeylerden biri olan Karşıyakamın teknik direktörüsün.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Son Dakika : Yegane Başarı !!!

Uzun süre sonra ilk defa bir teknik direktör ile tazminat ödemeden yollarımız ayrılacak gibi görünüyor. Turgut Uçar istifa etti. Şimdilik aldığımız duyum bu yönde.

Eğer ki doğruysa yönetimimizin yegane başarısı. Uzun bir süre sonra kulubümüz tarafından tazminat ödenmeden bir teknik direktör Karşıyaka'dan ayrılıyor.

Bu büyük başarısından dolayı yönetimimizi kutluyorum.

Gelsin sıradaki ...

20 Şubat 2011 Pazar

Artık Yeter !

Senelerdir çıkamıyoruz Süperlige.. Senelerdir bu ligde sürünüyoruz, bazen ilk ikiye oynuyoruz, bazen orta sıralara oynuyoruz, ama oynuyoruz. Bu sene böyle değil işte. Bu sene top falan oynamayı bıraktık sürünüyoruz. Nasıl yatarak para kazanılır, nasıl ruhsuz olunur bunu anlatıyoruz elaleme..

Rezil ettiniz bizleri. Defans mı diyelim, forvet mi diyelim, bitik durumda olan Tiago'yu mu anlatalım, 37 yaşındaki Okan'a bel bağladığımızı mı anlatalım, defansın topu geçirmeye dünden razı olduğunu mu anlatalım, dakika 75'te oyuna giren kurtarıcımız olacak isim Erçağ'yı mı anlatalım ? Sahada top dışında her yere dokunduk bugün Mersin maçında. Saçma sapan koşular, yerini bulamayan toplar.. İlk yarı sonunda %68 Mersin top oynamışken biz %32 ile top oynadık. 2 şutumuz var hiç birisi isabetli değil. Tiago'nun attığı pasların bir tanesi mi yerini bulmaz ?

Rezil ettiniz bizi. Daha kaç tane teknik direktör değiştirmeliyiz ? Sorun teknik direktörde değil mi. Evet, biz biliyoruz bu hikayeyi ama artık yeter. Bu kadarı fazla. Maçta hakemler berbattı. Bu kadar kötü bir hakem olamaz. Mersin'in bir penaltısını vermedi, ikinci yarı ise alakasız bir pozisyonda Mersin'e penaltıyı çaldı. Hakem tam bir skandaldı ama biz çok daha büyük bir skandalız. Defans denen mevki'de oynayan topçulardan bir tanesi mi topu tutamaz ? Orta sahada Kıvanç pası forvete atmak yerine neden taca veya saçma sapan yerlere yollamayı tercih eder ? Forvet'e lafım yok bir kere bile top ayağına gelmedi, pardon 2 kere geldi onu da kaleyle pek alakası olmayan yerlere göndererek kullandı.
Bu formayı bu topçulardan birtanesi bile haketmiyor. Bu kadar ruhsuz, bu kadar basit, mahalle futbolu oynayan futbolcuların bu takımda işi yok. En kısa zamanda yönetim istifasını açıklayıp futbolcularını ve değiştirdiği teknik direktörlerinide alıp gitsin bu takımdan. En azından Karşıyakalı olarak mağlup olalım, bir duruşumuz olsun, helal olsun diyebilelim.

Son olarakta TRT spikerliğinden Ömer Üründül lütfen alınsın artık. Basit bir ikinci lig topçusuna " aynı David Villa, aynı Messi " diyen, Mersinli taraftarların bile penaltı değildi net olarak dediği pozisyona " net penaltı hakem haklı " diyen bir adam futbol spikerliği yapmayı haketmiyor!

Düştük Yine Yollara

Yarın futbolda Mersin maçı var.. Taraftarlarımız her zaman olduğu gibi yine yollarda. Bu sefer gidilen deplasmanda anlatılmak istenilenler biraz farklı. Bu deplasman sadece takım desteklemek için değil, bu deplasman Türkiye'ye bazı şeyleri kanıtlamak için..
Akhisar Deplasmanı
Bu taraftarın yarın destekleyeceği takım an itibariyle 10. sırada, 26 puanda.. Bu taraftarın yarın destekleyeceği takımın ilk 2 serüveni sona ermiş, ilk 6 macerası çok güç durumda.. Ama bu taraftar yine bu takımın yanında. Yarın maçta bu taraftar yine Kaf Kaf sesleriyle inletecek o stadı. Yarın canımızı bile verebileceğimiz takımın başarısında gözümüzün olmadığını herkese göstermek için yoldayız. Her ne olursa olsun takımımızın yanında olduğumuzu göstermek için yarın oradayız. Başarıda engel tanımayan takımların daha doğru düzgün bir deplasman yapamamasına inat oradayız.

Biz bu ülkenin sevilmeyen çocuklarıyız. Bizi kimse sevmez. Siyasi görüşümüz insanların çıkarlarına taş koyar, sevgimiz çıtayı en yüksek seviyeye taşır, umudumuz inanç verir, kaygılarımız insanlar için korku olur. Biz sevilmeyen çocuklarız ve buçuk felsefesini yaşayan özel insanlarız. Bizler ne olursa olsun, istersek amatörlerde sürünelim yine de kendimizi satmayan, hiç bir duruşumuzdan taviz vermeyen insanlarız. Bizler siyasi duruşumuz yüzünden yıllarca alt ligde oynamaya terk edilmiş bir semtiz. Umrumuzda bile değil, biz yine insanların çıkarlarına taş koymaya devam ederiz. Biz Karşıyakalıyız..

Paramızı, ruhumuzu, sahip olduğumuz her şeyi ortaya koyan insanlarız. Bir şubemizi kapatmaya çalışsınlar, çoluğumuzdan çocuğumuzdan keseriz, okul harçlıklarımızı harcamayıp biriktiririz, dışarıda eğlenmeyiz, o şubeyi ayakta tutmak için gece gündüz çalışırız. Çünkü bu kulübün başkanlarının gelip geçici olduğunu, onların bizim gibi düşünmediğini iyi biliriz. Çünkü aslında biz Karşıyakayız, onlar değil. O şube kapatılırsa biz kan kaybederiz onlar değil..

Sabahlara kadar pankart boyarız, makaramızı yaparız. Sevgilimizle buluşmak yerine boyaların tiner kokuları arasında kardeşlerimizle pankart için sözler düşünürüz. Evimizde sıcacık yatağımızda uyumak yerine, sokakta bir battaniyeye sarılıp pankart başında uyuruz. Bir gece kulübünde bağırarak şarkı söylemek yerine, parkta tezahürat söyleriz..

Biz yeşil ve kırmızıyız. Bizim isyanımız takım sadece başarılıyken tribünlere gelen insanlara karşı.. Bizim isyanımız sevgi nedir bilmeden Karşıyaka lafını ağzına alan insanlara karşı.. Biz yarın o stada gideriz, her ne koşulda olursa olsun, takım ne durumda olursa olsun yüzlerce, binlerce kişi deplasman yapacağımızı gösteririz geri geliriz. Kimselere benzemez bizim sevdamız sözü, sadece bir söz değildir bizim tribünde..

16 Şubat 2011 Çarşamba

Hoca Değiştirme Rekoru

Merak ediyorum bir sezonda en çok teknik direktör değiştiren takımda kaç isim ile çalışılmıştır ? Ve sizce Karşıyaka'da bu senenin sonuna kadar toplamda kaç tane hoca ile çalışılmış olacak ? Bizde zaten hemen yedek parça değiştirilir. Sorunun temeline inilmez.

Turgut Uçar'ın korkak bir oyun anlayışıyla bitmiş bir Altay'a hayat verdirmesinden sonra illa hoca konusunda da tereddütleri olan olmuştur. Önceki yazımda da belirttim zaten. Peki bu isimler arasında yöneticilerden de tereddütleri olanlar varsa ? Hemen bu yedek parça da değişir mi ? Ne dersiniz ?

En son süreçte Yılmaz Vural ve Reha Kapsal isimleri ön plandaydı. Yılmaz Vural sağlık sebepleri dolayısıyla olmamıştı. Bense bunun kesinlikle duygusal ( TL , $ , € ) sebeplerden olduğunu düşünüyordum. Hadi Yılmaz Hocanın sağlığı el vermiyor. Sizlere inandık. Sanki çıkıp bütçemiz yetmedi deseniz sizlere ateş püskürcek bir ortam varmış gibi. Sonra ise Reha Kapsal . En güzeli onda olmuştu. Dünyaları istemişti. Tüm Reha Kapsalcılar bile şoktaydı. Hayırlısı olmuştu.

Şimdi de hayırlısı. Harcayalım milyon TL'lerimizi tazminatlara , sonra da niye daha doğru düzgün transfer olmuyor diye düşünürüz.

13 Şubat 2011 Pazar

Kanseryaka

Her türlü acıyı , kaosu , çileyi yaşatırlar. İnsanı çileden çıkartırlar ama yine de Karşıyaka deriz. Vazgeçmeyiz. Hep maç sonu kızgınlıkla yorum yapmamak isterim. Biraz beklerim ama artık umrumda değil.

Şimdi söyleyeceklerime ister katılın , ister katılmayın ama bu takımda , takımı da geçtim camiada çok sert ve radikal önlemler şart.

Yasaklı madde rezilliği yaşattılar. O bile sineye çekildi. Eski adıyla trilyonlar, şimdiki adıyla milyonlarca Türk Lirası gereksiz hocalara tazminat diye havaya saçıldı ve yine kimse bu tarz yönetime ses çıkarmadı. Üstüne destekse destek , deplasman olsun , içerde olsun yalnız bırakmayan sevdalılar.

Rize ve Akhisar maçlarını iyi oynamadan yendik. Buna sözüm yok. Şiir gibi top oynayıp 3 puan beklentim yok. Artık idealist falan değilim. Azcık savaşsınlar, rezil de oynasalar alsınlar 3 puanı. Hepimiz bu noktadayız.

Yine bizi yalancı baharlar kandırmış. Takımda hocasından , futbolcusuna kadar da bu yalancı baharın başta ısıtan sıcaklığı ayaza çevirince çoğu kişi bu soğukta açıkta kaldı ve şifayı kaptı.

Galibiyetlerin moraliyle havaya girmek güzeldir ve avantaj da sağlar ama ne yazık ki sahada doğan görünümlü şahin misali , daha takım olmayı becerememiş oyuncuların şaşkınlığı ile gezinirseniz , kusura bakmayın da bu sonuç kaçınılmaz olur.

Bir şey sormak istiyorum. Altay maçını atlattık. Acaba Tiago gelecek hafta sahada varını yoğunu ortaya koyar mı ? Ne yaparsa yapsın bence Tiago kadro dışı bırakılmalı. Bu yılı kayıp bir yıl olarak görüyorum. Hem yönetimsel hem de teknik ,taktik bazda. En büyük suçlu yönetim ama bence hayırlı bir iş yapmak istiyorlarsa başta Tiago olmak üzere birkaç oyuncu kadro dışı bırakılmalı.

Karşı çıkanlarınız illa olacaktır. Bir düşün , saçmalama diyenler. Aslında bir düşününce size de hak veriyorum. Bundan sonra Altay ile karşılaşmayacağız ve takımın Tiago oynadığında kazanma ihtimali artıyor. İlk 6 şansımız bitmedi. Onun için kadro dışı bırakmak yanlış olur.

Geçen yıl Ümit Turmuş zamanında kadro dışılarda yönetim hocanın arkasında duramadığı andan itibaren tesislerde sağlanmaya çalışılan disiplin , otorite serpintileri de sert bir lodosla uçup gitti. O günden itibaren de bir kez bile ortalarda görünmedi.

Cümleten geçmiş olsun. Sanırım süper lige çıkmaya sadece taraftar inanıyor. Her zaman sadece biz inanmıştık.

Bu sene de benim için kayıptır. Mucize olmazsa ilk 6 ya da ilk 2'yi hala düşünnenler varsa iki seçenek de hayal. Ümidi kaybetmek ile görünen köy arasında ince bir çizgi değil , tersine çok geniş bir köprü var. Görmek isteyene ...

P.S Tamam biz şanssızız. Tamam bizim yüzümüz gülmez ama KSK - Altay maçı sonrası metroya Göztepe atkısıyla gelip binlerce Karşıyakalının arasında kalan Göztepeliyi tebrik ediyorum. 2011 model Malkoçoğlu mu desem yoksa sazan mı bilemedim.

Küme Düşecekleri Kurtarmaya Devam

Nereden başlasak, ne desek boş. Takımınız küme mi düşüyor? Gelin Karşıyaka'yı yenin yolunuza devam edin.. Lig galibi olan Rize'yi yen, geçen hafta Akhisar deplasmanından galip dön, bu hafta gel lig sonuncusundan zorla beraberlik koparmış takım Altay'a yenil. Şaka gibi bir durum gerçekten. Geçen sene de aynılarını yaşadık ama bunun. Ligde kim küme düşecek gibi olduysa bizi yendiler, yollarına devam ettiler, ligde kaldılar..

Futbolcuları tek tek yazmaya gerek bile duymuyorum artık. Sadece bir kaç oyuncuya değinmek istiyorum. Önceki yazılarımı okuyan arkadaşlar varsa Tiago'yu ne kadar çok sevdiğimi, bu takımın tek adam gibi adamı Tiago dediğim yazılarımı bilir. Kimse kusura bakmasın, her dediğimi geri alıyorum. İlk yarıda Altay maçında oynamadı tamam dedik şanssızlıktır, o gün gününde değildir. Ama bugün resmen bile bile topu Altay'a hediye etti. Tamam bir takımı seviyor olabilirsin ki Tiago Altay'da gerçekten Altaylıydı buna sözüm yok ama sen profosyonel futbolcu lisansı aldıysan biraz o lisansa saygın olsun saygılı oyna.

Erçağ ve Kıvanç bana göre maçın en hırslı isimlerindendi. Kişisel görüşümdür Kıvancı pek beğenmem. Futboldan çok gece hayatıyla ünlü bir futbolcu oldu artık neredeyse. Fakat bu maç gerçekten oynadı en azından sahaya girdiğini hissettirdi bize. Erçağ'da aynı şekilde koştu etti, yapamadı ama en azından yapmak istedi. Oyuncu değişikliğinde bile o kadar hızlı koşturması bugün galibiyeti istediğinin bir göstergesidir..

Ama işte denilen atasözü doğruymuş. Balık baştan kokar. Sen bu takımda hala saçma sapan isimleri ilk 11 çıkarırsan sonuç bu olur işte. Nasıl göremiyorsun oynamayan isimleri. Biliyorum haftaya bu kadar kötü, hırssız bir futbola rağmen yine aynı 11 çıkacak sahaya. Ama bundan sonra taraftar bu kadar inançlı olacak mı orası tartışılır işte.

Tribün bakımından güzel bir gündü.. Takip edenler bilir sabahtan itibaren pankartlar boyadık, sürekli twitter'a yazdık her şeyi fotoğraflarla birlikte. Güzel tribün yaptık fakat golü yedikten sonra biraz söndük. Kapalı neredeyse doluydu sadece bir kaç yer eksikti o eksikliklerde kale arkasındaki insanlardı zaten. Altay tribünleri iyiydi fakat çok azdı. En fazla 2 bin taraftar ya vardı ya yoktu. Maç boyunca güzel destek verdiler fakat her maç olduğu gibi son dakikalarda yine bize küfür etmeleri hiç yakışmadı. Olmasaydı daha güzel bir tribün olabilirdi..

Twitterdan Canli Yayin

Sadece bilgilendirmek amaciyla yazmak istedim bu yaziyi, bugunun sonunda da silerim heralde. Sabah 11'den itibaren Altay maci icin pankart yapmaya basladik.. Maca kadar http://www.twitter.com/anlayamazsiniz adresinden bu yayini canli takip edebilirsiniz. Yayinin en guzel yani ise bol bol fotograflar olacak su ana kadar bir fotograf koyduk bunuda gorebilirsiniz.. Takipte kalin butun gun bir Karsiyakali maca nasil hazirlanir ogrenin..

9 Şubat 2011 Çarşamba

Birkan Batuk Röportajı (yeşil-kırmızı.net)

Bu sezon gösterdiği performansla Pınar Karşıyaka'mızın yakaladığı büyük başarıda önemli pay sahibi olan ve Beko All-Star 2011'de MVP seçilerek bu başarısını taçlandıran başarılı basketbolcumuz Birkan Batuk ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirmiş yeşil-kırmızı ekibi. Ellerine sağlık diyelim bizde buradan. Röportajın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Birkan'ı da bir kez daha All-Star organizasyonundaki başarılı oyunu ve MVP seçildiği için tebrik etmiş olalım bu vesile ile.

8 Şubat 2011 Salı

A2 Milli Takım'ın "Gurur"lu Galibiyeti

Bir kaç gün önce bahsetmiştik Gurur ve Aykut'un A2 Milli Takımı'na çağırıldığından. Bugün Belarus'la yaptığımız ilk maçı 2-0 kazanırken, Milli Takım'ımızın ilk golünü 15. dakikada Gurur Yazar kaydetti. Gurur maçtan sonra yaptığı açıklamada, ilk milli maçında ilk golünü attığı için mutlu olduğunu söyledi.

Gurur son 2 sezondur yakaladığı başarılı çıkışı bu maçla taçlandırmış oldu. Bir kaç hafta öncesinde ara transfer için adı Beşiktaş'la da anılan başarılı defans oyuncumuz, adını bir kez daha duyurmuş oldu. Onun iyi performansını lige de yanıtması, özellikle çıkışa geçtiğimiz bu dönemde takımımız için hayli önemli. Defanstaki iyi oyununu, duran toplarda ileri çıkarak bulduğu gollerle skora da yansıtması bir savunma oyuncusu için çok ama çok önemli bir artı. Benim izlediğim kadarıyla en büyük handikapı, oynadığı mevkiye göre ince olan fiziği. Bunu da biraz daha fiziksel dayanıklılık antrenmanlarıyla kapatabilir. Bu dayanıklılık arttıkça, hem savunma direnci artacak hem de ileri çıkışları daha da etkili hale gelecek.

Bugün modern futbolda takım oyununun önemi defalarca vurgulanıyor. Bir takımın her elemanını gol silahı olarak kullanabilmesi, rakibine kendi oyununu kabul ettirmesi açısından çok ama çok önemli bir unsur. Gurur'un hücum anlamında etkinliğini arttırması, kendi geleceği açısından çok önemli. Hem defansif özellikleri güçlü, hem de ileri çıkışlarda etkili olabilen bir stoper oyunu her iki yönüylede değiştirebilecek bir oyuncu profili oluşturur. Bu kazanım hem Karşıyaka için, hem de performansını arttırdığı takdirde ileride Milli Takım için önemli olur. Gurur'un altyapımızdan yetişmiş olması, uzun süredir eleştirlen futbol şubemizin altyapısı için de önemli, zira uzun süredir ihmal ettiğimiz bir konu bu.

Bu kulübün alt yapısından yetişen gençler, doğru hocalar tarafından eğitilip şans bulduklarında, kimseyi mahçup etmediler bugüne kadar, hep yüzümüzü ağarttılar. Tıpkı Gurur Yazar'ın bugün hepimizi "gurur"landırdığı gibi...

7 Şubat 2011 Pazartesi

Sizinle Gurur Duyuyoruz

Sezon başında set alabilecekler mi dediler, aldık !
Set alsalar bile galip gelemezler dediler, 3 maç aldık !

Yaş ortalaması 20 bile olmayan, gencecik sporcularımızla milyon dolarlık takımlara karşı onurlu bir mücadeleye giriştik. Galipti bu yolda mağlup, biliyorduk...

Biz Karşıyakalıyız derken, yeşil kırmızı hayatın anlamı diye haykırırken anlattığımız tam da buydu...

Yakışmazdı zorluklarla karşılaşınca çekip gitmek bize !

Biz kendimize yakışanı yapıp mücadeleye devam ettik ve başardık... Belki daha ligde kalmayı garantileyemedik, belki de lige veda edeceğiz... Ama sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz ve Karşıyakalılığımızdan taviz vermeyerek, her maçta terimizin son damlasına kadar mücadele ederek...

Herkese bir kez daha Karşıyaka'nın ve Karşıyakalılığın ne olduğunu ispat ederek...

Voleybolcularımıza bize bu galibiyeti armağan ettikleri için, tüm Karşıyaka camiasına voleybol şubesine sahip çıktıkları için şükranlarımızı sunuyoruz...



fotoğraf: Vehbi Moğol

Akhisar'da Tellerin Ardından


Deplasman tribününe sığmadığımız , tellerin dibinde dahi yer kapma telaşının olduğu bir maçtı. Maç yazısı biraz dinlenme fırsatı bulunca. Maçtan bir kare ...

6 Şubat 2011 Pazar

Muhteşem Bir Pazar

Bugünün tarihini bir yere not edin...

Ajandanıza işaretleyin, cep telefonunuza hatırlatma notu yazın, takvim yaprağını saklayın...

Bugün çok uzun süredir beklediğimiz güzel haberlerin tamamını, birkaç saat içinde aldığımız çok özel bir gün oldu.
İlk zafer haberi Akhisar'dan geldi. Futbol takımımız deplasmanda 90+3. dakikada Tiago'nun golüyle 2-1 mağlup ederek ligde üst üste 2.galibiyetini aldı. Alınan diğer sonuçların ardından, play off potasıyla aradaki puan farkı 6'ya, ilk ikiyle aradaki puan farkı da 7'ye inmiş oldu. Tribünlerden yine şampiyonluk şarkıları yükseliyor ve taraftar önümüzdeki hafta oynanacak Altay maçında şova hazırlanıyor. İnanıyoruz, BU TAKIM BU SENE SÜPER LİGE ÇIKACAK !!!

Bir diğer zafer haberi de voleyboldan geldi. Bu yıl ligde büyük bir onur mücadelesi veren bayan voleybol takımımız, ARENA'da konuk ettiği İBA Kimya TED Kolejliler'i 3-1 yenerek üst üste 2. galibiyetini aldı ve ligde kalma yolunda önemli bir engeli aşmış oldu.
Basketbol'da BEKO All Star 2011 organizasyonu Ankara'da gerçekleştirildi. All Star maçında 26 sayı - 4 asist - 6 ribaund'luk bir performans gösteren genç oyuncumuz Birkan Batuk, ilk kez katıldığı organizasyonda MVP seçilerek hepimizi gururlandırdı. Yabancılar Karması'nda forma giyen bir başka oyuncumuz David Holston'da 8 sayı - 2 ribaund - 2 asistlik bir performans ortaya koydu ve sempatik tavırlarıyla, taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazandı.

5 Şubat 2011 Cumartesi

Gurur ve Aykut'a Milli Davet

A2 Milli Futbol Takımı'mızın 8-9 Şubat tarihlerinde Belarus ile Antalya'da oynayacağı özel maçların kadrosuna Karşıyaka'mızın iki başarılı futbolcusu Gurur Yazar ve Aykut Akgün'de davet edildi. Maçlar ve kadro bilgisine şuradan ulaşabilirsiniz. Gurur ve Aykut'u tebrik ediyor, başarılarının artarak sürmesini diliyoruz.

4 Şubat 2011 Cuma

NTVSpor'a Tepki

NTVSpor isimli `spor` kanalı, Euroleague`in yayın hakkını alınca çok sevinmiştik, NTV ile beraber güzel maçlar verirler güzel programlar olur böylece Dünya Şampiyonası`nın rüzgarı ile basketbol kitlelere sevdirilebilir diye... Nitekim, Avrupa basketbolu ile ilgili program dahi eklediler yayin akışlarına... Geçen hafta bu programda, Efes Pilsen`in aldığı galibiyet konuşuldu...Fenerbahçe Ülker`in aldığı galibiyet konuşuldu...O kadar... Ne Galatasaray Cafe Crown`un maçına ne de bizim, değil sadece grubumuzun, Eurochallenge`ın en güçlü ekiplerinden biri olan Krka Novo Mesto (Adriyatik Ligi`nde averaj farkıyla üçüncü, Partizan ve Union Olimpija ile aynı galibiyete sahipler) takımına fark atmamıza değinilmedi...Bu mu Avrupa Basketbolu diye düşündük, sinirlendik...Yine de programa yetişmemiştir diye düşünerek sessiz kaldık, gerçi bu bilgiye erişimin bu kadar ucuz ve zahmetsiz olduğu çağda Salı günü oynanan bir maçın bilgilerine ulaşamamak olmazdı ya... 1 Şubat akşamı Avrupa`da Fenerbahçe-Galatasaray Bayanlar derbisi, Galatasaray`ın 1 farkla kazandığı EurcoCup maçı ve bizim 94-71 kazandığımız Dexia Mons-Hainaut maçı vardı...NTVSpor haber geçti, Avrupa`da zafer gecesi diye...Dedik bu sefer bizden bahsedecekler...Sonuçta Top16`da 3`te 3 yaptık, Avrupa`da iç sahada henüz maç kaybetmedik...Fenerbahçe-Galatasaray Bayan maçına değindiler, Galatasaray`ın 1 farkla kazandığı maça değindiler...sonra Sacramento`ya geçtiler...Sacramento dediğimiz takım kimsenin aklı karışmasın, NBA`deki Sacramento Kings...

Hadi geçen hafta programa yetişmedi diyelim, hadi yazın 500 TL bilet parasi verip akın ettiğiniz Çeşme'ye rağmen, kalkıp İzmir'e maçımızı yerinde takip etmeye ekip göndermiyorsunuz anladık, da internetten bir maç sonucu, bir istatistik liderleri alsaydınız da onu haberde kullansaydınız sayın NTVSpor Haber editörleri...


Adı Spor Kanalı olan bir kanala hiç yakışmayan bir durum...Biz de bu ülkenin takımıyız, ama İstanbul dışında hayat olmadığını sananlar çoğunlukta sanırım bu kanalın yönetiminde...


Karşıyaka'mıza ve Eurochallenge'da aldığımız galibiyetlere hakkını verene kadar NTVSpor'u reklamlarda bile açmayarak protesto ediyoruz...



KSK List / Kafsinkaf.org
Anlayamazsınız / anlayamazsiniz.blogspot.com

Voleybol ; Herkes Arena'ya !

Bu kızlar herşeyi hakediyor, bu yönetim herşeyi hakediyor, bu camia bunu hakediyor.. Voleybol'da kızlarımızı yalnız bırakmamak için 6 Şubat Pazar günü saat 16:00'da Arena'dayız! Önemli bir maç bizim için, geçen hafta kaybettiğimiz o 1 puanı bu maçta çıkarmamız lazım. O gün Akhisar ile deplasmanımız var ayrıca oraya gidecekler hemen deplasman sonrası bu maça gelebilir. Akhisar'ı yenersek eğer o Arena'nın tıklım tıklım olacağını biliyorum. O coşkuyla tüm otobüsler Arena'ya çekilecektir zaten. Fakat olurda Akhisar'da yenilirsek bile yine aynı şekilde tüm taraftarımız bu maça gelmeye çalışsın. Herşeyi hakeden bir şube için..

3 Şubat 2011 Perşembe

All-Star'da İki Karşıyakalı


Bu yıl Ankara'da düzenlenecek TBL All-Star 2011 organizasyonuna iki basketbolcumuz seçildi. Başarılı oyun kurucumuz David Holston hem yabancılar karmasında forma giyecek, hem de 3 sayı yarışmasında hünerlerini sergileyecek. Bu sezon gösterdiği üstün performansla dikkatleri üzerine çeken ve Karşıyakamızla sözleşmesini uzatan başarılı oyuncumuz Birkan Batuk'ta yerli karmasına seçildi. Her iki oyuncumuzu da tebrik ediyor, başarılarının artarak devam etmesini diliyoruz.

Düşüne Masalına Herşeyine Karşıyaka

Yazıyı buraya yazmadan önce beni kırmayıp blog için bu yazıyı hazırlayan Müjdat Bilgiç abime teşekkür ediyorum. Blog'un şu ana kadar yazılmış en uzun ve bana göre en anlamlı, en güzel yazılarından..


Otobüs camında gölgeler oynuyordu. Yağmurlu ve nemli cama dayadığı kafası tüm titreşimleri ile gölgeleri sanki içine alıyordu. Kaç saattir yolda olduklarını bilmeden doğruldu. Birkaç kişi sigarasını tüttürüyor, çoğunluk uyuyordu. Yollar akıp gidiyordu. Yola baktıkça geçmişe gidiyordu. Yıllar geçse de silemediği şarkıları vardır insanların. Bir sevgili ile dinlenen şarkıdır kimisi. Kimisi bir barda unutulmaz bir akşamda eşlik edilmiştir. Otobüste dinlenen şarkılarda vardı. “Kimbiler bu gidişin dönüşü olacak mıııı” 80 lerin ortasında her deplasmanda onu dinliyordu. Yolu okumaya devam ettikçe eskilere gitti…Kah Gökmen Babayla “Bir baba hindi “ dedi, kah vapur düdüğünden maç sonucunu öğrendi…Uykuya daldığında mutluydu, düşünü seviyordu Karşıyaka’nın…

Dilde söz Anne’de başlarmış. İlk duyduğumuz namenin sahibi anneler. Geceler boyu başımızda bekleyen meleklerimiz. O gece yağmur camı dövdükçe küçük yavrusunun uyanmasından korkuyordu. Babasının yolda oluşunu bilir gibi huzursuz uyuyordu bebeği döşeğinde. Loş ışıkların altında Karşıyaka yollarındaki sevdalısını düşündü. Gönlünün en güzel yerinde sakladığı sevdasını onunla göndermişti. Karşıyaka yollarındaydı eşi. O ise minik bebeklerine masal anlatmaktaydı. Dişi bir buçukluydu sevdası. Birden dilene takıldı. Karşıyaka bir masal olsa gerekti. Sevdanın masalını yazsalar Karşıyaka’dan başlarlardı. O da bebeğine tüm gece yağmurla yarışırcasına anlattı… Bir güzel besteden alıntı yapar gibi….”Yıl 1912, memlekette savaş günleri…” Masalını seviyordu Karşıyaka’nın…

Aldı eline kitabı yatağına uzandı. Kafasını toplayıp sınava çalışamıyordu. Gurbet büyüdükçe bu koyu kentte duramıyordu. Çıktı sokağa, yağmur yeni durmuştu. Ayakları bedenine isyan etse de saatlerce yürüdü, yürüdü. Sanki gideceği yer Karşıyaka gibi hırsla yürüyordu. 5 yıldır uzakta olmak mı yoksa yine sevdasımı tutmuştu. Karşıyaka’dan ayrı yaşanıyordu ama Karşıyakasız yaşanmıyordu. Damarlarında akıyordu Karşıyaka. İçtiği sigara’da yanıyordu. Ettiği küfürdeki isyandı Karşıyaka. Gökyüzündeki umutlarıydı, düşleriydi. Memleketteki annesiydi Karşıyaka. Onun gibi kokusu geliyordu özlem gözünde tüttüğünde. Sevgilisini Karşıyaka gibi düşlüyordu. Karşıyaka bir aşktı, bir kara sevdaydı belki de bir tutkuydu. Üniversiteliydi o…Karşıyaka için çarpan yüreği dev gibi bir gençti. Kutsal topraklara döneceği günün düşüyle her şeyini seviyordu Karşıyaka’nın…

Sabah olacaktı. Demir parmaklıklarda nemli yalnızlık yüreğine akıyordu. Duvar arasındaki boşluktan karşıdaki evlerin ışıklarına baktı. Hepsi sönmüştü. Karanlık uzatıyordu mesafeleri. Yarın Karşıyaka için önemli bir gündü. Mırıldandı kendince…”Burada günler geçmiyor”… Mahpusluk zor zanaattı. 3 yılı geçmişti. Yüreğindeki öfke özlem özlem vuruyordu kıyılarına. Birçok yerdeki birçok Karşıyakalı gibi o da mahpusta yapıyordu sabahı uyumadan. Karşıyakalı olmak her yerde mümkündü. Yüreğini yoluna yatıran on binlerce Karşıyakalı uyumuyordu. Karşıyaka yüreklerde yaşadıkça çoğalıyor, farklılaşıyor, yüreklerden bilinçlere akıyordu. Her şeyine be Karşıyaka diyenler çoğalıyordu. Zordu mahpusta Karşıyakalı olmak..

Sabah saat 05 de çalıyordu saati. Pazar günleri sessizce kalkıyor, geçiyordu bilgisayarın başına. Okyanusları aşan aşkı ile bağlanıyordu Karşıyakalı. Öyle ki yıllardır buralarda hep aynı renklerle baktı yaşama. Okurken ya da çalışırken hiç değişmedi. O yaşamı Karşıyakalı olarak yaşamaya karar verdiğinden beri etrafından bir tek Karşıyakalı yokken bile yüreğini kabartan o masalsı sevdaya kaptıranlardandı. İşte yine şafak sökmüş, Karşıyaka başlıyordu. Dışarıya baktı. Tamamen yabancı bu ülke de bile ne denli çok olduklarını düşündü. Türk yürüyüşünü düşündü. Nasılda dalgalandırmışlardı şanlı armayı New York sokaklarında… O arma da aşk vardı. Yer mekan fark etmiyordu. On binlerin sevdasının izleri vardı o arma da. Yanına koyulabilecek hiçbir değer yoktu. Karşıyaka da başlayan her sevda Karşıyaka’da bitecekti. O da hazırdı aşkını yaşamaya. Zordu Amerika’da Karşıyakalı olmak…

Dün dönmüştü İstanbul’a. Onlarca kişiyle birçok toplantı yaptığı berbat bir günün ardından kentine Karşıyaka geliyordu. Gurbette olmak ona da vuruyordu. Yıllardır buradaydı. Ekmeğini kazanıyordu. Oysaki Karşıyaka da onunla birlikte buradaydı. Onu hiç bırakmamıştı. Şimdi o da hazırdı tribünde yerini almaya. Onlarca adamla konuşurken heyecanlanmazdı, Karşıyaka geliyordu, yüreği titriyordu… Zordu İstanbul’da Karşıyakalı olmak…

Yıllar önce giydiğin formayı tribünde izlemek nedir? Nedir tüm stadı yıkan golleri atan adam olarak o sahanın dışında kalmak. Yirmi beş bin Karşıyakalı’nın adına şarkılar yapması nedir? Yüreğinde tüm bu soruları Karşıyaka aşkı ile yaşayanlar bu kentten kopamadılar. Bu kente yerleştiler. Attıkları golleri hatırlayanlar o gollerle yaşlansa da onlar yine bu sokaklarda gezmeyi sevdiler. Onlar o şanlı formayı attıkları eşsiz goller ile sonsuza kadar giymeyi hak ettiler. Mesela bir tanesi Karagümrükte doğdu ama Karşıyakalı Rıza oldu… Adama boşuna lakap takmaz Karşıyakalı. Ona Altobelli Rıza dediler. Atatürk Stadının dili olsa da anlatsa… Zordur Altobelli olmak…



Binlerce sevdalının aşk nöbetidir Karşıyaka. Aşkın adlarında biri olsa gerek. Bir küçük deplasman binlerce büyük yaşamda iz demektir. Karşıyaka her yürekte ayrı ayrı yaşanan büyük bir masaldır. Büyük bir düştür Karşıyaka. Düşüyle sevdik biz onu. Anılarındaki renkti bizi ona bağlayan. Onsuzluğu düşünemedik hiç. Karşıyaka dedik ki başka söze ne gerek var? Yaşanan sıradan deplasmanlardan biriydi Karşıyaka için. Bir sürü branşta her yıl yüzlerce deplasman yapıyordu Karşıyaka. Sıradan bir futbol takımı değil bir koca aşk camiası olmanın özgürlüğünde seviliyordu Karşıyaka. Deplasmanları bitmezdi. Mevzileri bitmezdi. Aşkı bitmezdi… Yeter ki o aşkı yaşayacak yürek olsun adamda. Adamı oradan oraya savuruyordu. Alıp götürüyordu hiç sorgusuz. Her hafta mutlaka birçok branşta Karşıyakalı birçok kişi için yaşam yeniden kuruluyor. Bu şanlı arma nerede bir mücadele veriyorsa o armaya aşık binlerce yürekte orada oluyor…

Karşıyaka bizim için bir düş. Tüm hayallerimiz onunla başlıyor. Karşıyaka tertemiz bir masal, yaşamın bize anlattığı…

Düşüne masalına her şeyine Karşıyaka…

2 Şubat 2011 Çarşamba

Arena'ya Deplasman Tribününden Bakmak

Uzun zaman sonra basket maçına gidiyordum. Bilet fiyatları polemiği , talihsiz sakatlıklar , acaba Avrupa Kupasını alır mıyız hayalleri derken salonun yolunu tuttum.

Salona geldiğimizde kombine almış olan arkadaşlar ayrı kapıya yöneldiler. Ayrıcalıklı insanlar tabii ki kendileri. Neyse aldım biletimi paşalar gibi ve kulübüme daha fazla maddi gelir bırakmanın verdiği gönül rahatlığıyla giriş kapısına yöneldim. Onlar gibi paradan kaçmamıştım. Her neyse şaka bir yana bu maçta herhangi bir kaza yaşayacağımızı düşünmüyordum. Öyle de oldu. Güle oynaya maçı kazandık. Karşımızda öyle kuvvetli bir rakip yoktu. Furkan'ın eksikliğine rağmen farkı 30 sayılara kadar çıkardık ve genç oyuncularımız bile bu maçta forma şansı buldular.

İlk iki çeyreği her zamanki gibi rakip bencin arka taraflarında gırtlak patlatarak geçirdim. Hadi dedik bu maçta bir değişiklik yapalım. Deplasman tribünü bizlere açık , rakip seyirci yok. Bir bakalım ordan izlemesi nasıl oluyormuş dedik. Sosyete olduk bu yaşta. Oturduk ve karşıdan salonun ambiyansını izlemeye koyulduk. Çok daha kalabalık bir maçta rakip taraftarın orda neler hissettiğini şimdi az çok hayal edebiliyorum. Onların yerinde olmak istemezdim.

Etrafımızda aileler çocuklarını maça getirmiş ve o küçük yüreklerin Kaf Sin Kaf diye bağırması , takımla ve seyirciyle coşmasını izlemek de çok hoştu.

Hele ki Mustafa abinin Bir Baba Hindisinde bencimizdeki oyuncularımızın , özellikle de Andre'nin şaşkın bakışları altında olan biteni izlemesini yakından görmenizi dilerdim.

Salondaki coşkunun artarak devam etmesi ve Avrupa'da kupa yolumuzun açık olması dileğiyle...

Avrupa'nın Güneşi Kaf Kaf

Avrupa'da muhteşem başarılar ile tarih yazmaya devam ediyoruz.. Dün akşam 23 sayılık bir fark ile Avrupa rakibimizi devirdik. Bu takım'da Furkan daha yokken 23 sayı fark atıp, rahat oyun oynuyorsak Furkan geldiğinde takımın halini düşünemiyorum ben. Artık maçların istatistiği ile ilgili birşeyler yazmak istemiyorum çünkü ciddi anlamda takımdaki herkes birbirinden güzel oynuyor. O çok eleştiri alan Alper bile kendini toparladı. David kendini her geçen maç gözle görülür şekilde geliştiriyor. Andre Smith, işte bizim her zamanki Andre, Karşıyakalı Andre.. Jovo takım ile iyice uyum sağladı artık.

Avrupa kupasına doğru adım adım gidiyoruz. Ve nedense içimde öyle bir his var ki bu kupayı alıp, Karşıyaka'ya getireceğiz diyorum. Avrupa'da tarihi olmayanlara inat, her maç tarih yazar gibi maç oynuyoruz. J grubunda birinci sıradayız arkamızda Krka var. Üç maçın üçünüde kazandık fakat şimdi deplasmanlar başlıyor. Deplasmanlarda en fazla bir mağlubiyet almamız lazım. Furkan'ın durumu hakkında bir bilgim yok bakalım ilerleyen günlerde ne gelişmeler yaşanacak.. Biz herkesten farklıyız, Avrupa'da tarih yazarız..
Andre Smith "Önemli bir maçtı. Adım adım yolumuzda ilerliyoruz. Takım arkadaşlarıma, koçuma, yönetime ve taraftarlarımıza teşekkür ediyorum." dedi.


Dexia Mons-Hainaut Baş Antrenörü Arik Shvek; "Bugün grubun en güçlü takımıyla oynadık ve kaybettik. Daha önce koç olarak Türk takımlarıyla bir çok defa karşılaştım, bugün de sahada rakibimiz sert savunması ve akıllı hücumları olan bir Türk takımıydı. Maçtan sonra soyunma odasında oyuncularıma söylediklerimi açıkça sizlere de söyleyeyim. Böylesine güçlü olan Pınar Karşıyaka gibi bir takıma karşı mağlup olmak utanç duyulacak bir şey değil, aksine ders çıkarmamız gerekiyor. Bugünün dersi de hücumda ve savunmada takım olarak nasıl oynanması gerektiğidir." dedi.


Antrenörümüz Hakan Demir; "Galatasaray Cafe Crown karşısında aldığımız mağlubiyetten sonra bu performansı sergileyen oyuncularımı kutluyorum. Gruptaki ilk yarı maçlarını kayıpsız atlattık. Önümüzde 3 maç daha var. Maç maç gitmemiz lazım. Antwerp Giants maçını kazanırsak gruptan çıkma ihtimalimiz çok artar. Amacımız, gruptan birinci çıkmak." dedi.

ÜST TARAFA DÖN